Ortalama puan
4,4
453 Puanlama
İlk Korku hakkında görüşlerin ?
3,5
9 Aralık 2021 tarihinde eklendi
Bu akşamın filmi, arşivimizin en nadide parçalarından biri olan “Primal Fear”…

Senaryosu, Steve Shagan ve Ann tarafından Biderman William Diehl’in aynı adlı romanından (1993) uyarlanarak yazılan ve yönetmen koltuğunda oturan Gregory Hoblit tarafından çekilen filmi bu kadar değerli kılan şey, elbette ki daha ilk sinema filmi olmasına rağmen en iyi yardımcı erkek oyuncu kategorisinde Academy ve BAFTA ödüllerine aday olup yine aynı dalda Golden Globe ödülünü kazanan Edward Norton’un bu filmdeki varlığı ve performansıdır…

30 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilip yaklaşık 103 milyon dolarlık bir gişe hasılatı da yapan filmin, %74 ve %89 olan Rotten Tomatoes olumlu yorum ve 3,5/5 üzeri izleyici puanı ortalaması ile 7,7/10 olan IMDB izleyici puanı ortalaması oldukça iyi… Ki bu izleyici puanlarına, Rotten Tomatoes ve IMDB’de sırasıyla 65,058 ve 151,817 gibi yüksek sayılabilecek bir izleyici oyu ile ulaşılmış…

Yani ortada, sadece kurgu da değil kâğıt üzerinde de oldukça iyi görünen bir film var gibi…

Kısaca, bir cinayet davasının konu alınarak işlendiği filmde, elbette ki, Edward Norton tek başına oynamamış…

Kadroda, Richard Gere, Laura Linney, John Mahoney, Alfre Woodard ve Frances McDormand gibi son derece değerli isimler de mevcut…

Ancak kim ne derse desin, daha sonra adını “American History X” (1998), “Fight Club” (1999), “The Illusionist” (2006), “The Painted Veil” (2006) ve “Birdman” (2014) gibi önemli filmlere de yazdıracak olan Edward Norton, “Ona, oynadığı bu rol için mutlaka ayrı bir parantez açılmalı…” dedirtircesine gerçekten de çok farklı bir iş çıkartmış…

Tabii bu arada, Edward Norton adının sinema dünyasına kazandırılmasındaki en önemli faktörlerden biri olan casting direktörü Deborah Aquila’yı da anmadan geçmemek lazım…

Zira aralarında “The Shawshank Redemption” (1994), “La La Land” (2016) ve “Wonder” (2017) gibi filmlerinde bulunduğu 180 projede casting direktörlüğü yapan Deborah Aquila, “Primal Fear” daki Aaron ve Roy karakterleri için Edward Norton’u değil de bir başkasını tercih etmiş olsaydı bugün muhtemelen Edward Norton diye birinin varlığından bihaber olacaktık… Sanıyoruz bu tek örnek bile aslında; casting direktörlüğü denilen işin, özel de ilgili film ve genelde de sinema sektörü için ne kadar kilit bir görev olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır...

Bitirirken, gereksiz tek bir kelime dahi kullanmamaya çalıştığımız ve imla hatalarından azade kılmaya çabaladığımız yorumumuza ilave edeceğimiz final cümlesi, "Sürpriz bir finale de sahip olan bu harika filmi, halen izlemediyseniz mutlaka izleme listenize alın ve en kısa sürede de izleyin" biçiminde olacak…

Keyifli seyirler,

Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 28 Haziran 2018 günü saat 01.30’da yazılarak paylaşılmıştır...
3,5
11 Ekim 2014 tarihinde eklendi
90'ların önemli filmlerinden biri olarak kabul görür. İzledikten sonra hak vermemek elde değil. Bir çırpıda biten, sürükleyici filmlerden. Unutulmayacak sahneleri ve başta Norton olmak üzere unutulmayacak performanslar barındırıyor.

Kusursuz olduğu anlamına gelmiyor bütün bunlar. Diğer pek çok filmde olduğu gibi çok bariz biçimde gözüme batmasa da, aslında bazı önemli mantık hataları barındırmıyor değil film. İzledikten sonra etkilenecek, ancak biraz düşününce siz de hak vereceksiniz. Tabii adalet, davalar, mahkemeler konusundaki bilgilerimiz kısıtlı olduğundan işlerin nasıl yürüdüğünü tam olarak bilmiyoruz. Ancak yine de bazı "hafif" kalan bölümler yok değil.

