YOK BÖYLE BİR FİLM DESEM... BU BİLE AZ KALIR...
Nereden söze nereden başlayacağını bilemediğin anlar vardır ya, Şey gibi mesela. Hani çok sevdiğin kız bir anda karşına dikilir ve once zaman prova yaptığın kelimeler bir anda aklından uçuverir. İşte öyle bir duygu galiba bu durumda. Bir film hangi kelimelerle övülebilir ki en güzel. Ya da şöyle diyeyim, hiç izlediğin film hem bitmesin isteyip hemde biran önce bitsin de ona methiyeler dizeyim diye sabırsızlandığın oldu mu.? Ama varmış hala köşede kıyıda gizli kalmış yapımlar.. Son yıllarda etrafta ki milyon dolarlık, şaşaalı çöp filmlerin arasında gizli kalmış bir mücevher buldum sanki. Ve acayip mutluyum şuanda bu mücevheri keşfettiğime.
2010 yılında en iyi yabancı film Oscar'ını da kazanan "El Secreto de Sus Ojos" (Gözlerindeki Sır) bahsettiğim film. İspanya,Arjantin ortak yapımı, baş rollerinde öyle içi boş Holywood yıldızları olmayan efsane ötesi bir filmden bahsediyorum. Yıllardır film izlerim ve diğer bir çok hobim gibi en etkileyici olanları bulup çıkarmak bir yerde takıntım olmuş. ister müzik, ister film, ister kitap, ister oyun. Hangisi olursa olsun beni içindeki zeka kırıntıları, duygu yoğunluğu ve atmosferi ile sürükleyecek yapımlar arayıp dururum hep. Gene böyle bir arayışımdan karşıma çıkmıştı Gözlerindeki Sır. Övülüyordu ama kitabın kapağını yargılama huyum olmasa da biraz haksızlık edip öyle davranmıştım bu yapıma. Bir yerden bulup beklemeye almıştım onu. Bir gün gelir çok boş bir anımda izlerim diye. Ama afişine baktığımda, açıp biraz bakındığımda galiba bu da o içi boş sanat filmlerinden biri deyip ertelemiştim izleme olayını. Ta ki şu ana kadar. Çayımı alıp oturdum bilgisayarımın başına ve kulaklıkları takıp ilk sahneden başladım izlemeye. Ve o ağır ağır ilerleyen film aslında adım adım işgal etmeye başlamıştı tüm benliğimi. Ben her sahne geçişinde daha bir pür dikkat daha bir meraklı gözlerle dikkat kesilmişken ekran, film her sahnesinde giderek içine çekiyordu beni. Önce size bir şey sunuyor sonra o sunduğuna inandırıyor ve sonra da elinizden alıyordu. Tam bir beyin fırtınası yaşatıyordu. Ben bu senaryo nereye gidiyor demeye ve sonunda beni çok ilginç bir yere götürdüğüne inanmaya başlamıştım. Sadece bu da değildi, sadece beyninize ve zekaya dokunmuyor alttan alttan duygularınız yokluyor bir yandan da derin düşüncülere dalmanızı sağlayıp hayatta Benjamin Esposito (Ricardo Darin) gibi karşınıza çıkan o özel anlarda nasıl davrandığınızı sorgulamaya itiyordu. Filmin sonlarına doğru bu senaryoyu hangi çılgının yazdığını düşünmeye başlamıştım. Bu nasıl yazılabilir diye kafamda sorular dönüyordu. Ama yapım izleyici ile alay geçer gibi "-ahanda son buymuş" dediğiniz anda suratınıza bir sol kroşe çakıp "- Yoo bu da değil" diyerek ters köşe yapıyordu. Ve gerçek son yaşandığında hem dumura uğruyor hemde duygusal olarak doyuma ulaştığınızı anlıyorsunuz.
İşte kısaca böyle bir etki bıraktı bende Gözlerindeki Sır. Günümüzde her ay başı ortalıkta dolanan ve ardı arkası kesilmeyen süper kahraman filmleri ile olsun, aynı filmin devam eden bilmem kaçıncı ama içi boş zaman kaybı serisi olsun yada eskinin kredisini yemeye çalışan tekrar çekimler olsun öyle dolmuşum ki resmen boğulduğumu hissettiğim anda bir anlık su yüzüne çıkıp nefes almak gibi oldu bu yapım bana. Klasik artık seyircinin gözlerinin aşina olduğu sanatçıların dışında daha farklı ama daha dolu görünen oyunculukları ile Ricardo Alberto Darín ve Soledad Villamil resmen şahlanıyordu izlediğiniz her sahnede. Ve içinizden aslında en iyi yabancı film Oscar'ı değil daha bir çok ödüle layık olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz. Seyir zevki bakımından yüksek ama ilerleyiş olarak zaman zaman izleyen kişiye yavaş gelebilecek bir yapısı olsa da içinizde ki merak duygusunu hep canlı tutmayı bir şekilde başarıyor film. Ve bu da bir zaman kaybı mı korkusu ile oturuyorsanız artık bir çok filme o korkunun ne kadar yersiz olduğunu kanıtlarcasına sonlanıyor.
Konusu ve içeriği hakkında hiç bir şey yazmayı düşünmüyorum çünkü her saniyesi izlenerek görülmesi gerek bana göre. Ben sadece bu başyapıtı övmek için buraya geldim ve bunları yazdım. Size kalan ise ne yapıp edip bu filmi izlemek olmalı bana göre. Ben geç kalmış olabilirim ama belki benim gibi geç kalmış başka birine yardımım olur ve onunda bu şaheseri keşfetmesine yardımcı olur bu yazı umarım. Herkese iyi seyirler. Benim puanım 5/4.5