En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Borinho
Takipçi
20 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
18 Eylül 2016 tarihinde eklendi
Renee Zellweger in nasıl çöktüğünü, Colin Firth ün Nasıl Yaşlandığını izlemek için gittim ama çok eğlendim. Aradan geçen yıllar filmi eskitmemiş çok keyifli olmuş. Filmin sonundaki sürpriz ise çok ayrı bir hava katmış.
Öncelikle şunu söyleyelim. Filmin başından sonuna kadar Bridget Jones (Renée Zellweger) için şunu söyleyeceksiniz : “Nasıl da yaşlanmış?” Yaşlanmış yaşlanmasına ama performansından hiçbir şey kaybetmemiş Akademi Ödülü sahibi Amerikalı oyuncu. İlk 2 filminin aksine artık Bridget sakarlıklarından bir nebze olsun kurtulmuş ama başı hala erkeklerle dertte. Artık yaşının vermiş olduğu olgunlukla kafayı taktığı konular da değişmiş. İşine sarılmayı ve kariyerine yön vermeyi seçmiş bir Bridget görüyoruz filmin başında. Çevresindeki arkadaşları da buna uygun olarak görünüyor ama her şey bir çılgınlıkla başa dönüyor. Hiç tanımadığı ve tanıdığı ( tanıdığı sandığı) 2 kişiden birinin çocuğunun babası olduğunu öğrendiğinde eğlence başlıyor. Hiç tatmadığı duygu karşısında çaresiz kalan Bridget, çocuğunun babasının kim olduğunu öğrenmek istiyor ama sakarlıkları ile bunu engelliyor. Bridget Jones’un Bebeği Oyuncuları: Artık fenomen hale gelen serinin başrolünde her zamanki gibi Renée Zellweger var. Yılların vermiş olduğu etki yüzünde ama performansında değil. Yine oyunculuğuyla harikalar yaratıyor. Colin Firth “Bir insan yaşlandıkça bu kadar mı karizmatik olur?” sorusuna cevap veren görüntüsüyle bildiğiniz gibi. Bu seferki rakibi ise dişli... Araba yarışçısı Patrick Dempsey ( Jack) ... Arabalarla ilişkisi nasıl göremiyoruz bu filmde ama kadınlarla ilişkisi oldukça iyi. Zaten kendisi de uygun çiftleri bir araya getirmeye yarayan internet sitesinin sahibi. Bizi ( daha doğrusu beni) en çok güldüren kişi ise bu muhteşem 3’lü olmadı. Jinekolog rolündeki Emma Thompson için yazılmış sahnelerin en çok güldüğüm yerler olduğunu söyleyebilirim. Bu durumdan en çok kendisi zevk alıyordu ve bize yansıtıyordu. Sarah Solemani ( Miranda) ise filmin fişeği gibi. Tempo düştükçe hızlandırma işini başarıyla yapıyor. Bridget serinin 2 filminin aksine bu kez komedinin merkezinde değil. Sakarlıkları ve komik durumları daha çok diğer karakterler yapıyor. Çocuğun babasının kim olduğunu ise filmin sonuna kadar öğrenemiyorsunuz. Öyle ki; oyunculara bile çekim boyunca söylenmemiş ve farklı senaryolar verilmiş. Film her ne kadar kadın izleyicilere hitap ediyor gibi görünse de aslında romantik komedi seven herkese sesleniyor. Bazılarının “sinemaya ne gerek var; evde izlenecek film” diye nitelendirmesine bakmayın. Sırf sinemada erkek ve kadınların tepki verdiği sahneleri görmek için bile sinemada izlemeyi tercih edersiniz. 2 erkeğin yarışına sahne olan filmde bakalım kim kazanacak? Çocuk matematiği mi seçecek yoksa hukuğu mu? Ne diyelim? Mürüvvvetini de görürüz inşallah...
Bu filmle Bridget Jones’un eğlenceli hikayesi kaldığı yerden devam ediyor. Yıllar içerisinde elbette yüzler kırışmış, ifadeler değişmiş... tıpkı bizler gibi. Öte yandan keyifle izlenen, bolca gülümseten bir film izliyoruz.
Jones hayranları bu filmi tatlı bir nostalji ile izleyecek, Renee Zellweger'in başkalaşımına üzülerek şahit olacaktır. Her ne kadar bakışları ve mahçup gülümsemesi aynı olsa bile, o tombilik suratın yerinde yeller esiyor. Keşke film gerçekten kaldığı yerden devam etse ve Bridget Jones'un doğal yaş alışına şahit olabilseydik.
