Swinton pek çok rolde olduğu gibi burada da hayranlık uyandırıcı. Kendisi de bir anne olduğu için muhtemelen daha yaşayarak, daha özümseyerek hayat veriyor karaktere. Film tarzıyla dikkat çekiyor ilk andan itibaren. Flashbackler ile dolu, merak uyandırıcı, dikkat çekici bir tonda başlıyor. Böyle de devam ediyor. Temponun düştüğü veya beklentileri karşılayamayan bir saniyesi dahi yok aslında. Rahatsız edicilik en üst seviyede. Bu kadar sakin bir tona sahip olup neredeyse her sahnede tüyleri diken diken edecek kadar rahatsız eden, ürperten film sayısı azdır. Üstelik öyle vahşet görüntüleri vs. olmadan, günlük yaşantıya yedirilmiş şekilde. Bir marmelat, bir tutam mısır gevreği, veya her evde bulunan herhangi bir eşyanın sinemasal anlamda ne derece etkileyici kullanılabileceği, yakın plan çekimler ile öğretiliyor resmen. Tüm bunların arkasında ve filmin merkezinde tabii psikolojik bir durum var. Ezra Miller'a da henüz 19 yaşında bu kadar muhteşem bir performans sergilemesinden ötürü apayrı bir parantez açmak gerek.
Film bir roman uyarlamasıymış. Ödüllü. Romanı okumadım ancak izlediğim film benim için hayal kırıklığı oldu denilebilir. Bunun en büyük sebebi yönetmenin kötü performansı. Film içerisinde filmin sonunu (tamamını değil tabii ki bir kısmını) 10 kez gösterdi neredeyse heyecanı ayakta tutabilmek için. Filmin temposundan seyirci sıkılmasın diye ''bakın sizlere sonunda çok güzel bir sürprizim var, hadi biraz daha dayanın'' demek gibi birşeydi bu benim gözümde. Bunun dışında ''Kevin'' ve ''Baba'' karakterini en başından beri inandırıcı bulamadığımdan ötürü zaten filmin içerisine girmekte de epey zorlandım. Geçen yılın en iyi filmlerinden birisi olduğu belirtilen bu filmi yukarıda saydığım sebeplerden dolayı yeteri kadar başarılı bulamadım sözün özü. Çocuk sahipleri insanlar izlemeli yine de filmi. Pedagojik unsurlar barındırıyor çünkü film.
Asıl korkulması gereken kevın değil soğuk buz gibi annesiydi. Fakat bu hikayede en büyük suçlu babaydı iki tarafıda anlamayan pasif bi baba figürü bence en çok o hakkettiğini buldu. Filmdeki masum ve güzel olan tek şey celia'ydi. Kevın iflah olmaz bi psikopat ve serbest kalırsa öldürmeye devam edecek net kesinlikle izlenmeli efsane bi film. Psikolojik tür dediğin böyle olur
çok ilginç bir filmdi. sonu tam otuturulmadığı için güzel bir film diyemeyiz ama neden sorusuna çarpıcı bir cevap verilseydi süper film olacaktı. sonunda yazılar çıkınca şaşırdım.
Anne - çocuk ilişkisine ve çocuk gelişimine odaklanan "We Need To Talk About (Kevin Hakkında Konuşmalıyız)", klasik anlatının dışında izleyen yapısı ve odaklandığı konuyu ele alış biçimiyle hem farklı bir tat veriyor hem de cevaplardan çok sorulara yöneliyor.
