Hesabım
    Wonder Woman
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Wonder Woman

    Beklenmedik bir süper kahraman filmi!

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    Wonder Woman, Batman v Superman ve Suicide Squad’ın DC Sinema Evreni için yarattığı karmaşa dolu zayıf başlangıcı bıraz da olsun düzeltiyor. Bir sürü eleştirmenin yazdığı gibi ‘Gelmiş geçmiş en iyi süperkahraman filmlerinden biri’ veya ‘The Dark Knight’tan beri DC’nin en iyi filmi’ olmayabilir, ama en azından aceleden bir sinema evreni yaratmak amacıyla beş filmlik içeriği bir filme sıkıştırmaya kalkmayan, kendi ayakları üzerinde duran, odağındaki süperkahramanı oturaklı ve saygılı bir biçimde büyük ekrana uyarlayan, gayet başarılı bir blockbuster epiği sunuyor.

    Filmin en büyük kozu, hikayesi yüz yıl önce geçen bir prequel olduğu için süresinin yarısını DC sinema evrenini’nin bir sonraki filmlerine ve karakterlerine reklam olarak harcamak zorunda kalmaması. En azından hikaye gereksiz yere durdurulup süperkahramanımızın başka kahramanlar hakkında Youtube klipleri izlemesine maruz kalmıyoruz. Batman v Superman’de Wonder Woman’ın (Gal Gadot) gördüğü şiddet yüzünden 100 yıldır ınsanlardan uzak durduğunu öğrenmiş, ve bir fotoğrafta 1. Dünya Savaşı’nda erkeklerle dolu bir ekiple beraber savaştığını görmüştük. İşte Wonder Woman ile bu hikayeyi izliyoruz.

    Diana (Wonder Woman’ın gerçek adı), savaş tanrısı Ares insanlığı şiddet ve savaşa yönlendirdiğinden beri uzak gizli bir adada yaşayan Amazon savaşçılarının arasında büyür. Zaman içinde ne kadar güçlü ve azimli bir savaşçı olduğunu kanıtlayan Diana, yavaş yavaş Amazon’ların Ares’i yok etmek için kurduğu plan içinde ne kadar önemli olduğunu anlamaya başlar. Diana, adaya düşen bir uçaktan Amerikalı casus Steve’in (Chris Pine) hayatını kurtarır. Steve’e göre birinci dünya savaşı son günlerini yaşıyordur, çünkü Alman ordusu teslim olmak üzeredir.

    Fakat psikopat Alman generali Ludendorff’un (Danny Huston) ölümcül bir gazı savaşa sokma planları yerinde giderse, savaşı kaybetmeleri mümkündür. Bu yüzden Steve, gaz hakkında çaldığı bilgileri İngiliz’lere götürmek zorundadır. Savaşın halen dünyaya ne kadar zarar verdiğine sinirlenen Diana ise, Steve ile adayı terk edip aslında Ares olduğuna inandığı Ludendorff’u öldürmeye ant içer. Diana’ya göre Ares öldüğü anda bütün savaşlar bitecek, ve insanlar barış içinde yaşayacaktır. Fakat sorun gerçekten Ares midir, yoksa insanlığın doğası savaş ve şiddete bağlımıdır?

    Wonder Woman’ın şiddetin ve kötülüğün insancıl doğası hakkında yarattığı tez, her ne kadar yer yer fazla basit olsa da, eğlencelik süperkahraman türüne kıyasla aslında gayet içten ve duygusal bakımdan tatmin edici bir biçimde oluşuyor. Yönetmen Patty Jenkins, Wonder Woman’dan önce seri katil draması Monster’ı yönetmişti, yani normal insanların nasıl şiddete dönebildiklerini incelemeyi bilen bir isim. Jenkins, hikayenin temalarını nefes kesen aksiyon sekansları ve Diana’nın modern yaşama (1918’in modern yaşamı en azından) alışması etrafında oluşan komedi ile etkileyici bir dengeye oturtuyor. Gadot’un role getirdiği karizma ve dramatik ağırlık bu efsanevi karakterin beyazperde’ye saygıyla aktarılmasını sağlıyor. Özellikle Gadot ve Pine arasındaki doğal kimya, hikaye ne kadar olağanüstü ve abartı aksiyon sekanslarına sahip olsa da, her daim kişisel bir odağa oturtulmasına olanak kılıyor.

    İlginçtir ki Wonder Woman’ın en etkileyici sahneleri ana konu ile pek alakası olmayan sekanslarda bulunuyor. Filmin ortasında neredeyse rastgele oluşan bir savaş sahnesi son yıllarda bir süperkahraman uyarlamasında gördüğüm en etkileyici sekanslardan birini yaratıyor. Bu tür filmlerde çatışma sırasında aynı plan içinde normal hızdan yavaş çekime girip, sonra tekrar normal hıza dönme numarası çok kullanılır, fakat Jenkins bu stilin en azından ne zaman kullanılması gerektiğini biliyor. Jenkins, ultra stilize yaklaşımı ile filme mitik ve operatik bir hava aşılıyor.

    Artık öyle görünüyor ki, bir DC sinema evreni filminin konusu ve tonu ne olursa olsun, üçüncü perdede uzadıkça uzayan, inandırıcılığı kaybeden absürtlükte özel efektlerle dolu, iyi ve kötü adamın havada birbirini tutarak binadan binaya atıp her tarafı yok ettiği, baş ağrısı yaratan karmaşa dolu bir finalle sonuçlanması zorunlu gibi. Belki de DC sineması’nın başındaki bir yapımcının süper kahramanların duvardan duvara fırlatılması hakkında bir fetişi var. Wonder Woman da Man of Steel ve Batman v Superman gibi aynı derecede şişirilmiş ve yalapşap bir final kavga sahnesine sahip, ve bu yüzden sonlara doğru ağızda kötü bir tat bırakıyor. Fakat en azından finalden önce gördüğümüz tatmin eden yapım, DC sinema evreninin doğru yolda olduğunu müjdeliyor gibi.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top