Devlerin Günahı
Yazar: Ali ErcivanBazı yönetmenler, sinemanın zamanla değişen koşullarına ayak uyduramıyor. Roland Joffé de onlardan biri maalesef. Seksenli yıllarda The Killing Fields ve The Mission gibi önemli filmlere imza atmasına rağmen, aynı başarıyı bir daha tekrarlayamadı. Ülkemizde Devlerin Günahı adıyla vizyona giren yeni filmi There Be Dragons, bunun sebeplerini açıkça gözler önüne seriyor.
Klişelerden ibaret bir öykünün mümkün olan en klişe yapıda anlatımı en başta... 1982 yılında, Opus Dei adlı katolik grupla ilgili araştırma yapan gazeteci Robert, hiçbir zaman iyi anlaşamadığı ama şimdi ölüm döşeğinde olan babasının anılarından faydalanmak ister. Babası Manolo, söz konusu dini grubun kurucusu rahip Josemaria Escriva'yı çocukluğundan beri tanımaktadır. Yolları seneler içinde sık sık kesişir ve hayatlarının gidişatını belirleyen İspanya İç Savaşı sırasında da farklı saflarda yer alırlar.
Josemaria Escriva, gerçek bir karakter. Ölümünden yıllar sonra, 2002'de Papa tarafından Aziz ilan edilmiş. Filmin olabildiğince toz pembe bir şekilde resmettiği, sevgi üzerine kurulu bir yaklaşımı var. Kendi düşmanlarına bile anlayışla yaklaşan, fazla idealize edilmiş bir karakter. Can sıkıcı derecede tek boyutlu. Buna karşılık Manolo ise içten pazarlıklı, hırslı ve kıskanç biri. Ancak bütün bunlar karakteri daha komplike kılmaya yetmiyor. Yüzeysel işlenmiş, çoğu zaman motivasyonu belirsiz biri olmuş o da.
Oscar ödüllü isimlerden oluşan teknik kadrosuyla görkemli bir prodüksiyona imza atmış yönetmen Joffé. Yeniden başarılı bir film çekebilmek, piyasaya geri dönebilmek için çok çabalamış belli ki. Fakat çoğu zaman sloganlardan ibaret kitabî diyalogları, televizyon filmi mizansenleri ve karakterlerini karikatür düzeyinde sığ bırakması, ortaya ruhsuz bir film çıkarmış.
Escriva'nın ve çevresindeki din adamlarının hayata ve karşılaştıkları sorunlara bakışlarını, yani ideolojilerini bir nebze tanımlamaya çalışıyor film. Ancak aynı gayreti, İspanya İç Savaşı sırasında mücadele veren sosyalist grupların ideolojilerini anlatmak için pek sarf etmiyor. Görüşlerini zaten bildiğimize mi güveniyor Joffé, yoksa onları pembe dizi karakterleri gibi kullanmayı özellikle mi tercih ediyor, bilemiyoruz. Macaristan'dan kalkıp devrim mücadelesine katılmaya gelmiş bir kadının, inandıkları yerine grup içindeki erkeklerle yaşadıkları ilgilendiriyor yönetmeni sadece.
Dolayısıyla bir Katolik propaganda filminden daha fazlası değil Devlerin Günahı. Görsel üslubundan dramatik tercihlerine kadar böylesine demode bir sinemacılığın günümüzde seyirci bulması veya itibar görmesi de mümkün değil.
Twitter: aliercivan