İnsanın kanını donduran bir olay, bir annenin acıları, pişmanlığı, suçluluk duygusu ve utancını Tilda Swinsonun bedeninde hayat bulmasını(tüm duyguları hissediyorsunuz), çok zeki bir sosyapattın bebekliğinden itibaren 18 yaşına kadarki yaşamından kesitler.Aslında Kevinı açıklayabilecek bir kelime yok, ne sosyopatlığı ne nefreti nede kötü bir tohum olması bu katliamı açıklamaya yetmez. Bir çok katliama tanık olduk oluyoruz bunların bazıları dinsel ve Irksal fanatiklerin uç noktadaki inançlarından, toplumsal yada bireysel olarak uygulanan baskılardan acılardan soylar boyu gelen düşmanlıklardan kaynaklanıyor. Kevının hikayesinde ise hiçbiri mevcut değil, Evanında iki sene boyunca anlam vermeye çalıştığı şey bu NEDEN? hayatı boyunca gerçek anlamda birşey hissetmemiş ve hissetmek içinmi, hiçbirşeye değer vermediği içinmi, yoksa sadece yapabileceği içinmi yapmıştı.Bu sorunun cevabını hakkıyla veremediği için bir başyapıt değil ama bu çok iyi bir film olduğu gerçeğini değiştirmiyor. 10/8
Gerek aldigi olumlu elestiriler gerekse kazandigi birçok ödül sebebiyle daha izlemeden havaya girmistim bile.Ama olmadi,bir türlü istedigim elektrigi alamadim. Sik ve düzensizce yapilmis zaman kaymalari,kafami karistirmaktan baska bir ise yaramadi,anlatim tarzini begenmedim.Oyunculuklar konusunda sikinti yok,Swinton ve Reilly belkide kariyerlerinin en iyi performanslarini sergilemisler.Film boyunca çok az diyalog var oldukça duragan ki bunu anlayabilirim ama bu diyaloglarin çogunun hiçbir amaca hizmet etmemesini anlamam mümkün degil.Ama son 5-10 dakika gerçekten dramatik ve insani derinden etkiliyor.Oglunun yatagini topladigi ve onunla son görüstükleri sahne esine az rastlanir nitelikte ama bu bölümler için koskoca bir doksan dakika beklemek beni baya bir yipratti...6,5/10
Filmi izlemeden önce fragmanından daha ilginç bir film olduğu kanısına varmıştım fakat oldukça sıkıcı ilerleyen bir film, bazı sahneleriyse sıkıcılığın da ötesinde rahatsızlık verici, filmin türü dram gerilimden ziyade psikolojik sayılır, çünkü hiç gerilim yok, sadece bol miktarda izleyicinin psikolojisini bozma çabası var :) bu tipten filmler bizde pek alkışlanıp saygı duyulmaz, çünkü ülkemizde zaten herkes yeterince stresli yaşıyor, normal hayatlar zaten psikoloji bozucu, insanlar filmlerde hayatlarında pek bulamadıkları ya da ilgi duydukları şeyleri arayıp bir şekilde hayatın sıkıntılarından uzaklaşmaya çalışır, dolayısıyla hayatlarındaki sorunların benzerlerini hem üstüne para verip hem de zaman ayırıp oturup izlemek oldukça saçmadır, bu bakımdan oldukça sıkıcı bir film, fakat çocuk psikolojisindeki önemsenmeyen sorunların nerelere ulaşabileceğini anlatması açısından görülmeye değer.
Film sizi içine çekiyor sinir oluyorsunuz , anlamaya çalışıyorsunuz , kafanız karışıyor ve en sonunda nedensiz bir şekilde bitip gidiyor bence bu film izlenmeyi hakediyor düzensiz kurgusu yerli yerindeydi oyunculuklar şahane özellikle kevin rolü bu film senenin iyilerinden
Durağan bir şekilde başlayan film trajik bir biçimde sonlanıyor ve sizi şoke ediyor.Tıpkı Kevin'ın annesi gibi soruyorsunuz:neden yaptın?Filmde buna verilebilecek net bir cevap yok.Ama bir anne olarak yaşadığı en berbat şeylere rağmen filmin sonundaki sahne beni benden aldı.Psikopat Kevin rolünde Ezra Miller rolünün hakkını vermiş,ayrıca çocuk oyuncu seçimleri çok başarılı.Gerçekten iyi bir film.spoiler: Kevin'ın babası:O sadece bir çocuk,küçük tatlı bir çocuk.. yanılıyor:)
Film mükemmel , çok iyi çevirilmis , oyuncular çok etkileyici Tilda Swinton, John C Reilly, Ezra Miller ve Jasper Newell Kitabini da okumanizi öneririm
Gerçekten de Kevin hakkında konuşmalıydınız... Kırmızı ve mavilerle başlayıp kırmızı ve mavilerle (sirenler) biten bir hikaye. Birden fazla şeyi kendi içlerinde oldukça derin ve etkili aktaran filmler çok daha uzun bir süreye sahip olmalıydı gibi hissettir fakat bu film bu kısıtlı süresinde duygu ve fikirleri muhteşem bir dengeyle izleyiciye sunuyor. Lavabo açıcısının gerçekten yerine koymuş muydu? gibi ufak fakat empati duygumuzun sınırlarını zorlayan bir çok detay ile birlikte film gerçekten her izlemede farklı noktalara odaklanılası yaşayan bir yapıt. Hayatın belirli dönemlerinde tekrar karşılaşmak üzere...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.