Usta Yönetmen Spielberg son fiyaskosu olan Tentenden hemen sonra vizyone giren, 1. dünya savaşını fon alarak bir atın doğumundan itibaren bol ağlak hikayesini izliyoruz.En başta yirmi dakikada anlatılması gereken savaşa kadarki bölümün 50 dakika sürmesi kutsal aile değerlerini fazlasıyla yüceltmesi ve fazlasıyla klişe olmasıyla can sıkıyor(çok şey yaşamış gururlu kalın kafalı baba, güçlü dürüst anne, duygusal cesur oğlan, imkansızı imkanlı yapan bir hayvan), savaşsa fazlasıyla çocuksu bir yarış ve kansız çatışma sahneleriyle giriyoruzki Spielberg bunun bir aile filmi olduğunun üzerine basarak söylüyor.At her seferinde sahip değiştirdiğinde savaşın parçaladığı bir hayata tanık oluyoruzki fazlasıyla acıtasyon yaparak, yüzlerce kez izlediğimiz klişeleri kullanarak, belki iki birliğin arasında tellere takılarak acı çeken ata her iki taraftan bir askerin birlikte yardım etmesi ve aslında o kadarda farklı değiliz mesajı güzel olabilirdi daha önce Kardeşler takımında ateşkeste ve tarafsız bölgede daha iyilerini izlememiş olsaydık.Bu sahneden sonra atın asıl sahibi ve çocuk arasındaki birdolu aşılmaz engeli sevginin! gücüyle aşmalarını inanılmaz ağlak sahneler, bildik duygusal müzikler ve olmazsa olmaz gün batımıyla olabilecek en klişe şekilde bitiyor.Spilbergin Mor Yıllardan, Er Ryana, Schindlerin Listesine kadar kullanmadığı bu ağlak anlatımın bu klişe yumağının ve acıtasyonun Savaş atında kullanmasının nedenini sadece aile filmi olmasına bağlamak imkansızki, buda Spielbergin yaşlandığının gösteriyor özellikle son 5 filminin 4'ün vasat olmasıda bunu kanıtlar nitelikte.
10/5