Hesabım
    Asabi Adam
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Asabi Adam

    Şiddete meyyalim vallahi dertten!

    Yazar: Misafir Koltuğu

    Henry Altman ile tanışın! Birkaç saniyeliğine bile olsa kendinizi, muhtemelen ortalama bir insana keyif verebilecek her şeyden ölümüne nefret eden, nemrut, neşesiz ve etrafına büyük bir azimle mutsuzluk dalgası yaymaya çalışan bu adamın yerine koyabilmeniz neredeyse imkânsız! Üstelik Henry, sadece etrafına mutsuzluk hormonu salgılayan bir dost savar değil, aynı zamanda çevresindeki bütün uğursuzluğu kusursuz bir şekilde üzerine çekmeyi başarabilen bir bela mıknatısı adeta!

    Henry’nin, beyin anevrizmasına yakalandığını öğrenmesi ve bu hastalığın kendisini 90 dakika içerisinde öldüreceği müjdesini almasıyla birlikte ilahi bir biçimde akıllanacağına inanabilmek ise sıradan ölümlülerin düşebileceği en büyük hata! Son 25 yılını durmaksızın etrafına sayıp sövmekle geçirmiş olan bu memnuniyetsizlik timsali adamın sadece 90 dakika içerisinde geçireceği duygusal evrim, emsallerine oranla bir miktar absürt suları kulaçlıyor!

    Son olarak kamera arkasına geçtiği 2002 tarihli En Büyük Korku’dan bu yana sesi soluğu çıkmayan yönetmen Phil Alden Robinson’un bu son derece absürt komedi – dram kırması buram buram 90’lar havası kokuyor. Fakat bu kokunun nostaljiden ziyade 90’lara özgü bir inceliksizlik örneği olduğu da aşikâr. Yer yer sit-com estetiğine direksiyon kırmaktan bile çekinmeyen Robinson; hemen hemen her hikâye anlatıcısının bir defa aklının ucuna gelebilecek “eğer ömrünün son x saatini yaşadığını bilseydin ne yapardın?” sorusuna olabilecek en kişisel cevapları sunuyor.

    Ana karakterimiz Henry’nin önünde 90 dakika ile sınırlandırılmış bir “x değişkeni” var. Her ne kadar kafasını kızdırdığı doktor Sharon Gill’in sırf kendisinden intikam almak için uydurduğu bir buçuk saatlik yaşam süresi kaldığı tanısına prim vermese de; Henry şaşılacak derecede kısa bir sürede kendisini bu fikre alıştırmaya başlıyor. Bu dakikadan itibaren de ilk iş olarak ailesiyle arasındaki buzları eritmeye çalışan iflah olmaz homurtu deposu Henry; bu planı işlemediğinde de kendisini amaçsızca sokaklara vuruyor! Bir tarafta ailesinin suratına kapadığı kapılardan asık bir suratla dönerken diğer tarafta yaptığı yanlışı düzeltmek için peşine düşen Sharon ile didişiyor. Bu hengâmenin arasında araya iliştirilen flashbackler sayesinde de, Henry’i 25 yıl içinde mutsuzluk terminatörü haline getiren detayları ufak ufak öğrenmeye başlıyoruz.

    Yönetmen Robinson’un, tüm iyi niyetine karşın filmi işletmek için bulduğu fikirlerin büyük bir kısmının biraz çağın gerisinde kaldığını kabul etmek gerekir. Yine de bünyesindeki trajedi dozajının ekmeğini yemeye kalkan kolaycı bir komedi / dram kırması yok karşımızda. Nitelikleri fazlasıyla tartışmaya açık olsa da, 90’lar ruhu taşıyan ve “kendini iyi hisset” klişelerini farklı notalara basarak aktarmaya çalışan bir örnek Asabi Adam! Fakat burada bahsi geçen farklılık, filmin orijinalliğinden ziyade demodeliğine işaret ediyor ediyor aslında! Kağıt üzerinde muhtemelen daha fiyakalı duran fikirler, Robinson’un ellerinde ucubik birer enstrümana dönüşmüş. Yani karşımızdaki filmin fikir aşamasındayken absürt bir mizah örneği olarak mı tasarlandığının yoksa, yönetmenin kişisel tercihleri sebebiyle mi absürtleştiğinin net bir cevabı yok!

    Asabiyetine film boyunca bir türlü kendimizi inandıramadığımız nemrut bir Robin Williams’ın yanı sıra, onun uçukluğuna yetişmekte hayli zorlanan Melissa Leo’nun performanslarına şaşırabilmek; filmin pek de stratejik parıltılar içermeyen garip mizahi tercihleri göz önünde tutulduğu zaman yapabileceğimiz en son şey! Son tahlilde, Asabi Adam’ın günümüzün yılışık komedi trendlerine prim vermemesi takdir edilebilir belki ama birkaç güzel fikrin suyunu sıkıp izleyiciye servis etmesi de hoşgörüyle karşılanacak cinsten sayılmaz.

    Fatih Yürür

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top