Hesabım
    The Master
    Ortalama puan
    3,9
    49 Puanlama
    The Master hakkında görüşlerin ?

    9 Kullanıcı yorumları

    5
    3 Eleştiri
    4
    2 Eleştiri
    3
    2 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    2 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Ata Kalinyazgan
    Ata Kalinyazgan

    Takipçi 204 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    14 Ağustos 2013 tarihinde eklendi
    Süper oyunculuk, müthiş kurgu, olağanüstü çekimler, harikulade bir film.

    Başlıktan yola çıkarak, "oyunculuk performansları başta Joaquin Phoenix olmak üzere takdire şayan; zor ve sıkıcı bu hikayeyi uyarlama yöntemi de tartışılmayacak kadar iyi; çekimler ise büyüleyici görsel bir ziyafet adeta" dersem, filme yakışır bir özet çıkarmış olurum.

    Dürüst olmak gerekirse yönetmenin adını daha önce hiç duymamıştım. Fakat bu filmi izledikten sonra Paul Thomas Anderson adını kolay kolay unutmayacağımı düşünüyorum. Filmden sonra yönetmeni merak ettiğim için diğer filmlerine de baktım.

    Neyse, şimdi konumuz yönetmenin diğer filmleri değil, konumuz fazla eleştiriye açık olmayan, 2012'nin en önemli filmlerinden biri; "The Master". Bu filmin birçok küfür, argo kelimeler, cinsellik gibi unsurlar barındırdığını belirtiyor ve bu tip sekanslardan uzak durmak isteyenler bu filmden de uzak dursun diyerek uyarımı yapıyorum. Ama bu tarz arka planda kalan unsurları takmayan, filme odaklanan, film izlemek isteyenlerin de bu çok özellikli yapımı görmelerini öneriyorum.

    Film, güzel bir sahilde çirkin bir adamı göstererek başlıyor. II. Dünya Savaşı'ndan sonra kendini bir adada bulan Freddie Quell (Joaquin Phoenix) ve geri kalan askerler savaş yüzünden cinselliğe aç, çabuk sinirlenen, sorunlu tipler haline gelmiş. Bir sonraki sahnede de böyle bir durumda iş bulmak zor olduğundan Freddie'nin en azından bir işim var diyerek fotoğrafçılıkla para kazandığını görüyoruz. Ama kontrolsüz öfkesi yüzünden burada fazla tutunamıyor, bir adamla kavga edince işinden oluyor. Zaten alkolik bir tip olan Freddie, ertesi gün iyicene içiyor ve kendini birden bir gemide buluveriyor. Gemide The Cause diye bir kuruluşun başkanı ve aynı zamanda geminin kaptanı olan Lancaster Dodd (Philip Seymour Hoffman) ile tanışıyor. Freddie artık bu kuruluşun bir üyesi olup ilerleyen zamanlarda Master'ın önüne bile geçecektir. Film hem arkadaşlık, hem aşk, hem din, hem inanç, hem de kişilik gibi bir sürü konuyu ele alıyor, bir sürü mesaj veriyor ve bir sürü duyguyu içinize işliyor.

    The Master, ne kadar entel olursa olsun, ne kadar cinsellik ve argo kelimelere yer verirse versin, konunun işlenişi, verdiği mesajlar güzel olunca ve bunu bize muazzam bir şekilde sununca film bitince şaşırmamak ve filmi beğenmemek elde değil. Ayrıca Joaquin Phoenix , son zamanlarda izlediğim en iyi oyunculuk performanslarından birini sergiliyor. Kavgacı, alkolik, aşık ve sorunlu bir kişiyi ancak bu kadar iyi canlandırabilir insan. Yan rollerde olan Philip Seymour Hoffman ve Amy Adams da kanımca çok iyi iş çıkarmış. Özellikle Joaquin Phoenix ve Philip Seymour Hoffman'ın mükemmel uyumunu ve sanki baba-oğul gibi bir görüntü sergilediklerini de söylemeden geçersem olmaz.

    Paul Thomas Anderson, zor, sıkıcı, entel bir konuyu sinema sanatının tüm avantajlarından yararlanarak bize harika bir şekilde sunuyor ve birçok sinemaseverin filmine hayran kalmasını sağlıyor. Filmi ne kadar övsem de beni hayran bıraktığını söyleyemem. Ama fazlasıyla beğenimi kazandığı da bir gerçek. 8,6/10
    Rollercoaster
    Rollercoaster

    Takipçi 382 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    25 Mayıs 2013 tarihinde eklendi
    Öncelikle Joaquin Phoenix,bu performansıyla Oscar'ı nasıl alamaz kabul etmek mümkün değluk adına ne gerekiyorsa yapmış.Sayesinde Freddie Quell,sinema tarihinin önemli karakterleri arasındaki yerini alacaktın'ı da aynı şekilde çok beğx'le birbirlerini çok iyi tamamladıklarını düşünü genel hatlarıyla film için bu kadar olumlu olamayacağıların performans uğruna adeta kendilerini parçaladıklarını göz önünde bulundurursak,hikaye ve izlenebilirlik adına daha iyi şeyler ,işin başında izleyiciye çok şey vadederken sonunda verebildikleriyle yetinmek gerçekten güç.Yine de üst düzey bir yapım olduğunu kabul etmeliyim...7,5/10
    Ceyhun Ozan
    Ceyhun Ozan

