Senaryosunu da kaleme alan Guillaume Canet'in yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Les petits mouchoirs", bir yaz ayı "dramedisi (drama comedy)" olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 17.6 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilerek...
Son derece şaşırtıcı bir biçimde...
Brüt 48.5 milyon dolarlık bir hasılat rakamına da ulaşmış olan bu Fransız filmine biraz daha yakından bakalım...
***
Sabaha kadar bir gece kulübünde eğlenen Ludo (Jean Dujardin)...
Günün ilk ışıklarıyla dışarıya çıkıp...
Evine gitmek üzere motosikletine atlayıp...
Paris'te sakin sakin yol almaktayken...
Yan sokaktan hızla fırlayıp gelerek...
Çarptığı gibi...
Kendisi ile motosikletini caddenin ortasına savuran bir kamyonun altında alır...
***
Ve...
Haşatı çıkmış vaziyetteki Ludo'nun...
Kaldırıldığı Hôpital Saint-Antoine hastanedeki ilk ziyaretçileri de...
Yakın dostları...
Vincent (Benoît Magimel) ve karısı Isabelle Ribaud (Pascale Arbillot) ile Max (François Cluzet) ve karısı Véronique Cantara (Valérie Bonneton) ile Antoine (Laurent Lafitte), Éric (Gilles Lellouche), Léa (Louise Monot) ve Marie (Marion Cotillard) olur...
***
Ardından da...
Her ne kadar bir eşcinsel olmasa da...
Karısı Isabelle'den sıkıldığını...
Ve kendisini sevip...
Yanında rahatladığı itiraf edecek olan Vincent'ı Max...
Sahibi olduğu otelin restoranında...
Şaşkınlıklar içinde dinleyerek ağırlar...
***
Ve işittikleri karşısında da...
Oğlu Elliot'un (Néo Broca) vaftiz babası da olan Max...
Sinirlerine hakim olamayarak yıllardır arkadaş olduğu Vincent'ı tersler...
***
Zaten...
Ertesi gün de...
Yaptığı hatayı telafi etmek amacıyla...
Yeniden Max'in mekanına giden Vincent...
Kendisinden özür dileyecek ve söylediklerini de unutmasını isteyecek...
***
Sonrasında da...
Yoğun bakımdaki Ludo dışındaki...
Bu geniş arkadaş grubunun...
Önceden planlanmış...
Birlikte yapacakları tatil de başlayacaktır...
Dakika 44...
***
Anlamsız derecede uzun tutulmasına ilaveten gereksiz ayrıntıların da boca edilerek doldurulduğu...
Üstelik 2019 yılında...
Bir devamının da vizyona sokulduğu filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; bünyesinde, Fransız sinemasının eli yüzü düzgün ve tanınmış simaları dışında pek de fazla bir şey barındırmayan...
110 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,