Hesabım
    Madagaskar 3: Avrupa'nın En Çok Arananları
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Madagaskar 3: Avrupa'nın En Çok Arananları

    Keyifli, şenlikli bir animasyon...

    Yazar: Banu Bozdemir

    Filmin basın gösterimine bir iki dakika geç kaldım ve salona dalar dalmaz neredeyse tüm salonun kahkahalarla güldüğünü duydum. Uzun zamandır basın gösterimlerinde bu kadar fazla gülme sesi duymamıştım. Keyifle bir koltuğa iliştim ve Madagaskar 3: Avrupa'nın En Çok Arananları (Madagascar 3: Europe's Most Wanted) filminin içine sızdım! Hayvanat bahçesinden sıkılan ve kendisini özgürlüğün kollarına atmak isteyen hayvanların önce vahşi doğada sonra da kendileri gibi hayvan dostlarla karşılaşmaları anlatılmıştı ilk iki bölümde.

    Bu kez dozu, karakterleri, çılgınlığı biraz daha abartmışlar. Yaşadıkları onca maceradan sonra Aslan Alex, Zebra Marty, Zürafa Melma ve su aygırı Gloria polise yakalanmadan evleri New York'a dönmenin yolunu bu kez gezici sirke katılmakla buluyor. Ondan sonra gelsin gırgır, şamata ve gülmece...

    Türkçe seslendirmeli, üç boyutlu olarak izlediğimiz filmde genizden konuşulan Fransızca ve ‘yore' eklenmiş İtalyan aksanına pek bayılamadık doğrusu. Aslında filmin içinde komedi unsuru olarak çok güzel kullanılmış ama orijinal seslendirmedeki isimleri görünce içimiz cız etmedi değil!

    Madagaskar 3: Avrupa'nın En Çok Arananları serinin en kalabalık filmlerinden. İlkinde özgür olmanın, hatta Aslan Alex'in doz aşımıyla biraz da yırtıcı olmanın ayırtına varan kafadarlar bu kez ‘hayvan' olmanın ve bu avantajı kullanmanın hevesine düşüyor!

    Sirk hayvanlarına kendilerini başka bir sirkin hayvanları olarak tanıtan ve aralarına sızan kafadarlar orada aidiyet ve başarma duygusuyla tanışıyorlar. Peşlerindeki Fransız aksanlı kadın polis memuru ve adamları bizim kaçakların her dakika ensesinde bitseler de talihleri yaver gidiyor!

    Animasyonun en keyifli taraflarından birisi de hayvanların ölçütsüz kurlaşmaları. Mutsuz ayıcığa gönlünü kaptıran Lemur'la ayı arasındaki umutsuz ve çılgın aşk görülmeye değer. Ayıyı o kadar seviyor ki, onun tarafından yenmeye bile razı küçük hayvancık! Zürafa Melma ve su aygırı Gloria arasındaki dansa dayalı aşk da görülmeye değer tabii.

    Film Dreamworks'ün işi, şirketin diğer serisi Shrek kadar başarılı ve göz alıcı olmasa da sanki bu bölümde hedef kitlesini genişletmek, büyükleri de daha fazla işin işine katmak ister gibi bir halleri var. Ve başarıyorlar da... Espri düzeyi neredeyse boş geçmiyor, eklenen her karakterin kendine has belirgin ve komik bir özelliği var! Sirkin küçük köpeklerine giydirdikleri şirin kıyafetlerle uyuşmayan sertlikleri, hayvanları her ülkeden seçmeleri (örneğin; Rus benekli kedisi ve Moskof olarak nitelenen kaplan) ve onlara şive yaptırmaları gerçekten de komik...

    Olayın merkezi gezici bir sirk olunca tren yolculuğu da ayrı bir anlam katıyor filme. Renk dozu sonlara doğru iyice artıyor. 2005'te hayvanat bahçesinden kaçan, sonra vahşi doğanın onlara uygun olmadığını düşünerek evlerine dönmenin yolunu araştıran dört kafadarın hikayesi iyice oturuyor, şekilleniyor ve seyirciye giderek daha keyif verici hale dönüşüyor.

    Hayvan dünyasının bu şenlikli halini Emir Kusturica'nın filmlerine benzettim. Sorgulanmadan, belli bir rahatlıkla, durum komiklikleri yaratarak ve buna seyirciyi de dahil ederek yapılan animasyonları seviyorum. Çoluk çocuk herkese tavsiye ediyorum. Üç boyuta gelince alışmışız artık!

    banubozdemir@gmail

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top