    Takipçi 22 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    21 Aralık 2013 tarihinde eklendi
    Filmi büyük bir sabırla izliyorsunuz sonunda etkili sahneler olacak ve film anlam kazanacak diye ne de olsa oyunculuklar güzel ve müthiş sinema eleştirmenleri filmi çok beğenmiş, yönetmen çok iyi kurgulamış, çok önemli konulara değinmiş, 2012`nin en iyi filmi falan, ancak film bittikten sonra bende oluşan durum koca bir hiç...Bende bir sorun var galiba zira bu filmin oyunculuklardan başka beğenilecek hiçbir tarafını bulamadım, dayanılması güç vesselam...
    Alp Turgut
    Alp Turgut

    Takipçi 39 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    2 Ağustos 2013 tarihinde eklendi
    Paul Thomas Anderson'ın yönettiği "The Master", oyunculuklarından senaryosuna kadar senenin dört dörtlük filmlerinden biri. "The Cause" inancını anlatmasına almasına rağmen aslında tüm inançları hedef alan film, alt metinde de oldukça zengin konular barındırıyor. Anderson'ı auteur yönetmen statüsüne yükselten "The Master", Phoenix ve Hoffman'ın mükemmel oyunculukları ve etkileyici görüntü yönetimiyle seyirciye enfes bir sinema deneyimi sunuyor.
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    3 Mart 2013 tarihinde eklendi
    İzledikten sonra üzüldüm. Phoenix'in En İyi Erkek'i alamayışına üzüldüm. Tarihte bu kadar hak edip de ödüle uzanamayan sayılı performans vardır. "The Master" tam bir sinema şöleni. Anderson "her devrin adamı". Henüz 40'lı yaşlarının başında olmasına rağmen filmografisi son derece sağlam ilerliyor. İlk cümlemden de anlaşılabileceği üzere, filmin tamamında bir "Joaquin Phoenix", bir "Freddie Quell" gerçeği var. Uzun zamandır izlediğim en muhteşem adamlardan biriydi Phoenix. Zaten hep "herkesin oynayamayacaklarını" oynamıştır, zor rollerin adamıdır. Filmi izleyenler anlayacak zaten. Bireysel olarak tecrübe etmeden, ben burada ne kadar anlatsam yeterli olmaz. Sonra bir de "Hoffman", "Lancaster Dodd" gerçeği var. Kesinlikle kusursuz o da. Karşılık pek çok unutulmaz sahneleri var ve klişe tabiriyle "döktürüyorlar". Filmin hikayesine, konusuna cuk oturan iki karakter, iki harika insan tarafından canlandırılıyor. İnsanı düşünmeye sevk eden bir konusu var filmin, son derece "güncel" konulardan biri aslında. Yerinize mıhlanmış gibi filmin akışını izleyecekseniz. Bir "kaybeden", bir "üstat", ve diğerleri...Daha önce görmediğimiz, akılda kalıcı, yenilikçi hamleleri var yönetmenin. Yılın ilk tercih edilmesi gerekenlerinden.
    MojoRising
    MojoRising

    Takipçi 380 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    25 Aralık 2012 tarihinde eklendi
    Paul Thomas Anderson'ın adını son yıllarda giderek daha fazla duyar olduk. Dünyada ve Hollywood'da elbette, hatırı sayılı sevenleri oluşmaya başladı zaman içerisinde yönetmenin. Birçokları için o yeni Kubrick. Yönetmenin sinemasının çizgi roman, video oyunu uyarlamaları içerisinde lunaparka dönmüş Hollywood sineması içerisinde altın değeri görmesi gerektiğine bende o sinemaseverler kadar katılmaktayım kesinlikle. Peki Anderson yeni Kubrick olabilir mi? Bunun cevabı ise bence ne yazık ki hayır. Bunu ne yazık ki ''The Master'' filmi ile bir kez daha görmüş, anlamış oldum. Kesinlikle yanlış anlaşılmasın filmi sevdim. Aidiyet, teslimiyet, yalnızlık gibi birçok olguya çok samimi ve derinlikli yorumlar getirmiş yönetmen. Anderson bir kez daha anlıyoruz ki iyi bir entelektüel. Ancak seyirciyi en ufak bir şekilde umursamayıp, seyir zevkini hiçe sayması bu başyapıt seviyesine çıkabilecek senaryoyu maalesef sadece iyi bir film olmakta bırakmış. Yani senaryo iyi, karakterler çok iyi, oyunculuklar çok çok iyi iken (Joaquin Phoenix kariyerinin en iyi performansında döktürüyor) birazcık daha seyircinin filmin içerisine rahatlıkla girebilmesini ve rahatlıkla orada kalabilmesini sağlayabilseymiş yarınlara kalabilecek bir klasiğe imza atmış olacakmış. Film bütün bu eleştirilerime rağmen 2012'nin en iyi filmi bana göre. Ancak bu öyküden tüm zamanların en iyi filmlerinden birisini çıkarma şansı ne yazık ki harcanmış.
    Ogulcan B.
    Ogulcan B.