Bir döneme damga vurmuş ve özellikle kadınlar arasında fenomen haline gelmiş kitabın 2001 ve 2004 yıllarındaki beyaz perde uyarlamaları da sempatikti. Bridget Jones bir karakter olarak kendi efsanesini yarattı da diyebiliriz. Romantik komedi olup da bu şekilde bir seriye dönüşenlerin sayısı pek de fazla değil ne de olsa. Jones ve Darcy'ye bu sefer Hugh Grant değil Jack eşlik ediyor. Dempsey de kesinlikle sırıtmamış, rolüne yakışmış. Son derece eğlenceli, kahkaha attıran (özellikle bazı sahneleri), mutlu eden bir film bu üçüncüsü de. Yalnız şöyle bir şey var, yıllar Zellweger ve Firth'e de acımamış. Her ne kadar sempatiklik ve karizmalarından bir şey kaybetmeseler de.
Serinin üçüncü filmi. Yalnızca bu filmi sek olarak izlemek istiyorsanız da kesinlikle yapabilirsiniz. Olaylarda kopukluk yaşamayacağınızı ve rahatlıkla konuya hakim olabileceğinizi düşünüyorum. Türü romantik komedi olan filmlerde ilk defa kahkaha atarak güldüğüme şahit oldum. Ortalamanın epey üzerinde bir romantik komedi filmi.
İlk filmiyle birlikte çok sevilen ve hatta başroldeki Renée Zellweger'a Oscar adaylığı kazandırmayı başarmış Bridget Jones'un ilk filminden 15 yıl sonra, serinin üçüncü filmi çıkıyor. Eğer hatırlarsanız, serinin ilk filminin çok sevilmesinden 3 yıl sonra çıkan devam filmi, o kadar da sevilmemişti. Şimdiyse eski ekip yeniden bir araya geliyor ve acaba ilk filmin başarısı yeniden ortaya çıkıyor mu?
Artık 40'lı yaşlarına gelmiş bekar olan Bridget, bir televizyon kanalında çalışmaktadır. Ve iş stresinden kurtulup kendine boş vakit yaratan Bridget, tek gecelik bir ilişkiye girer ve ertesi gün bu yeniden yaşanır. Ve bunun sonucunda da Bridget, hamile kaldığını öğrenir. Fakat bebeğin babasının kim olduğu belirsizdir. Baba, ya Bridget'in eski aşkı Mark ya da yavaş yavaş aşık olduğu Jack'dir. Bu süreç içerisinde de Bridget, anne olmayı öğrenecek ve babanın kim olduğunu öğrenmeye çalışacaktır.
Açıkçası bu film beni epey şaşırttı çünkü serinin ilk iki filmi sadece karakter komedisi üzerinden ilerleyip komik anlar yaratıyordu. Ve başarıyordu da aslında. Fakat bu filmse karakter komedisinden durum komedisine yönelerek daha geniş ve daha eğlenceli bir senaryo yaratmış. Bu yüzden Bridget Jones's Baby, bence üçlemenin en iyi filmi.
Öncelikle filmdeki performansları oldukça beğendim. Patrick Dempsey, rolünü başarıyla yerine getirmiş ve komik anlara imza atmış. Colin Firth de öyle. Hatta Firth'ün karakterini, serinin ilk filminden daha çok sevdim diyebilirim. Yaşlanmasına rağmen hoş bir performans sergilemiş. Yeni gelen oyunculardan da Emma Thompson da, doktor rolüyle epey ön plana çıkmış ve komik repliklerin bir çoğunu o söylemiş. Epey eğlenceli bir performans ortaya çıkmış.
Fakat beni en çok şaşırtan kişiyse, Renée Zellweger'dı. Bridget'i en son oynamasının üzerinden 12 yıl geçmesine ve birkaç yıl önce yaptığı yüz ameliyatına rağmen gayet başarılı bir oyunculuk sergilemiş. Zaten serinin diğer filmleri gibi de Zellweger, doğallığı ile filmi daha da eğlenceli kılmış.
Bunun dışında filmin değişik konusunun altından kalkış tarzını da sevdim. Normalde bu tarz filmler aşırı melankolik veya fazla oransız olur ama bu film tam da istediği havayı vermeyi başarmış. Üstelik 2 saatlik uzun süresine rağmen de hiç sıkıcı değil. Aksine, komik sahnelerin daha çok gelmesini istiyorsunuz.
Yani Bridget Jones's Baby'den epey hoşlandım. Filmi izlerken çok iyi vakit geçirdim, eğlenceli bir film arayanlara da tavsiye ederim açıkçası. Sadece ortaya çıkan işin birazcık daha iyi olabileceğini düşünüyorum aslında. Tahmin edilebilir sonu, ufak da olsa bazı klişe sahneler, erkekler hakkında yapılan birkaç konuşma sahnesi gibi şeyler olmasa, film daha da iyi olurmuş. Yine de dediğim gibi, ortaya eğlenceli bir iş çıkmış ve izlerseniz pişman olacağınızı düşünmüyorum. Bu yılın hoş sürprizlerinden biri Bridget Jones's Baby. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Renée Zellweger, Colin Firth ve Emma Thompson.
+ Yaratıcı espriler.
+ Konusuna ve uzun süresine rağmen hiç sıkıcı olmaması.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.