Tinker Bell ve Peri Kurtaran
Yazar: Ayşegül KesirliSteven Spielberg'in 1991 yapımı muhteşem Peter Pan filmi "Kanca"da Julia Roberts tarafından canlandırılan Tinker Bell, aklıma kazınan en derinlikli peri tasvirlerinden biriydi sanırım. Filmde, tüm perilerin güzeller güzeli olduğu inancını kıracak biçimde görselleştirilen Tinker Bell, Peter Pan'e olan gizli aşkı ve asla insan olamayacak olmanın verdiği melankoliyle oldukça hüzünlü bir karaktere dönüştürülmüştü. Tinker Bell'in Peter Pan'e olan aşkını itiraf ettiği ve onu bir kez öpebilmek için insan boyuna ulaştığı an ise filmin en unutulmaz sahnesiydi belki de.
Tinker Bell karakterinin iç çatışmaları ve derinliği "Kanca"nın hikayesi içinde belli bir amaca hizmet ediyordu. Kaybetmek, istediğini elde edememek, yetişkin duygulara sahip olmanın bir parçasıydı ve büyümek tüm korkutuculuğuna rağmen hayatın akışının gerekliliğiydi. Bu özellikleri sayesinde "Kanca" hem yetişkinlerin severek izlediği hem de küçük izleyicilere iyi örnek olan bir filmdi.
Walt Disney'in eski usul animasyonlarından biri olan Tinker Bell serisinin üçüncü filmi "Tinker Bell ve Peri Kurtaran" ise son derece içeriksiz bir hikayeye sahip. Film, yaz mevsiminin gelmesiyle diğer peri arkadaşlarıyla birlikte yazlık peri kampına taşınan Tinker Bell'in insanların yaşantısına duyduğu merakı vurgulayarak açılıyor. Kamp içerisinde insanlardan saklanırken, bir yandan da doğanın işleyişine katkıda bulunmak için çalışan perilerin tersine, Tinker Bell iş bölümünde kendine uygun bir görev bulamayarak umutsuzluğa kapılıyor. Bunun üzerine arkadaşlarının uyarılarına rağmen kamptan kaçıp, insanlara duyduğu meraka da yenilerek Lizzy adında küçük bir kızın babası ile yaşadığı evin yakınlarında dolaşmaya başlıyor. Bu sırada Lizzy'nin elleriyle yaptığı peri evine hapsolan Tinker Bell, arkadaşı Vidia'nın gözleri önünde Lizzy tarafından kaçırılıyor.
Bu noktadan sonra filmde, her biri sıfır beden birer Barbie görünümünde tasarlanmış dişi perilerle, her nedense şişman ve komik görünüşlü olmalarına karar verilmiş iki erkek perinin Tinker Bell'i kurtarma çalışmalarını ve Tinker Bell'in perilerin Elmayra'sı olarak tanımlayabileceğimiz Lizzy ile kurduğu arkadaşlığı izliyoruz. Erkek perilerin sakarlıklarını ve enteresan icatlarını gözler önüne sererek esprili bir anlatım yakalamaya çalışan filmin, dişi perileri ise yaramaz, süslü ve sığ fikirlerle donatılmış bir kız çetesi olarak tasvir ettiğini söyleyebiliriz. Erkek perilerle mesafeli ilişkiler kuran, gereğinde onları alaya alan ve sınırlar koyan bu kız çetesinin varlığıyla, filmin 8-9 yaşlarında kız çocuklarına hitap ettiğini anlamaksa zor değil.
Diğer yandan, her bir periyi Barbie fiziğinde etrafa ışıltı saçıp, hayali çay partilerine katılan zarif birer hanımefendi olarak yansıtan "Tinker Bell ve Peri Kurtaran"ın perilere 'kızsal' görevler yükleyip, zeka gerektiren işleri erkeklere yönlendiren gidişatı son derece cinsiyetçi bir yapıya sahip. Bütün perilerin açık renk tenli ve 'batılı'görünüşlü olmaları ise tam da çeşitliliği ve çoğulculuğu genellikle göz ardı eden Walt Disney'in takınabileceği bir tavır.
Bununla birlikte, kafayı bilimle ve bilimsel verilerle bozmuş olan babasının ilgisini çekmek için çırpınan Lizzy ile kızlara özgü oyunlar oynayan Tinker Bell, tam anlamıyla "erkekler marstan, kadınlar venüsten" anlayışına hizmet eden bir başkarakter. Erkekleri pragmatik düşüncenin kaynağı olarak gösterirken, kadınları dini inancın ve doğanın merkezine alan "Tinker Bell ve Peri Kurtaran," bu nedenle çocuk zihnide kadınların ve erkeklerin sınırları belli, stereotipik pozisyonlara yerleştirilmesine neden olabilecek güçte. Dolayısıyla film, başarılı bir animasyondan beklendiği gibi çocukların yaratıcılıklarını besleyip, kendilerine özgü, kendileriyle barışık karakter özellikleri geliştirmelerine yardımcı olmanın aksine onları genel geçer, kalıplaşmış değerleri benimsemeye yönlendirmekte.
Öte yandan, 2007 yılından beri varlığını sürdüren ve üç filmlik bir seri halini alan Tinker Bell'in tamamıyla pazarlama amaçlı bir yapım olduğu da açıkça görülüyor. Hem Internet üzerinden hem de oyuncak mağazalarında satılan Tinker Bell ticari ürünleri, filmin biraz da bu ürünlerin pazarlanması için bir reklam kampanyası niteliğinde tasarlandığını da ortaya koyuyor. Dolayısıyla, "Tinker Bell ve Peri Kurtaran," aslında kelimenin tam anlamıyla ticari sinemaya hizmet ediyor.
Bütün bu nedenlerden ötürü, Walt Disney'in yeni animasyonu, küçük izleyicilere klişe ve kalıp değerler aşılayan hikayesi ve yetişkin izleyicileri sıkıntıya boğan samimiyetsiz atmosferiyle göz ardı edilmeyi hak eden bir film. Tinker Bell ve Peri Kurtaran"ı herhangi bir sebeple izlemek zorunda kalanları memnun edebilecek tek şeyse filmin süresinin sadece 76 dakika olması. Bu noktadan sonra Walt Disney'den isteyebileceğimiz yegane şeyse şirketin artık 21. yüzyılda yaşadığımızı kabul etmesi ve değişen dünyanın değerlerine uygun hikayeler üretip, daha çoğulcu, çeşitliğine ve farklılığa önem veren, kadın haklarına saygılı bir yol izlemesi.