Yahşi Batı
Yazar: Melis ZararsızBir filmi bir kişinin üzerinden değerlendirmek ve filmin her olumlu ya da olumsuz yönünü o kişiye atfetmek ne kadar doğru bilmiyorum. Ama Cem Yılmaz böyle bir isim oldu, kendini böyle öne koydu aslında. Onun yaptığı her şey olay oluyor, ya çok beğenilip göklere çıkartılıyor ya hiç beğenilmeyip alaşağı ediliyor. Çıtayı en baştan çok yükseklere koymak, bazen bir dezavantaj olabiliyor ne yazık ki.
Karikatüristken bir salonda stand up denemesi yapan ve çok beğenildiğini görünce stand up şovlarına devam eden ve sonunda Türkiye'nin en çok güldüren adamı olan Cem Yılmaz, şu bir gerçek ki zeki bir kişi. Yeteneğin yanında zeka, herkese nasip olan özellikler değildir. Cem Yılmaz'da varolduğundan bahsettiğim zeka, yeteneğini nerede nasıl kullanacağını iyi bilmesi, doğru stratejiler kullanması ve kendi adına başarıyı yakalaması kanımca. Stand up şovlardan sonra reklamlarda görmeye başladığımız ve Cem Yılmaz'ın oyunculuğu da iyi galiba diye düşünürken onu sinema perdesinde izlemeye başlamamızın üzerinden on küsür yıl geçti. Oynadığı filmlerin senaryo ekibinde yer almakla başlayıp, yönetmenliğe soyunmaya kadar giden bu serüvende, çoğumuz onu beğendik ve beğenmeye devam ediyoruz. Bu beğeni, bazı yüksek beklentileri de beraberinde getiriyor.
Cem Yılmaz, son filmi Yahşi Batı'nın senaristi. Ayrıca başrol oyuncusu ve yapımcılarından biri. Filmin yönetmeni ise daha önce GORA'da birlikte çalıştıkları Ömer Faruk Sorak. Hal böyle olunca, filmin yönetmeninden neredeyse kimse bahsetmiyor. Bu film baştan aşağı Cem Yılmaz'ın filmi olarak değerlendiriliyor. Aslında çok da yanlış sayılmaz bu, Cem Yılmaz, her şeyini düşündüğü filmi, başarılı bir yönetmenin yardımını alarak hayata geçiriyor dersek yönetmenin hakkını yemiş olmayız sanırım.Zaten Yahşi Batı'nın yönetmenlik anlamında bir kusuru olduğunu söylemek de pek doğru değil. Filmin en başarılı kısmı ise prodüksiyon ve kurgusu. Örneğin filmin başındaki jenerik bölümü, görsel açıdan olağanüstü tasarlanmış ve kurgulanmış. Filmin dekorları, kostümleri, efektleri, kısaca görsele ait her şeyi mükemmele yakın. Filmde gözle gördüğünüz her şey, kalite kokuyor ve her bir parça ince ince düşünülmüş. 1880'lerin Amerika'sını, vahşi batının detaylarını gözler önüne sermek için, topraklı yolların ortasından geçen, klasikleşmiş toz yığını bile bir sahneyi oluşturacak kadar ince düşünülmüş esprilere dönüşmüş. Evet, ince espriler yok değil filmde. Ama filmin çok komik olduğunu söyleyebilir miyiz, bence hayır.
Elbette, komedi filmi bile olsa bir filmin başarısı sadece çok güldürmesiyle doğru orantılı olarak düşünülmemeli, derli toplu ve mantıklı akan senaryosu, görüntü estetiği ve zekice detaylar, yukarıda değindiğim gibi filmin artıları fakat film, konusu ve etkisi itibariyle, dıştan şekerlenmiş ama içi kof bir elmaya benziyor. Film sanki prodüksiyonuna, ekibine, gerçekten iyi iş çıkarmış oyuncularına, sponsoruna(filmin bir sahnesi birebir sponsoru Cola Turka için yazılmış, evet, zekice ve komik, fakat Yılmaz, halkımızın bu tarz reklam oyunlarından hoşlanmadığını, kendini aldatılmış gibi hissettiğini hesaba katmış olmalıydı diye düşünüyorum) o kadar güvenmiş ki, içini fazla doldurma ihtiyacı da gütmemiş.
Konu açısından doğu/batı çatışmasına değinmesi, neredeyse milliyetçi diyebileceğimiz şekilde doğuyu övmesi ve kendine yazdığı karakterin maçoluğu, Western ve Yeşilçam klasiklerini bir araya getirip ortaya karışık bir mizah çıkarması, gene dıştan bakıldığında filmin avantajları. Fakat filmin içine girdikçe, bu avantajları kaybetmeye başlıyor adeta.
Cem Yılmaz'ın stand up şovlarını ezbere bilen ve bu konuda üstüne kimseyi tanımayan biri olarak, şovlarında çok kızdığını anlattığı "küfürlü filmleri eleştiriyorlar, sadece küfürle güldürmek olur mu, bu düşünceye inanamıyorum, küfür yaşantımızda hep var" dediği konuya bu zamana kadar katılırken, bu filmden sonra, evet Cem Yılmaz, haklısın, ama bu kadar da değil, diyesim geldi. Özellikle salonda izleyenlerin, hep küfürlerde güldüğüne dikkat edince, insanımızın bu zaafından faydalanılmış hissi uyandı bende. Evet, küfüre hepimiz güleriz, ama Cem Yılmaz böyle bir filmde, küfürü bu kadar fazla kullanıp, buna güvenmiş gibi görünmemeliydi.
Zekasını, her ne kadar kabul etmese de filmlerinin gişesi üzerine kullanan Cem Yılmaz, gerçekten iyi prodüksiyonlara imza atıyor olsa da, sahne şovlarıyla her zaman akıllarda daha çok kalacağa benzer.