Kurdun Uyanışı - Beyazperde.com eleştirisi : Pastoral bir gerçek hayat masalı!

Son dönem sinemanın Tarzan, Orman Çocuğu gibi yapımlarla doğaya olan özlemini görebiliyoruz. Tibet’te Yedi Yıl, Kapıdaki Düşman ve Kara Altın ile tanıdığımız yönetmen Jean-Jacques Annaud'un yeni filmi Kurdun Uyanışı sinemaseveleri memnun edecek bir pastoral masal olarak öne çıkıyor.

Doğayla bir kucaklaşma sunan filmde küçük bir kurt yavrusunu evlat edinen Chen Zhen ile tanışıyoruz. 1967 yılında Beijing'ten gelen bir öğrenci olan Chen kocaman kalbiyle hepimizin kendini özdeşleştirebileceği biri. Genç bir öğrencinin Moğolistan bozkır hayatında yaşayan bir grup sürü çobanı uyum sağlamak için hayatında ne kadar büyük değişiklikler yapması gerektiğini görürken, bir yandan da doğaya duyduğumuz özlemi bol bol doyuruyoruz. Fransa-Çin ortak yapımı filmde oyuncular Uzak Doğulu oyuncular arasından seçilmiş. Başroldeki Feng Shaofeng'in üstün performansı 37 yaşında olduğunu tahmin etmenizi tamamiyle engelliyor. Gerçekten bir öğrencinin doğal ve gerçek mücadelesini izlerken buluyorsunuz kendinizi. Doğadaki uyumla ilk kez yüzleşen gencimiz vahşi ve korkutucu bildiği kurtların asil ve duyarlı hayvanlar olduğunu gördüğünde adeta hayatı değişiyor. Hayvanların, evcil ya da vahşi, içimizde uyandırdığı o sıcak ve tanıdık his bu filmde de kurtlar üzerinden vuku buluyor. Kurtların özgür ruhlarına rağmen gözlerindeki bakış ile seyirciler olarak doğanın gücünü görüyoruz.

Filmin ilk kısmı eşsiz doğa manzaraları, kurtların uyandırdığı hayranlık, gencimizin doğaya uyum sağlama çabası ve bozkır yaşamının getirdiği az da olsa sıkıcı düzeni gözlemlemekle geçerken filmin kötü adamı da teşrif ediyor. Hayvanların olduğu her filmdeki gibi bu filmde de kötü adam onlara zarar vermeyi hedefleyen bir hükümet yetkilisi oluyor. Dikkat çekici bir şekilde doğayı ön plana çıkaran ve onun çağrısını seyircilere ulaştırmayı hedefleyen pastoral yapımların kötü adamları genellikle otorite figürleri oluyor. Bu filmde de bu kurala uyulmuş, zira hükümet yetkilimizin amacı bölgedeki kurtlardan kurtulmak.

Şayet benim gibi hayvanseverlerin kalbini parçalayacak kurt ölümleri seyretmeye cesaret edemeyenlerdenseniz, o sahnelerde gözleriniz dolabilir. Zira kurtların hem kendileri hem de temsil ettikleri şeylerin ölümünü izlemek film izleyicisi için hiç de kolay olmayacak. Kurtların kötü adam oldukları pek çok vahşi doğa filminden farklı olarak bu kez kurtların tarafındayız!

İntikam peşindeki ebeveyn kurtların öfkesinden insanlar da payına düşeni alsa da filmin en temel göndermesini unutmamak gerek; doğanın düzenine çomak sokmak yanlıştır. İnsan doğayı kontrol edebilecek bir güce sahip değildir ve bu amaçla insanlık dışı girişimlerle hareket etmemelidir, yoksa doğa intikamını alır! Kadrajları ve ses efektleri tek kelimeyle muazzam olan filmde; doğaya doyacağınız, hayvan sevgisini hissedeceğiniz, sevginin vahşi bir hayvan ile özgür bir adamı nasıl birbirine bağladığına şahit olacağınız bir görsel şölen göreceksiniz.