En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Turgay Buğdacigil
Takipçi
2.094 değerlendirmeler
Takip Et!
3,5
25 Ekim 2024 tarihinde eklendi
Senaryosunu, Joachim Fest'in "Der Untergang: Hitler und das Ende des Dritten Reiches; eine historische Skizze / Inside Hitler's Bunker: The Last Days of the Third Reich"ı (2002) ile Traudl Junge ve Melissa Müller'in "Bis zur letzten Stunde / Until the Final Hour" (2003) isimli kitaplarından uyarlayarak Bernd Eichinger'in kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Oliver Hirschbiegel'in oturmakta olduğu "Der Untergang / Downfall"; belgesel lezzetindeki, biyografik bir drama olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 16 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilerek...
Brüt 92.2 milyon dolarlık bir hasılat rakamına da ulaşmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Film...
Yıllar sonra Traudl Junge'den (kendisi) gelen...
"O çocuğa, hala öfkelenmem gerektiğini hissediyorum... O saf genç kıza... Ya da onu affetmemem gerektiğini...
O canavarın tabiatının farkına varamadığı için... Nasıl bir şeye bulaştığının farkına varamadığı için... Özellikle de üzerinde düşünmeden 'evet' dediğim için...
Çünkü ben bir Nazi fanatiği değildim...
Berlin'de şunu diyebilirdim: 'Hayır, bunu yapmıyorum... Führer'in karargahına gitmek istemiyorum...'
Ama bunu yapmadım...
Çok fazla meraklıydım... Bunu bilemezdim... Kaderin beni, olmayı hiç istemeyeceğim bir yere götüreceğinin de farkına varamadım...
Ancak yine de, bir türlü kendimi affedemiyorum..."
Şeklindeki...
Özrü andırır bir itiraf ile başlarken...
***
22 yaşındaki Traudl Junge (Alexandra Maria Lara)...
Kasım 1942'de diğer özel sekreter adaylarıyla beraber...
Führer'in Doğu Prusya, Rastenburg'taki "Wolfsschanze (Kurt İni)" isimli karargahına giriş yapar...
***
Ve...
Kanının kendisine ısındığı anlaşılan Adolf Hitler (Bruno Ganz) tarafından da...
Hemencecik işe alınıverir...
***
Hitler'in 56. doğum günü olan 20 Nisan 1945'te başkent Berlin...
Şehir merkezine 12 kilometre uzaklıktaki Rus topçularınca vurulmakta...
Ve...
Odasından fırlayan Hitler...
Büyük bir hiddetle önce General Wilhelm Burgdorf'u (Justus von Dohnányi)...
Ardından da...
Telefondaki General Koller'i (Hans H. Steinberg) fırçalamaktadır...
***
Berlin'de bunlar yaşanırken...
SS'lerin lideri Heinrich Himmler (Ulrich Noethen)...
Hitler'in Berlin'den ayrılması gerektiğini düşünmekte...
Ve buna kendisini diplomat Walter Hewel'ın (Alexander Held) ikna edebileceğine inanmak da...
***
Ancak...
Eva Braun'un (Juliane Köhler) kız kardeşiyle evli olan Hermann Fegelein'ın (Thomas Kretschmann) ifade ettiğine göre...
Tüm denemelerine karşın...
Hewel'da bu konuda başarılı olamamaktadır...
***
Hem de...
Berlin'deki tüm bakanlık binaları boşaltılmış...
Geride kalan askeri personel de...
Resmi evrakların yakılarak imha edilmesiyle meşgul olmaktayken...
***
İşte bu koşullar altında...
Aslında idealist bir hekim olan Prof. Ernst-Günther Schenck'de (Christian Berkel)...
Berlin'i terk etmeye yanaşmamaktadır...
***
Aynen...
Etrafındaki diğer sadık adamlarının aksine...
Birlikte büyük hayaller kurduğu mimar Albert Speer'in (Heino Ferch) Hitler'e yaptığı...
"Perde kapanırken sahnede..."
Yani Berlin'de olmalısınız biçimindeki önerisinde olduğu gibi...
***
Ki...
Eniştesi Hermann Fegelein'ın uyarılarına kulak tıkayan Eva Braun'da...
Rus bombardımanı altındaki sıkışıp kaldıkları sığınakta...
Sanki hiçbir şey olmamışçasına...
İçkinin su misali aktığı müzik ve danslı moral eğlenceleri organize ederken...
Dakika 36...
***
Destansı bir anlatıma sahip olan filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; milyonlarca insanın ölmesine sebep olan Hitler ve yakın çevresindekilerin sonlarına dair tarihi bilgilerin verildiği, 120 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Adolf Hitler'in kendince başarılı geçen reich şansölyeliğinin çöküşünü konu alan klasik olmuş başarılı bir filmi. Herkesin takdirini kazanmış bu sene aramızdan ayrılmış Bruno Ganz filmi domine etmiş diyebiliriz. Diğer oyuncuların ve ekibin hakkını yemeyelim onlarda tüm konsantasyonunu bu filme vermişler. Holywood'un bıktıran yahudi lobisi gözüyle çekilmiş yapımlarından nefes aldıracak bir iş çıkarmış Bernd Eichinger. Hem yapımcı hem de senarist olarak onun payı çok büyük. 2013'te ölen yapımcı zannedersem filmin çekildiğinde tek hayatta olan nazi askeri Rochus Micsh ile aynı yıl öldüler. Film yakın dönem tarih araştırmacısı nazi dönem yazar uzmanlarından Joachim Fest'in İnside Bunker adlı kitabından yola çıkarak Albert Speer ve Hitler'in sekreteri Traudl Junge'nin anılarını bir potada eriterek muhteşem bir yapıma imza atmış. Filmlin kadrosu özel seçilmiş oyuncularla dolu. Alexandra Maria Lara aslen Romanya'lı olmasına rağmen mükemmel Almanca'sı ile Traudl Junge'yi müthiş oynamış. Ulrich Mathhes gerçektende Joseph Gobbels'e benzerliği ile şaşırtmıştır. Corina Harfouch ise Doğu Almanya kökenliliğinden kaynaklanan soğukkanlılığını Magda Gobbels'i oynarken çok iyi yansıtmış. Zaten yaşantım boyunca beni en çok etkilemiş olaylardan biridir. Bir annenin güzeller güzeli 6 çocuğuna hiç tereddüd etmeden canına kıyması. Ve bunu ideoloji saplantısı uğruna yapması. Kadroda ilginç oyunculardan General Burgdorf'ü oynayan John Dohnanyi'nin dedesi ve dede tarafından büyük büyük kuzeni Hitler döneminde nazi karşı faaliyetlerinden dolayı asılmışlar. Film dünya genelinde çok ses getirmesine rağmen Yahudi lobisinin her ne kadar filmin tarafsız yanı olmasına rağmen Adolf Hitler'in sempatikleşmemesi adına Oscar'ı verdirtmemişlerdir. Ian Kershaw adlı İngiliz tarihçinin Hubris ve Nemesis isimli 2 ciltlik kitabını mutlaka okuyun. Hitler ve dönemin havasını daha iyi analiz edersiniz. Bolywood filmleri gibi 2.5 saat süren film akıcı kurgusu sebebi ile izleyiciyi sıkmayan bir yapısı var. Mutlaka izlenmeli.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.