Yıllar önceki bir depremin Los Angeles’i ana karadan ayırmış olduğu 2013 yılındayız. 2000’yılında ömür boyu iktidara getirilen başkan, ABD’yi kendi kafasındaki gibi fazla ahlakçı ve kuralcı bir ülkeye dönüştürmüştür. Örneğin kırmızı et yemek, sigara içmek ya da bazı eyaletlerde Müslüman olmak bile yasaktır. Bunlara uymayanlar aynı 1997’de New York’a atıldıkları gibi, şimdi de Los Angeles’a sürülmektedirler.
Ancak başkanın kızı anarşist düşüncelere sahiptir ve bir kıyamet silahını da yanına alarak, aşık olduğu terörist Cuervo ile birlikte Los Angeles’a kaçar. Günü kurtarma işi yeniden Snake Plissken’e düşer. Üstelik bu kez 24 değil 9 saati vardır.
John Carpenter, yıllar önce yaptığı New York’tan Kaçış’ı adeta yeniden çekiyor. Üstelik bu kez çağın paradigmasına uygun yeni bir okuma da getirerek. Ancak tam da burada yanlış yapıyor ve ilk filmdeki sert, kaygısız ve tokat gibi tavrından ödün vererek kendisinin, ilk filminin ve Kurt Russel’ın hayranlarını hayal kırıklığına uğratıyor. Yine de çıtayı o kadar yükseğe koymadan izleyenleri üzmüyor.
Ç.K.
Bu filmi sevdiyseniz, şunlar da ilginizi çekebilir: : Yılın en iyi filmleri 1996, En iyi film: Aksiyon, {Genre} türündeki en iyi filmler : 1996.