Hesabım
    Senin İçin
    Ortalama puan
    2,9
    7 Puanlama
    Senin İçin hakkında görüşlerin ?

    1 Kullanıcı eleştirisi

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.068 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    24 Kasım 2022 tarihinde eklendi
    Senaryosunu Jason Lew'ün yazdığı ve yönetmen koltuğunda da Gus Van Sant'ın oturduğu “Restless”; özellikle de Mia Wasikowska'nın canlandırdığı Annabel Cotton karakterinin bakış açısıyla evrim teorisinin merkeze yerleştirildiği, yaşamın "anlamının / anlamsızlığının" sorgulandığı ve o yüzden de, dini inançlara dayalı yerleşik ezberlere sahip olanların "ayarlarının / asaplarının" bozulduğu, romantik bir drama olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz; 8 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilerek dünya prömiyeri 12 Mayıs 2011 tarihinde Cannes Film Festivalinde yapılan ve hiç de şaşırtmayan bir biçimde, brüt 2.5 milyon dolarlık bir hasılat rakamıyla da gişeye çakılmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...

    ***

    Hiç birini tanımadığı halde öylesine yolunun düştüğü, Edward'ın (Paul Parson) kanserden hayatını kaybeden küçük kardeşi Chris'in cenaze törenine katılan Enoch Brae (Henry Hopper) orada, garip bir tesadüf sonucunda; diğer katılımcılardan, bir ara göz göze de geldiği Annabel Cotton ile, kendi iradesi dışında da olsa tanışmış olacaktır...

    Siyah takım elbisesi ve siyah kravatıyla bir başka yabancının cenaze törenine daha uğrayan Enoch; her zamanki gibi evde, aslında Japon asıllı bir kamikaze pilotu olan hayali / hayalet arkadaşı Hiroshi Takahashi (Ryô Kase) ile oyun oynamaya da devam etmektedir...

    ***

    Ertesi gün...

    Kendisi de simsiyah giyinmiş olan Annabel, bir diğer cenazeye gideceğini tahmin ettiği Enoch'un peşindedir...

    Ama Enoch, Annabel'in kendisiyle; neredeyse can atarcasına arkadaş olma isteğini, pek de umursar gibi durmamaktadır...

    Ta ki, törenlerin yapıldığı cenaze evinin direktörü (Christopher D. Harder) Enoch'un yolunu kesip; "Bu ay içinde seni burada, dördüncü kez görüyorum... Bir sonrakinde polisi arayacağım" diyerek tehdit ederken Annabel imdadına yetişinceye kadar...

    ***

    Övgüler yağdırdığı Charles Darwin'in yeni yazılmış biyografi kitabını okuyan ve Chris gibi küçük kanser hastalarının tedavilerinin yapıldığı bir hastanede, gönüllü olarak çalıştığını belirten Annabel ile; başı boş bir vaziyette o cenaze senin bu cenaze benim şeklinde, serseri mayın gibi dolanan Enoch; kısa soluklu da olsa, tanışma sohbetlerini sürdürürler...

    ***

    Neyse...

    Seattle'dan gelmek zorunda kalan teyzesi Mabel (Jane Adams) ile birlikte yaşayan Enoch, hayali arkadaşı Hiroshi ile, altından nehir geçmekte olan bir demiryolunun üzerinde yaptıkları söyleşi de; kendisi el sıkışmayı tercih ederken Hiroshi ise kendisine, Japon usulü eğilerek karşısındakini baş ile selamlamayı öğretmektedir...

    Düdüğünü öttürmekte olan bir yük treninin gelmekte olduğunu fark eden ikili, demiryolundan aşağıya inerek; alışkanlık haline getirdikleri, köprünün üstünden geçen vagonlara fırlattıkları taşların isabet miktarını saymaya başlarlar...

    Zira bir önceki rekorlarını geçmek niyetindedirler...

    Yine iki arkadaş, vagon taşlama işini bitirir bitirmez bu kez de; bir mezarlığın içinde yürürlerken söyleşilerindeki konuyu, gayrimenkul yatırımına getirirler...

    ***

    Derken...

    Mezarlığın içindeki bir ağacın altında oturmakta ve elindeki deftere, kara kalem kuşlar ile leş kokusunu kilometrelerce uzaktan alan mezar böceği Nichophorus Americanus'un resimlerini çiziktirmekte olan Annabel'i gördüklerinde de; Hiroshi eve giderken Enoch'da Annabell'in yanına doğru yönelir...

    Annabel'in resimlerine kısaca bakılmasının ardından Enoch Annabel'i; bir yıl önceki bir trafik kazasında, hayatlarını yitirmiş olan annesi Lucy ve babası Samuel ile tanıştırmak üzere mezarlarının başına götürür...

    ***

    Çok geçmez...

    Enoch ile olan arkadaşlığından Annabel, annesi Rachel (Lusia Strus) ve ablası Elizabeth'e de (Schuyler Fisk) söz eder...

    Fakat X Ray cihazındaki teknisyenlerce (Kenneth L. Peterson ve William J. Eggleston) yapılan detaylı incelemenin sonrasında Dr. Lee'nin (Chin Han) vereceği ve kendisini hastaneye götüren ablası Elizabeth'i kahredeceği, Annabel'in ölümcül kanser hastalığının yeniden nüks ettiğine dair kötü haber pek de fazla gecikmez...

    ***

    Haftanın son günü...

    Önceden kararlaştırıldığı şekilde kahvelerini yudumlayarak ilkokul çocuklarının futbol karşılaşmasını seyrederlerken Enoch, Hiroshi'ye ilişkin sırrından bahsederken; Annabel'de, kanser hastanesinde bir gönüllü olarak çalıştığına dair söylediklerinin sıradan bir yalan ve gerçekte kendisinin sadece üç aylık ömrü kalmış bir kanser hastası olduğundan bahseder...

    Dakika 25...

    Enoch'un iflah olmaz isyan ve hırçınlıklarının yanı sıra ölüme koşar adım yaklaşmasına karşın sükunetini koruyabilmekteki maharetiyle dikkatleri üzerinde toplayan Annabel'in birbirleri ve çevresindekilerle olan ilişkilerinin damgalarını vurduğu, "iyi - kötü" ayrımı yapmaksızın tüm filmografisiyle yakından ilgilendiğimiz Gus Van Sant'ın bu filminin geri kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; kesinlikle hayal kırıklığına uğratmayacak, 66 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Keyifli seyirler,
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top