<b>Tez</b>’i <i>Görme Arzusu</i>
Yazar: Nur ÖzgenalpTez'i, 1995'te; tüm dünyada hızla kendine belli bir hayran kitlesi toplayan ve işinde genç yaşına rağmen inkar edilemeyecek bir ustalığa ulaşan 23 yaşındaki Alejandro Amenabar yazdı ve beyazperdeye aktardı.
Film; Madrid metrosunda bir kaza sonucu trenin boşaltılmasıyla başlar. Filmin kahramanı Angela trenden inerken; çevresindeki fısıltılar arasından yükselen "Tren yoluna sakın bakmayın." uyarılarına rağmen hemen kalabalıktan sıyrılıp tren yoluna bakmaya çalışır. Görme arzusuna; özellikle de korkunç ve tiksindirici olanı görme arzusuna engel olamaz.
Tez; vahşet, acı, sapkın arzular ve cinsel dinamiklerden yola çıkarak; beyazperde ve seyirci arasındaki suç ortaklığı üzerine bir "tez" sunuyor. Kendi gerçeğini arayan ve bir çeşit illüzyon olan sinema görüntüsü ile snuff ve porno filmlerindeki "gerçek görüntü"nün çekiciliği arasındaki uzlaştırılamaz gerginliğe yükleniyor. "Medyada Şiddet" üzerine yüksek lisans tezi yapan Angela'nın yardım istediği sınıf arkadaşı Chema, ona; vahşet sineması üzerine korku filmlerinden gerçek hayat felaketleri içeren görüntülere kadar geniş olan arşivini sunduğunda; Angela "Bu, benim işim için; seyretmek istemiyorum." diyor ve film seyircisinin yüzüne rahatsız edici gerçeği vuruyor: Filmi izliyorsunuz.
Birisinin ölümüne sebep olan görüntüyü seyretmeyi, ne kadar reddetse de Angela izlemek zorunda kalıyor. Tez, bundan sonra bakmak istemezken bakmak zorunda olmanın, görmek istemezken görmek zorunda olmanın üzerine gidiyor.
Bir sinema filminin içeriği; yönetmeninin gerçeği öznel bakış açısıyla yorumlamasından ortaya çıkar. Seyircinin öznel algılayışıyla da yorumlar çoğalır. Tez'in kahramanları da; filmin öznel bakış açısının, yapım aşamasında kullanılan mekanların ve tekniklerin de yönetmen hakkında bilgi vereceği fikrinden yola çıkıyor ve katil/yönetmene yaklaşmaya başlıyorlar.
Angela; yüzünü göremediği Bosco'yu, kızarkadaşı Yolanda'yı filme çekerken izliyor. Yolanda'nın gülümsemesinin; herkese John Berger'ın Görme Biçimleri'ni çağrıştıracağı kesin. Angela; bir sevgilinin amatörce sevgilisini çektiği bir filmle mi; yoksa bir katilin bir sonraki kurbanını seçtiği bir filmle mi karşı karşıya kaldığının çelişkisini yaşarken; seyirciden yüzü saklanan erkek "yönetmen"; narin ve kırılgan kadın öznesini filme almaktadır. Gerçekten bir snuff filminin kodlarını taşıyan bu çekimi ustaca düzenlediği için Amenabar'ı tebrik etmek gerek.
Angela'nın Bosco'yu izlemesi; Bosco tarafından fark edilince yarıda kalır ve bu sefer kaçan Angela kovalayan Bosco olur. Angela; bir halüsinasyonun içine düşmüşcesine; labirent hissi veren koridorlarda kaçmaya başlar.
Korku filmleri üzerine araştırmalar yapmış olan Carol Clover; erkek tahribatına maruz kalan kurban kadın tipini ikiye ayırmıştır. Birincisinde kadının kurtuluşu yoktur, kadın kurban edilir. İkincisinde kadın kurtulur. Ergenlik çağının her iki cinsiyetinin de kolaylıkla özdeşleşmesine uygun tasarlanan bu kadın tiplemesi, başarıyla, filmin sonunda canavarı yener. Angela; kısa saçları, makyajsız yüzü, kıvrak vücudu, kot pantalonu ve bol kıyafetleriyle mükemmel bir "kurtulan kız" örneğidir.
Muhtemel snuff "yönetmeni" Bosco tipi için Amenabar yakışıklı,romantik ve karanlık bir İspanyol erkeği seçmiştir. Genelde; kameranın arkasında kalan karanlık gözleriyle; Angela'yı cinsel dürtüleri ve hayati tehditler arasında çelişikiye düşürür. Angela bir yandan korkarken bir yandan Bosco'yu arzular. Aşırı mutlulukla ızdırap iç içe geçer. Bu çelişik duygular Angela'nın rüyalarına da yansır. Öpücüklerden silaha yönelen rüyada; Angela, filme çekildiğini görür. 1960'ların Peeping Tom'unu bilenler; kurbanın, korkunç gösterinin seyircisi haline geldiğini hatırlarlar. Peeping Tom'da katil, film makinasına bağladığı bir bıçakla, kurbanlarını filmlerini çekerken öldürüyordu. Kamera; cinayet aletinin ta kendisiydi.
Angela; Chema'nın evinde, Bosco'yla öpüşürken çekilmiş filmini, peşinde oldukları kamera modelini ve kamera malzemelerini bulunca, tekrar korku ve güvensizlik içine düşer. Tez; bu sefer de; özel hayatın ince ayrıntılarını ortaya çıkaran gizli kamerlardan, video kayıt cihazlarından, elektronik gözlerden ve dinleme cihazlarından dem vurur.
Zamanımızda, birçok insanın şiddete karşı hassasiyetinin azaldığı gözleniyor. Hatta, özellikle rahatsız edici görüntüler arayan insanlar var. Filmde ölen öğretmenlerinin yerine gelen profesör; öğrencilere İspanyol sinemasının, Hollywood'un başarısına özenmesi gerektiğini söylüyor ve seyirciye istediğinin verilmesi gerektiğini savunuyor. Amenabar; seyircinin gore ve porno filmleri ayıplarken ne kadar iki yüzlü davrandıklarının altını çiziyor ve bu kadar muazzam bir marketi olmasa, bu filmlerin yapılamayacağını belirtiyor.
Aç Gözlerini ve Diğerleri ile ustalığını pekiştiren Amenabar'ın ilk filmi Tez, orijinal ve stilize bir gerilim filmi. Amenabar genç de olsa gelecek vaadeden bir yönetmen ve filmlerini ince eleyip sık dokuyarak, seyirciyi kendi dünyasına almayı başarıyor. Filmlerini biraz daha dikkatle izleyen seyircileri, gerilim ve korkunun ardında psikoloji ve derin felsefeler üzerine kurulu bir dünya bekliyor. Tez kendinden sonra gelecek filmlerin habercisi küçük ama başarılı bir "tez" filmi.