Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Sabah
Yazar: Olkan Özyurt
Açıkçası Terminatör: Kara Kader, serinin en iyi filmi Terminatör 2: Mahşer Günü'nden sonra çekilen en iyi Terminatör filmi. Bunda yazının başında belirttiğimiz Terminatör efsanesini oluşturan bileşenlerin bir araya gelmesinin etkisi büyük. Ama bunun ötesinde yeni bir başlangıç yapılırken anlatılan hikayenin ilk iki filmin altyapısı üzerine inşa etmek zekice bir hamle. Linda Hamilton'ın aksiyonel karizması (Ki kaç zaman geçti şöyle bir kadın aksiyon kahramanı çıkaramadı sinema), yaşlı da olsa Arnold'ın yaşlı bir makine olma haliyle barışık durumu, yeni bir tür olan Grace'in cazibesi, Dani Ramos'un sıradan bir işçiyken direnişin lideri olma potansiyelini gösterdiği mücadele azmi anlatılan yeni hikayeyi de daha üst noktalara taşıyor.
Eleştirinin tamamı için: Sabah
Gazete Duvar
Yazar: Şenay Aydemir
İlk “Deadpool” filmini çeken Tom Miller’ın başta açılıştaki arabalı takip sahnesi olmak üzere referanslarının büyük bir kısmını “Terminatör 2: Mahşer Günü”ne yaptığını da not olarak düşelim. Miller’in yönetmen koltuğuna oturması “Deadpool” kadar olmasa da filme eğlenceli sahneler eklenmesine de yol açmış belli ki. Referansların “Mahşer Günü”ne yapılması Linda Hamilton’ın yeniden hikayeye dönüşüyle Arnold Schwarzenegger’in varlığıyla da alakalı hiç kuşkusuz. Seri her ne kadar Schwarzenegger’in canlandırdığı ve türlü biçimlerde karşımıza çıktığı terminatörlerle anılsa da bu filmden bir kez daha anlıyoruz ki aynı zamanda Linda Hamilton’un da bir o kadar etkisi var.
Eleştirinin tamamı için: Gazete Duvar
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
‘Deadpoom’dan hatırladığımız Tim Miller’ın yönettiği, Linda Hamilton ve Arnold Schwarzenegger’in de kayda değer rollerde karşımıza geldiği ‘Terminatör: Kara Kader’, elbette serinin James Cameron imzalı öncü yapımları düzeyinde değil ama aksiyon sahneleri ve eskiye vâkıf seyirciyi çıkardığı nostaljik yolculuk itibariyle ilgiyi hak eden bir çalışma.
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
T24
Yazar: Atilla Dorsay
İşe yeni ve eski kahramanlar karışır. Özellikle üç kadın... İlk iki filmdeki anne Sarah Connor (ki üçüncü filmde gözükmemiştir), hala ondan koparılıp öldürülen oğlu John'un matemini tutmakta ve intikam için yaşamaktadır: Hayli yaşlanmış olsa da... Bir başka kahraman –ki filmde en çok onun rolü var- insanla robot arası bir başka türdedir: "geliştirilmiş insan" diye tanımlanan, yani insan-üstü ve kimi makina özellikleri olan Grace... Üçüncü hanımımız ise yine başrollerden birini tutmuş olan Daniella Ramos. Kısacası Dani. O bir Meksikalı'dır: Trump sayesinde ABD'nin düşman bellediği komşularından biri!.. Ve böylece New Mexico kenti de tüm yoksulluğuyla filmin ana mekanlarından biri oluverir. Onun talihsizliği, doğacak bebeğinin yeni 'dünya lideri' olacağının –yine nasıl olduysa- öğrenilmiş ve peşine yeni, genç bir Terminator yollanmış olmasıdır: yepyeni özellikleri olan ve Rev-9 diye bilinen Gabriel...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Sabah
Açıkçası Terminatör: Kara Kader, serinin en iyi filmi Terminatör 2: Mahşer Günü'nden sonra çekilen en iyi Terminatör filmi. Bunda yazının başında belirttiğimiz Terminatör efsanesini oluşturan bileşenlerin bir araya gelmesinin etkisi büyük. Ama bunun ötesinde yeni bir başlangıç yapılırken anlatılan hikayenin ilk iki filmin altyapısı üzerine inşa etmek zekice bir hamle. Linda Hamilton'ın aksiyonel karizması (Ki kaç zaman geçti şöyle bir kadın aksiyon kahramanı çıkaramadı sinema), yaşlı da olsa Arnold'ın yaşlı bir makine olma haliyle barışık durumu, yeni bir tür olan Grace'in cazibesi, Dani Ramos'un sıradan bir işçiyken direnişin lideri olma potansiyelini gösterdiği mücadele azmi anlatılan yeni hikayeyi de daha üst noktalara taşıyor.
Gazete Duvar
İlk “Deadpool” filmini çeken Tom Miller’ın başta açılıştaki arabalı takip sahnesi olmak üzere referanslarının büyük bir kısmını “Terminatör 2: Mahşer Günü”ne yaptığını da not olarak düşelim. Miller’in yönetmen koltuğuna oturması “Deadpool” kadar olmasa da filme eğlenceli sahneler eklenmesine de yol açmış belli ki. Referansların “Mahşer Günü”ne yapılması Linda Hamilton’ın yeniden hikayeye dönüşüyle Arnold Schwarzenegger’in varlığıyla da alakalı hiç kuşkusuz. Seri her ne kadar Schwarzenegger’in canlandırdığı ve türlü biçimlerde karşımıza çıktığı terminatörlerle anılsa da bu filmden bir kez daha anlıyoruz ki aynı zamanda Linda Hamilton’un da bir o kadar etkisi var.
Hurriyet
‘Deadpoom’dan hatırladığımız Tim Miller’ın yönettiği, Linda Hamilton ve Arnold Schwarzenegger’in de kayda değer rollerde karşımıza geldiği ‘Terminatör: Kara Kader’, elbette serinin James Cameron imzalı öncü yapımları düzeyinde değil ama aksiyon sahneleri ve eskiye vâkıf seyirciyi çıkardığı nostaljik yolculuk itibariyle ilgiyi hak eden bir çalışma.
T24
İşe yeni ve eski kahramanlar karışır. Özellikle üç kadın... İlk iki filmdeki anne Sarah Connor (ki üçüncü filmde gözükmemiştir), hala ondan koparılıp öldürülen oğlu John'un matemini tutmakta ve intikam için yaşamaktadır: Hayli yaşlanmış olsa da... Bir başka kahraman –ki filmde en çok onun rolü var- insanla robot arası bir başka türdedir: "geliştirilmiş insan" diye tanımlanan, yani insan-üstü ve kimi makina özellikleri olan Grace... Üçüncü hanımımız ise yine başrollerden birini tutmuş olan Daniella Ramos. Kısacası Dani. O bir Meksikalı'dır: Trump sayesinde ABD'nin düşman bellediği komşularından biri!.. Ve böylece New Mexico kenti de tüm yoksulluğuyla filmin ana mekanlarından biri oluverir. Onun talihsizliği, doğacak bebeğinin yeni 'dünya lideri' olacağının –yine nasıl olduysa- öğrenilmiş ve peşine yeni, genç bir Terminator yollanmış olmasıdır: yepyeni özellikleri olan ve Rev-9 diye bilinen Gabriel...