Hesabım
    Thomas
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Thomas

    Thomas

    Yazar: Funda Sularöz

    Thomas filmini Bursa İpek Yolu Film Festivali'ndeki gösteriminde izleme şansı buldum. Hatta filmi tanıma şansı desek daha doğru olur çünkü bu film, özellikle Thomas karakteriyle bende aklımdan hiç bir zaman çıkmayacak bir etki yarattı. Zaten festivalde Uluslararası Altın Karagöz Uzun Metraj Film Yarışması bölümünde yarıştı ve Thomas karakteriyle en iyi erkek oyuncu ödülünü de aldı. Uluslararası başka festivallerden de ödülle dönen Finlandiya yapımı Thomas; Kuzey insanının doğasının anlatıldığı, hayatının son demlerini yaşayan, dış dünyaya ne kadar karışmak istese de kendi mesafesini aşamayan ve kafasını iç hesaplaşmalarıyla yoran bir adamın hikayesi.

    Thomas, bir apartmanın bodrum katında yalnız yaşayan 80’lerinde olan bir ihtiyardır. Aralarında düzgün bir iletişim olmasa da hayatında son kalan tanıdığı, kardeşi de ölür. Ailesinden kimse de yanında değildir, arkadaşları da zamanla ölüp gitmiştir. Hayat ilerlemiştir ve ona kalan şeyler, sadece radyosundan dinlediği geçmişe ait müzikler ve tek başına oynadığı satrançtır.

    Film, aslında oldukça yavaş ilerleyen klasik bir dram. Oyuncu kadrosu bir elin parmağını geçmiyor, kullanılan mekanlar da çok kısıtlı. Ama yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi olmasına rağmen konusuyla, işlenişiyle, oyuncularıyla, sanat ve görüntü yönetmenliğiyle, ışığıyla; yani bütünüyle Thomas'ta her şey o kadar mükemmel bir dengeyle bir araya getirilmiş ki filmden bir an bile kopmanız mümkün değil. Film yavaş ilerlemesine rağmen dramın örgüsü, cevapları bulmayı bekleten bir kurguyla kurulmuş. Adamın yaşadığı iç hesaplaşma, filme yayılarak verilip, film süresi boyunca Thomas'ın başına ne geldi de dış dünyayla aşamadığı mesafeler çoğaldı diye merak ediyorsunuz ve yaşadığı trajediyi filmin sonuna doğru parçaları birleştirerek öğreniyorsunuz.

    Filmin geneline yedirilmiş gülümseten sahneler de filmin başka bir albenisini oluşturuyor. Çünkü insan denen varlığın, yaşı kaç olursa olsun, doğası gereği arzuları, istekleri var ve bu da kimi zaman mimikle kimi zaman akıldan geçen bir düşünceyle ortaya çıkar. İnsani özelliklerin Thomas’ta ortaya çıkışı, filmin doğal akışında filmi daha çekici kılan bir unsur olarak kullanılmış.

    Dramla traji komik durumların bir aradalığı da Thomas'ı bir insan olarak tüm yönleriyle karşımıza dikiyor ve karakteri izleyiciye kurdurduğu empatiyle sahiplendiriyor. Tabii buna en büyük etken Finlandiya’nın en büyük oyuncularından olan Lasse Pöysti’nin gözleri kamaştıran oyunculuğunun etkisi de büyük. Onu izlerken, ona sarılmak istedim, bir dede gibi sahiplenmek, kırgınlığında dizine yatmak, kızgınlığında karşısında şımarıp derininde olan duyarlı insanı ortaya çıkarmak istedim.

    Sonuç olarak aslında kişiliklerin, iklimlerin ötesinde zamana ayak uyduramayan, yalnızlaşan modern zaman insanı olarak çoğumuzun bilmediği yaşlılık evresini bile Thomas, insanın kendi hayatında düşündürüyor; yeri geliyor korkutuyor, yeri geliyor kendi hesaplaşmalarına götürüyor. Ben bu filmi bütünüyle çok sevdim. İnsan sevdiğinin eksiklerini göremez ya, benim de bu film için gözüm kararmış durumda.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top