Hesabım
    Kara Köpekler Havlarken
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Kara Köpekler Havlarken

    Kara Köpekler Havlarken

    Yazar: Murat Tolga Şen

    Geçtiğimiz hafta bir film, sadece 20 kopya ile sessiz sedasız gösterime girdi. Bağımsız ve bütçesiz bir sinema örneği olan 'Kara Köpekler Havlarken'.

    Velhasıl, bu 'vizyon' dediğimiz de acayip bir yapı aslında... Genç yönetmen Mehmet Bahadır Er’in daha sonra çektiği bir tuhaflık abidesi olan 'No Ofsayt'ı aylar önce izlemişken 'asıl' filmini görmek için bu kadar sabretmemiz gerekti.

    Filmin daha başında, kenar mahalle, çatıda kuş besleme gibi bazı temalarının geçen yıl izlediğimiz 'Başka Semtin Çocukları' filmi ile benzer, hatta oradan aşırılmış olduğunu düşündüm. Seyirciyle gecikmiş buluşması yüzünden çoğu izleyici de aynı şeyi düşünecektir belki de ama Kara Köpekler Havlarken, daha önce başlamış ve bitirilmiş bir iş...

    Gelelim filme; 'Biz de ekmeğimizi bulsak, üstümüze başımıza çeki düzen versek, biraz adama benzesek...' diyor Çaça ve hikayenin derdini özetliyor. Dibini sıyırmaktan bıktıkları hayatı doyasıya yaşamakla ilgili umutları olan Selim, Ayşe, Çaça ve biraz da Reis’in öyküsü bu... Fırsat sandıkları felaketlerinin çevresinde, besledikleri güvercinler gibi takla atarlarken aç martıların hışmına uğrayan kenar mahalle insanlarının yükselmekten umutları kalmadığı anda daha da düşmemek için çırpınmalarının anlatıldığı adı gibi kara bir film...

    1975 yapımı 'Canım Kardeşim' varoşun en zehirli anlatımını yapan filmdir gözümde... O yıllara uygun melodramasını bir yana bırakırsak özellikle kameranın sadece arkasına dönüp aynı planda gökdelenlerden çamurlu sokaklara geçtiği sahne unutulmazdır. Kara Köpekler Havlarken, bu Ertem Eğilmez başyapıtının daha tehlikeli bir hikayesini anlatır gibi ve özellikle kullanılan benzer dış çekimler bu filme de yarı belgesel bir hava katıyor. Karakterlerin arasındaki bağlılık da neredeyse aynı... Hatta Selim ve Çaça’nın boyu, posu ve jestleri ile Tarık Akan ve Halit Akçatepe’nin referanslarına bağlı kaldığını bile düşünmek olası... Bu arada hakkını yemiş olmayalım Volga Sorgu gözüktüğü her sahnede hikayeyi hızlandıran, güçlü bir oyuncu.

    Filmde minimal ama ok gibi hedefi vuran müzik kullanımı özellikle finali çok iyi besliyor. Mütevazi olmaya gerek yok; Alp Erkin Çakmak ve Barış Diri, 'Eşkiya'dan beri en iyi film müziği çalışmasına imza atarak 'iyi filmlerin, iyi müzikleri vardır' fikrime destek oluyorlar. Oyuncuların değişken bir performans gösterdikleri filmin bazı anları doğaçlamadan kaynaklanan hatalara kurban gitse de, her karakter seyircinin sevme ve nefret etme potansiyelini sonuna kadar kullanacak kadar iyi oynanmış. Özellikle Reis gözüktüğü her sahnede seyircide sempati uyandırıyor. Erkan Can’da filme kıymet katıyor. Asker uğurlaması sırasında omuz kamerası ile yapılan numaranın ise Türk sinemasında eşi, benzeri yok.

    Üzücü olan, yurtdışında gördüğü ilginin yarısını bile görmeden vizyondan ayrılacak belki de bu film, çünkü sinemanın sadece 'güldürme' amaçlı bir eğlence olduğunu düşünen yeni bir seyirci profili var artık... Yine de derdini anlatmanın peşinde bir ciddi sinema örneği olan Kara Köpekler Havlarken, bazı teknik zaaflarına karşın konusu, karakterleri ve boğazda bir yumruk gibi kalan finaliyle mutlaka görülmesi gereken bir film.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top