    Takipçi 236 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    10 Kasım 2012 tarihinde eklendi
    "I'm in love.I'm in love.We all have been in love.I'm in love we experience pleasure and extreme pain"

    Aylardir bekledigim The Master'i sonunda bugün sinemada izledim.En sevdigim yönetmenlerden biri olan PTA'nin bütün filmlerini izlemis biri olarak PTA bu filmiyle de bana tat vermeyi beni sinemasal anlamda doyurmayi basardi.Film savastan yeni çikmis ve psikoloji bozuk olan bir denizci olan Freddie ile bir tarikat lideri olam Lancaster'in iliskisini anlatiyor.Filmi izlerken nerdeyse bir an bile sikilmadim çünkü hikaye seyirciyi direk avucunun içine aldigi gibi oyunculuk performanslari da mükemmel özellikle Joaquin Phoenix bence yüzde 90 bu yil Oscar'i alacaktir umarim da alir çünkü karakteri resmen yasamis ve akillardan çikmayacak bir oyunculuk göstermis zaten PTA'nin her filminde basrol performanslari döktürüyor.The Master karakterler üzerine kurulu bir film diyebilirim zaten genel izleyici kitleyicisinin ne anlayacagi ne de begenecegi bir film degil.Karakterlerden biraz bahsetmek istiyorum Freddie karakteri ne kadar itici hayvan gibi davranan bir karakter olsada insan ister istemez aciyor haline çünkü psikolojisi bozulmus hiçbir iste tutunamayan son olarak bir tarikatta tutunmaya çalisan onu sahiplenen tarikat liderine iki kat sahiplenen,korumaya çalisan hayvan gibi hareket etmesini yavas yavas bastirmaya çalisan ve son olarak girdigi tarikata tutunmaya çalisan bir karakter,Lancaster ise kendinden emin,kendini efendi gibi gören,kesinlikle kurdugu tarikat ile fikirlerine elestri kabul etmeyen biri,gerçekten iyi yazilmis karakterler,benim en begendigim sahnelerden biri de Freddie karakterinin birisini disariya çikarip dövdükten sonra bir banka oturup yine hayvan gibi hareket etmesinden dolayi pisman olmasiydi.Jonny Greewood'un soundtrackleri yine muazzam kesinlikle filmin daha etkileyici olmasina katkisi olmus,PTA'dan daha fazla tek planli sekanslar beklerdim.Filmin fragmanlarindaki sahnelerden bazilari kisaltilmis bazilari yoktu bile eger sahneler kesilmisse keske Paul Thomas Anderson hiç kesmeden bütün sahneleri yayinlasaymis eminim film yarim saat bir saat bile uzun olsa yine hiç sikilmadan izlerdim.Filmin ilk yarisi ikinci yarisina göre bence daha iyi ikinci yari biraz duraganlasiyor ayrica filmin sonu daha iyi olabilirdi.Son olarak The Master sinemada izlenmeli,bence bu yil Oscarda 4-5 dalda aday olacak bir yapim,tavsiye ederim.

    8/10
    Caner Canlıer
    Caner Canlıer

    Takipçi 37 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    31 Ekim 2020 tarihinde eklendi
    Her ne kadar oyunculuklar gerçekten üst düzey olsada, filmi yine de kurtaramamış. Senaryo diye bir şey yok. Evet, yalnızlık ve sadakat gibi duygular üzerinde durmaya ve yeni bakış açıları kazandırmaya çalışsada, bu konuda yetersiz kaldığını düşünüyorum. İzleyiciyi filmin içine çekmek gibi bir derdi olmadığı bariz belli. Oyunculuklar hariç filmi izlemeye değer bulmadım.
    Burak H.
    Burak H.

    Takipçi 121 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    9 Nisan 2014 tarihinde eklendi
    Bugüne kadar oturup ciddi bir şekilde düşünmemiş olsam da en sevdiğim yönetmeni sorsalar biraz bekledikten sonra vereceğim yanıt Paul Thomas Anderson olurdu sanırım -en azından sıralayacağım birkaç isimden biri olacağına şüphem yok. Kendisiyle olan tanışıklığım bundan uzun seneler önce Boogie Nights ile olmuştu ve ergenliği keşfetmekle meşgul olduğum vakitlerde sinemanın bir başka yüzünü göstermişti bana. Magnolia, Punch-Drunk Love derken birkaç sene önce There Will Be Blood ile artık üstatlığı sorgulanamaz hale gelen Anderson, son filmi The Master’da da Blood’da yaptığı gibi toplumların da üstünde var olan olguların eleştirisini yapmaya devam ediyor. Bu sefer kapitalizm felsefesinden ayrılıp inanç olgusuna bakış atıyor fakat kendisinin de söylediği gibi bunu oldukça üstü kapalı, seyircinin algısına bırakılmış ve kabul edilebilir derecede sembolik ve imgesel metotları kullanarak yapıyor.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top