Hayatım Yalan
Yazar: Funda SularözEvlenmek üzere olan koca burunlu Danny gelinlikler içindeki müstakbel eşinin onun hakkında söylediklerini duyunca, damatlıklar içinde ve parmağında yüzüğüyle bir bara gider ve orada 'yüzüğün sihrini' keşfeder. Evli bir adam olarak eşinden gördüğü zulüm hikayeleri, güzel kadınlarla tek gecelik ilişkiler yaşamasının anahtarı olmuştur. Taa ki 23 yaşında matematik öğretmeni dünya güzeli Palmer'la karşılaşana kadar...
Ünlü bir estetik cerah olup işe önce kendi burnundan başlayan Danny; mevki sahibi, refah içinde, kalbi kırılmadan eğlenceli bir hayat yaşıyordur. Fakat Palmer'la tanışınca, evlenip gerçek bir yüzük takma kararı almıştır. Ama Danny'nin yüzüğünü gören Palmer, evli (!) bir adamla bir ilişki yaşamak istemiyordur.
Danny'nin boşanmak üzere olduğu yalanının üzerine olaylar birbiri ardına gelişince Danny; asistanı Katherine ve çocuklarıyla -ve kuzenini unutmayalım- hep birlikte kendini Havaii'de bulur. Burada Katherine'in çocuklarına kaka yerine onun adını söylettirecek kadar nefret ettiği gençlik rakibi Devlin ve kocası da işin içine girince, hep birlikte geçirdikleri bu zaman içinde Danny aslında aradığı kişinin yanındaki olduğunu keşfeder.
Bir Fransız piyesinden uyarlanan Hayatım Yalan, tam bir Hollywood romantik-komedi filmi. Klişeleriyle, tiplemeleriyle, sinematografisiyle bu türün kurallarına sonuna kadar uyuyor. Genel kitleyi eğlendirecek esprilerle dolu, riske girmemiş bir film. Senaryosu da Hollywood'un tipik kalitesinde akıp gidiyor.
Fakat beklentiniz klişeleri kaldıracak kadarsa, film eğlendirmeyi de biliyor. Adam Sandler, Jennifer Aniston, Nicole Kidman gibi yıldız oyuncuların yanı sıra stand-up'çı Nick Swardson ve çocuk oyuncular Bailee Madison ve Griffin Gluck filmi daha da eğlencili kılıyor. Özellikle Bailee Madison'ın İngiliz aksanıyla gösterdiği performans ve Alman karakterine bürünmüş Nick Swardson, kahkahaların sesini yükseltiyor.
Nicole Kidman, o muhteşem görüntüsü ve enerjisiyle komik sahnelerde bile Moulin Rouge'daki enerji dolu kadın figürünü yansıtırken, en son oynadığı sahnede komedi elbisesini atıp o efsane güzellikteki kadın kimliğine bürünerek, bulunduğu her sahnede göz ziyafeti yaşatıyor. Kidman'ın bir komedi oyuncusu olmadığını kabul edersek, kendisiyle dalga geçebilen performansı filmin artılarından biri.
Aynı cümleleri ilk oyunculuk deneyimini yaşayan Sports Illustrated bikini sayısının kapak kızı Brooklyn Decker'ın karakteri için de söylemek isterdim. Decker'ın olgun ve çekici genç kadın karakterinden, Seventeen (genç kız dergisi) seven NSYNC delisi (eski Amerikalı boyband) genç kız davranışlarına geçişleri, diğer karakterlerin yarattığı komik mizacı yansıtamıyor.
Eğlenceli karakterlerinin yanı sıra klişelerini 'stereotype'lar üzerinden de anlatan film, bu yüzden zaman zaman izleyici üzerindeki etkisini yitirmeye sebep olabiliyor. Ama bu sanırım Hollywood romantik-komedinin olmazsa olmazlarından (!) biri.
Yönetmen de hem Hollywood'un, hem kendi filmlerinin olmazsa olmazlarına aynı çizgide devam ediyor. Son yıllarda vizyona giren Zohan'a Bulaşma ve Büyükler gibi filmlerinden sonra yönetmen Dennis Dugan'ın bu filminin de -yarattığı dünya açısından- diğerlerinden pek bir farkı olduğunu söyleyemeyiz. Büyükler ile 260 milyon doları aşan gişe hasılatı yapan Sandler ve Dugan ikilisi, Hollywood kurallarına daha çok uyacak gibi.
Sonuç olarak; ince bir mizah aramıyorsanız, tiplemelere yüklenen anlamları sorgulamayacaksınız eğleneceğiniz bir film sizleri bekliyor. Öyle ya da böyle, gülmekten kim usanır.
Twitter: Fundasuo