Öncelikle Mahmut Fazıl Coşkun, son dönemlerde Türk sinemasının gördüğü en başarılı yönetmenlerden bir tanesi. Yazdığı enteresan senaryolarla, karakter açılımlarını çok başarılı bir şekilde karşısındakine(izleyiciye) aktarabilen ve de bununla birlikte başrol oyuncularını da çok başarılı bir şekilde seçerek kullanan bir yönetmen. Açıkçası dram tadında bir senaryo yazmaya meraklı olan insanların Mahmut Fazıl Coşkun filmleri izlemesi ve de sinemanın dilini bu denli kuvvetli kullanan pekala belli başlı yönetmenlerden biri olduğunun altını çizmek lazım. İlk olarak Yozgat Blues filmini seyretmiş ve de uzun süredir gördüğüm en sağlam Türk filmi olduğundan da 4,5 puan vermiştim ancak 4 puan verebileceğim bir filmdi benim açımdan. 4 puan yeterli olurdu. Uzak İhtimal'i de birkaç ay önce izlemek için masa başına oturdum. Uzak İhtimal filminde tabiki izleyenleri en çok etkileyecek kısımlar, sinemada bu denli etkileyici bir biçimde aktarılan sade (bu sayede de her yönüyle gerçekçi) ve de bu performanslara hayat veren iki çok başarılı oyuncu Nadir Sarıbacak ve Görkem Yeltan. Bunun dışında filmin durağanlığı pekala belli başlı izleyicileri sıkabilir de. Bir kıyaslama yapacak olursak Uzak İhtimal'de başrolde bulunan oyuncular, Yozgat Blues'un başrol oyuncularına göre bir adım daha önde (Ercan Kesal çok başarılı bir performans sergilese de, Ayça Damgacı iyi performansına rağmen bir adım geride kalıyor.) Fakat Yozgat Blues, yaratılan etkileyici atmosferleriyle, hikayesinin bir tık daha özgün oluşuyla bence Uzak İhtimal'in bir adım önünde. Ama buna rağmen Yozgat Blues filminden sonra izlediğim Uzak İhtimal de yönetmenin kariyerinin devamında yapacağı filmlerini merakla beklememizi sağlıyor. Gerçekten çok başarılı bir film özellikle de bir sinema dersi demekte fayda var (bu konuda da Uzak İhtimal, Yozgat Blues'a kıyasla daha öne çıkarılabilir). Ancak çok üst bir seviyede olmadığını da söylemekte fayda var.