Eluzalü hapşıl, tu tu pav!*
Yazar: Duygu KocabaylıoğluŞimdilerde çok moda bir tabir olan “90’ların başında çocuk olmak” kategorizasyonun belki de en temel öğelerinden biri olan Ninja Kaplumbağalar’ın modası, anlaşılan o ki 30 sene sonra dahi geçmiyor. Televizyon çocukları açısından bir tek Çakmaktaş ailesiyle kapışabilecek, pizza hastası yeşil ninja kahramanlarımız uzunca bir aradan sonra yeniden uzun metraj bir sinema filminin nimetlerinden faydalanarak beyazperdeye geliyor.
Kevin Eastman ve Peter Laird’in ilk olarak 1984 tarihinde siyah-beyaz bir çizgi romanda yarattıkları Ninja Kaplumbağalar, 1990’lardaki ilk üç filmden ve 2007’de gelen animasyondan (TMNT) sonra ilk kez motion capture (hareket yakalama) tekniğini kullanarak ve dahası 3 boyutlu olarak sinema seyircisiyle buluşuyor. Beşinci Ninja Kaplumbağalar filminin yönetmeni Jonathan Liebesman jenerikte olsa da, yapımcı koltuğunda oturan Michael Bay’in bu son versiyondaki etkisi bariz biçimde ortada.
Öncelikle kabul etmemiz gerekir ki 2014 tarihli Ninja Kaplumbağalar filminin tek derdi, sevilen popüler kültür kahramanlarını alıp, pop-corn türünün tüm gereklerini yerine getirerek büyük bütçeli bir gişe filmi yaratmak. Ekibin, orijinal TMNT mitolojisine, Uzakdoğu kültüründen beslenen kökenlerine inmek, çizgi romanın tarihi açısından derinlikli bir çalışma ortaya koymak gibi bir derdi yok. Bilet alıp filme girerken Transformers serisine imza atan adamın, yapımcı sıfatıyla önünüze geleceğini bilin; beklentileriniz bir TMNT hayranı olarak bu yönde olsun.
Senaryoya gelirsek, bildiğimiz orijinal mitten farklı olarak 21yy.’a entegre edilmiş mutant, yani mutasyon geçirmiş yaratık konsepti, ileri seviyede genetik araştırmaların yürütüldüğü bir laboratuvar çerçevesine oturtulmuş; esas ve yan kahramanların her biri bu çerçeveden beslenerek yan öykülerini oluşturuyorlar. Çatı öyküyü beslemek için eklenen bazı detayların mantık dışılığını görmezden gelebilirsek, mutasyonu açıklamak için yerinde bir uyarlama. Çocukluğunda bir dönem su kaplumbağası beslediyseniz, özdeşlik kurmanız dahi olası.
3 senaristin ortak çalışması şeklinde ortaya çıkan senaryonun en belirgin yanı ise 15 yaşında olan Ninja Kaplumbağalar’ın CGI kaynaklı yaratığımsı, devasa görünüşlerine rağmen, halen çok genç, acemi ve hatta ergen olduğunu altını çize çize göstermek. Filmin en çok güldüğünüz anları 4 kardeşin çeşitli ergen acemilikleri. Eski yeşil dostlarımızın bu kadar fazla güce rağmen henüz birer kahramana dönüşmemesi, karakteristik zayıflıklarının olması, rahat özdeşlik kurulan unsurlar. Elinde müthiş güçler var ama ne yapacağını, nasıl doğru kullanacağını bilmiyorsun; bu da süper kahraman bellediklerimizi sıradan insana en çok yaklaştıran detay.
Dahası Raphael’in 30 senedir dinmeyen ve değişmeyen öfkesi, Michelangelo’nun dizginlenemeyen çocuksuluğu, Leonardo’nun ağır abiliği ve Donatello’nun ‘dört gözlülüğü’ dozajında yedirilerek 4 kaplumbağanın da karakteristiği iyi işlenmiş. Hatta senaryo en çok onlara çalışmış diyebiliriz. Robotlaşan Shredder, onun sözünden çıkmayan ve maalesef ezik çizilen Karai, hayallerimizi yıkan April O'Neil ve Vernon işbirliği en başta da belirttiğimiz gibi pop-corn şablonunun gereklerini yerine getirmek için orada duran unsurlar gibi. Bunların arasından yine en çok April O'Neil’ın sıyrıldığını söylemek ise mümkün. Megan Fox, bu en önemli yan karakteri bir yere kadar seyrettirmeyi başarıyor.
Öte yandan, bir Ninja filminde görmeyi beklediğimiz yoğunlukta dövüş sahnesine yer verildiğini ve ağır çekimlerle her bir sahnenin oldukça başarılı kotarıldığını belirtmek gerek. Özellikle Shredder ve Splinter kapışmasındaki bıçak fırlatma planları IMAX’in hakkını sonuna kadar veriyor. Görünüş itibariyle kadın seyircileri ürkütebilecek boyutta olan Splinter Usta’yı maneviyat olarak da daha karizmatik görmek isteriz. Bu filmin en dokunaklı yönlerinden biri de şüphesiz kendisinin sadece bir “sensei” olarak değil, bir baba figürü olarak da yeniden anımsamamız oldu. Leonardo’nun “Babaaaa!” diye bir haykırışı vardı ki yürek dağlar. 1990 tarihli ilk filmde Splinter’ın zincirlerle bağlı olduğu sahnede “Her baba için evladı kıymetlidir” repliğini anımsatır cinstendi. Özetle Ninja Kaplumbağlar’ın 2014 versiyonu özünde büyüme, olgunlaşma, birlik ve hatta aile olma temalarından yükseliyor denebilir.
Karşımızda farklı ve bir devam filmine sinyal çakar biçimde ucu açık bir senaryo ile duran, tosbağaların CGI olduğunu bildiğiniz halde yapış yapış boğmayan, tanıdığımız ve sevdiğimiz kahramanların eğlencelik bir filmi var. Üstelik açılış ve kapanış jeneriği de 30 yaşındaki çizgi romana bir selam niteliğinde tasarlanmış. Hafızalardan çıkmayan Meşhur Turtle Power şarkısını kafasına göre mırıldananlar için Ninja Kaplumbağalar vizyonda…
*90’larda benim için 8 yaş İngilizcesiyle, filmin şarkısında yer alan “Heroes in a half shell, turtle power” demek…