Prenses Lissi ve Karadamı Yeti
Yazar: Funda Sularöz2006 yapımı animasyon Prenses Lissi ve Karadamı Yeti, ülkemizde 30 Ocak'ta tanıtımı yapılmadan apar topar vizyona sokuldu. Filmde zevk-i sefa içinde muhteşem bir hayat süren Kral Franzl ve Prenses Lissi'nin mutlulukları, Karadamı Yeti'nin Lissi'yi kaçırmasıyla son bulur. Kaba saba, ukala, hayvanlara kötü davranan Yeti şeytanla bir anlaşma yapmıştır. Dünyanın en güzel kızını kurban verecek ve böylece kendisi hayatta kalacaktır.
Filmin eğlence unsuru, konusu itibariyle klasik masalları ti' ye almak. Fakat teoridekini pratikte görmek pek mümkün olmadı. Film, tamamen popüler kültür ürünlerini kullanarak oluşturulmuş, ama birçok öğeyi küçük çocukların bildiğinden şüpheliyim. Bu noktada hedef kitlesini de anlayabilmiş değilim. İzlediğim salonda da 3 yaşından en fazla 11 yaşına kadar giden bir yelpaze vardı ve tabii anneler ve ablalar ve bir de ben!
Örneğin filmin başında korsancılığa karşı olmaya dair akan Almanca yazı, eğlenceli bir dille çocuklara yönelik olarak seslendiriliyor. Ardından film başlamadan önce çocuklara yönelik şakacı bir dille uyarıda bulunuluyor. Ama mesela Truva Atı'na, Lady Diana'ya, Titanik filmine yapılan göndermeleri çocukların bilmesi ancak şans eseri olabilir. Kaç çocuk Louis Vuitton çantaları bilecek ki, sahip olup bilenlere de şanslı veletler diye buradan sesleniyorum. Bu örnekler film boyunca sayısını çoğaltıyor.
Filmde kullanılan cinselliğe dayalı öğeler de bana açıkçası fazla geldi. Ama maalesef çocuklar filmde 4 yerde güldülerse bir tanesi açıkta kalan erkek poposuydu. Ya da filmin son sahnesinde, arabalarından üstündekileri fırlatan yaşlı Kraliçe ve Kral'ı görüyoruz. Evet, MTV dönemi çocukları olarak bunları zaten biliyorlar. Ama olabildiğince görmelerini engellenmeliyken bir çocuk animasyonunda bu yaklaşım ne kadar doğru bence tartışılır. Nerde bizim çocukluğumuzun Heidi'si, Tom ve Jerry'si?
Filmin animasyon ve efekt anlamında da bir kaç sahne dışında etkileyici bir tarafı yok. Aslında filmle ilgili beğendiğim de sadece seslendirme ve müzikler oldu. Zaten seslendirme kadrosunda Hümeyra, Şevval Sam Tekin, Yetkin Dikinciler gibi birçok önemli isim bulunuyor. Müzikler de masalların vazgeçilmez klasik müziği tarzında. Sanırım bu gücünü de Alman animasyonu olmasından alıyor, Almanya'nın klasik müzikteki başarısı yadsınamaz. Zaten ödül alamasa da bu filmle Almanya Film Festivalinde bir adaylığı var.
Sonuç olarak hedef kitlesi karmaşık, çok komik olmayan ve animasyon anlamında da pek bir değer taşımayan bu film, izlenmese de kaybedilecek birşey olduğunu düşünmüyorum. Hele daha yeni Wall-e, Kung Fu Panda gibi animasyon harikaları filmleri izlemişken. Bana aşırı gelen cinsellik de belki kendi dönemimin çizgi filmlerine özlemdendir, devir değişiyor! Ama sonuç olarak karar sizindir!