Hesabım
    Uzak ihtimal
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Uzak ihtimal

    Uzak İhtimal

    Yazar: Murat Özer

    Sinemamızda muhafazakârlığın gün geçtikçe değişip dönüştüğünü görüyoruz. Bir zamanların "Minyeli Abdullah" tadında yoğun ajitasyon içeren filmlerinden geçen yılın "Dinle Neyden"ine gelinen süreçte pek de ileriye doğru atılmış bir adımdan söz etmek mümkün değildi. "Dinle Neyden", çok uzun yıllardır süregelen 'dünyaya kapalı' muhafazakârlık anlayışını bir nebze olsun yıkıp, evrensel olana kapılarını açan bir çalışma gibi göründü bize. Hikâyenin ajitasyona son derece açık yüzünüyse olabildiğince törpülemişti filmin yaratıcıları.

    Şimdiyse karşımızda 'bambaşka' bir yapı ve daha ileriye doğru atılmış adımlar var. Bu adımların atılmasına vesile olan filmse Mahmut Fazıl Coşkun'un ilk yönetmenlik çalışması "Uzak İhtimal". Genç bir müezzinle rahibe olmaya çalışan genç bir Hıristiyan kadının 'olanaksız aşk'ı konu ediliyor bu filmde. İki 'uç'ta olması gereken iki insanın birbirlerine belli oranda da olsa yakınlaşabileceğinin sinyallerini veren ve dinler arası 'hoşgörü'yü kişileştiren yapım, koyu dinci bir anlayışın "Vurun Kahpeye"den bu yana kat ettiği yolu da ifade ediyor bir bakıma. Filmi ortaya koyanların 'bunun din eksenli bir film olmadığı'nı söyleyeceklerine kuşku yok. Belki de 'kırık bir aşk hikâyesi' anlattıklarını dile getireceklerdir. Doğrudur, baktığınız noktaya göre bu filmin anlattıkları üzerine spekülasyon yapılabilir rahatlıkla. Bizse, nereden baktığımızı ve neden böyle baktığımızı anlatmaya çalışacağız bu yazıda.

    "Uzak İhtimal", birbirlerine 'düşman' oldukları iddia edilen iki dinin (İslâm ve Hıristiyanlık) iki koyu takipçisinin insanî yakınlaşmasını resmederek kendine bir 'görev' edinmiş görünüyor. Dinler arasındaki 'uzak' mesafeyi filminin ismine de yediren yönetmen Coşkun, bir yandan bu mesafenin aşılması gerektiğini söylerken, öte yandan da bunun olanaksızlığına vurgu yapıyor. Ama birbirlerini 'anlamaya çalışan' tarafların bunu becerebileceklerini de hissettiyor. Musa adındaki müezzinle Clara adlı genç kadının 'saflık'la temellenen hikâyeleri, dünyanın çürümüşlüğünden pek de nasiplenmediğini gösteriyor onların. Neredeyse hiçbir defosu olmayan bu iki karakter, 'peygamber sabrı'yla donanmış kişiliklerini yansıtıyorlar film boyunca. Her ikisinin dinle olan yakın bağlarını 'zedeleyecek' hiçbir tutum göze çarpmıyor, yani bir nebze olsun 'kötü'ye göz kırpmıyor Musa ile Clara. Hâl böyle olunca, bir süre sonra suyun içindeki diğer insanlardan ayrılıp yüzeyde tek başlarına seyrettikleri hissiyatına kapılıyoruz, onları birer 'karakter'den ziyade birer 'idol' gibi algılıyoruz. Musa ve Clara'ya bir miktar da olsa 'kötülük aşısı' yapmayı düşünmeyen senaristlerin bu noktada neyi 'idealize' ettikleri (etmeye çalıştıkları) de havada kalıyor aslında.

    Bu filmi dinsel okumalardan bağımsız olarak değerlendirmek zor, ama böyle bir yolu tercih ettiğimizdeyse karşımıza Lütfi Akad'ın "Vesikalı Yarim"indekine benzer melodramatik bir atmosfer çıkıyor. Oradaki Halil ve Sabiha'nın olanaksız aşkında yaşananları daha alçak tonda anlatmayı deneyen film, müezzin Musa'yı içten içe her şeyi ve herkesi terk edebilecek bir noktaya çekiyor, ama tıpkı "Vesikalı Yarim"deki gibi kadın karakterin 'karar'ı etkin oluyor yazgısında. İkilinin 'aşk'a açtıkları kapıdan geçip gitmek mümkün olmuyor hiçbir zaman, Musa'nın içini acıtan ama bir türlü 'aşk' diye tanımlayamadığı duyguyu gömmesi de kaçınılmaz oluyor. Çevresel ve daha çok da 'içsel' faktörlerin etkin göründüğü bu 'olamama' durumuyla birlikte hikâyenin üzerine çöken hüzün, "Uzak İhtimal"i bizlerin gözünde bir kademe yukarı taşımayı da başarıyor. Bunda Musa ve Clara'yı canlandıran genç oyuncular Nadir Sarıbacak ve Görkem Yeltan'ın da büyük payı var kuşkusuz. Özellikle Nadir Sarıbacak, karakterinin 'ikircikli' ruh halini olabildiğince 'küçük oynayarak' hissettiriyor, bizleri tokatlamak için ekstra çaba harcamaktan kaçınıyor. Yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun'u da bu noktada oyuncu yönetimiyle alkışlıyoruz; her iki oyuncunun beden dillerinden yansıyan 'solgun ışık'ın müsebbiblerinden biri de o belli ki.

    Gördüğünüz gibi, bizlerin de 'iki arada bir derede' kalmasına yol açan bir film "Uzak İhtimal". 'İnsanlık dersi' verme iddiası ve karakterlerini idealize etmesiyle kendinden uzaklaştıran yapım, aynı karakterlerin aşka açmaya çalıştıkları 'minik pencere'nin arkasını görme isteği uyandırdığı içinse alabildiğine 'çekici' bir hava taşıyor. Belli ki 'net' bir karar veremeyeceğiz bu film hakkında, iyisi mi görüp kendiniz karar verin!

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top