Aynı zamanda kıyafetleri, tarzları, müzikleri ile tam bir 90'lar hatırası.
3,5
1 Eylül 2010 tarihinde eklendi
İlk yarım saat biraz sıkıcı olsada sonlara doğru nefes kesen bir film haline dönüşüyor kesinlikle seyredilmeli...
3,5
7 Şubat 2016 tarihinde eklendi
Bazı filmler vardır büyük beklentilerle izlemeye başlarsiniz, süre aktikça beklentilerinizin etkisiyle de e hani diye sorularla bogusursunuz. Ama sizi oyle bir son 30 dakika bekliyordur ki filmin sonunda tabiri caizse donup kalirsiniz. İşte Primal Fear oyle bir yapim. Ayrica sinema tarihine Edward Norton'u kazandiran film olarak da bilinir. Başarılı senaryosu, oyuncu performanslari ve izlemekten cilginca zevk alacaginiz Richard Gere-Edward Norton performansliyla guzel bir film.
3,5
7 Temmuz 2015 tarihinde eklendi
film belli bi yere kadar klasik bi şekilde ilerliyordu ama sonradan kendine has bi şekil aldı filmin kurgusu ve oyunculuklar çok iyiydi sonuda güzeldi ama biraz kısaydı tam bağlayamadılar sonunu 10 üz 7.1
3,5
4 Aralık 2019 tarihinde eklendi
Bir suç filmiydi. Finaliyle beni bir hayli şaşırtmayı başardı. Sürükleyici bir yapısı vardı filmin. Filmde sevdiğim oyuncular yer alıyordu. En sevdiğim oyuncu da Edward Norton idi. İzlediğim en az 7-8 filmi olmuştur. Burada da çok iyi performans sergilemiş. Bir bedende iki farklı karakteri canlandırmış. Film bana birkaç defa ters köşe yaptırdı. Aaron karakterinin ilk önce kişilik bölünmesi hastalığından muzdarip biri olduğunu aktardı bize, sonra da böyle bir hastalığının olmadığını, Aaron'un kendisinin bilerek iki farklı karaktere dönüştüğünü aktardı. Adının da Aaron değil Roy olduğunu söyledi. Roy'un mahkemede suçsuz olduğunu kanıtlamaya çalışan avukat Martin de bunu öğrendikten sonra doğal olarak kahroldu. Martin, Aaron'un suçsuz olduğuna inanıyordu çünki Aaron kekeme ve çok saf biri gibi gözüküyordu. Onun böyle bir cinayeti işleyeceğine inanmadı. Daha sonra Aaron'un arkadaşından bir kaset aldı. Aaron dini bir tarikata üyeydi. Bu kasette başpiskopos, Aaron ve arkadaşına cinsel ilişki yaptırtıyordu. Bu kasedi izledikten sonra Aaron'un yanına gitti. Kasedi izlediğini anlattı ve Aaron kişilik dönüşümü yaşayarak Roy'a dönüştü. Martin'in işi zorlaşmıştı çünki başta Aaron'un suçsuz olduğunu kanıtlamaya çalışırken şimdi hastalığını kanıtlamaya çalışmak zorundaydı. Son sahnede Venable Aaron'un hastalığının varlığını test etmek amacıyla ona aşırı yüklenir ve Aaron yine kişilik değiştirerek Roy'a dönüşür. Son sahnede Aaron kendini ele verir ve hasta olmadığı burada anlaşılır. Film burada ikinci ters köşesini yapar. Film bu şekilde sona erir. Filmin gerçekçilik olarak biraz zayıf kaldığını düşünüyorum.
Film, insana senaryosuyla ters köşe yaptıran sürükleyici bir suç filmiydi.
Filme verdiğim puan= 7,5
3,0
26 Mart 2007 tarihinde eklendi
yazık ya bu kadar puan verilirmi bu filme.film de senaryo bayat en başta.bu çoklu kişilik olayı yetti artık.daha en başta belli oluyo herşey filmin cinayetten sonrasını izlemeye gerek yok bi de sonu havada kalıyo.
Daha Fazlasını Göster