Beyazperde
Hesabım
Ortalama puan
3,5
1392 Puanlama
Mustafa hakkında görüşlerin ?
5
76 Eleştiri
4
98 Eleştiri
3
24 Eleştiri
2
93 Eleştiri
1
29 Eleştiri
0
39 Eleştiri
Sırala
Filtrele:
Hepsi
en azından bu fılmın recep ıvedık gıbı dandırık fılmıı sollamasa gerekırr tarıhı bı gıse hasılatı elde etmesı gerekırkı gerısı gelsınn ve turkıye cumurıyetınde halen atamıza sahıp cıkıldıgı kanaatıne varsın bazı kesımler...
Bütün dünyanın imrendiği ve başarısına hayran kalıp gıpta ettiği muhteşem bir insanı "acaba nasıl kötüleyebiliriz!" mantığıyla düşünerek yapılmış iğrenç bir yapım, filmden tek çıkardığım sonuç demek ki can dündar da rüzgara karşı savrulup kendi çıkarını düşünenlerdenmiş! Atatürk'ü zaten gerçekten tanıma şerefine erişmiş şanslı insanlar onun insanüstü zekasını kırılmaz iradesini ve mucizevi gücünü gayet iyi bilirler ve yaptıklarını da neden yaptığını anlarlar, bunu göremeyen körler içinse üzülmek isterdim fakat söz konusu olan Atatürk olunca onu bile yapmak gelmiyor içimden, çünkü üzülüp acımak aslında bir değer verme göstergesidir fakat böylesine muhteşem bir insanı aşağılamaya çalışan hiç kimsenin gözümde zerre kadar değeri yoktur!....
Filmin DVDsini Yunan basını gazete promosyonu olarak bedava dağıtınca, birileri Mustafa Filminin Atatürkü ne derece doğru anlattığını bir daha düşündüler mi acaba? Ben izlemedim izlememde (Zira Turgut Özakman Mustafa filmi için görüşlerini anlatınca gerek görmüyorsun). Bu Turgut Özakman ile karşılaştırma düşüncesine karşı çıkanlara sesleniyorum. Turgut Özakmanın bütün kitapları dahil, Atatürkü anlatan çoğu yazarın kitaplarını okudum. Attila İlhan- o Sarışın Kurt vb. Benim araştırma sonucunda kendi edindiğim bilgi şu. Atatürk, Can Dündarın o küçücük beynine sığamayacak kadar büyük bir Lider, Mustafa filmi ile anlatılamayacak kadar değerli bir insan ve Yunan gazetelerinin dvdsi bedava dağıtmaya cesaret edemeyeceği kadar da Yunanlıya film gibi ders vermiş bir kahramandır... Dolayısı ile Can Dündar bu filmi kasıtlı yapmıştır ve fiyaskosunu da tarihini iyi araştıranlar anlayabilmiştir... 10 üzerinden Sııfır (0)
ODTÜ’deki lisansüstü eğitimimizde “sınıf arkadaşımız” ve “dostumuz” olan Can Dündar’ın senaryosunu da yazıp yönettiği “Mustafa”:
Aradan geçen onca zamana rağmen bugüne kadar yapılmış en “gerçekçi” Mustafa Kemal Atatürk belgeseli olma özelliğini halen korumakta olan son derece “sade” ama bir o kadar da “nitelikli” bir çalışmadır…
Senaryosunun tamamı herkesin kolaylıkla ulaşabileceği (asparagas içermeyen) bilgi, belge ve anılardan derlenerek kurgulanmış olan bu belgeselde sevgili Can:
“Gardırop Atatürkçülüğü” yapmak yerine onu, hem “insan” hem de “devrimci” yönleri ile anlatan bir dil kullanmayı tercih etmiş…
Tabii hal böyle olunca da ortaya, yukarıda “gerçekçi”, “sade” ve “nitelikli” olarak da tanımlamış olduğumuz ayakları yere basan bir Atatürk belgeseli çıkmış…
Elbette Goran Bregovic’in, Balkan ve Anadolu ezgilerinden harmanlayarak yaptığı müzikler de belgesele ayrı bir duygu ve derinlik kazandırmış…
Spoiler vermiş olmamak için 1938 Eylül’ünde, Dolmabahçe Sarayındaki bir odada “Dört Mevsim” isimli bir tablonun önünde başlayıp yine aynı tablonun önünde son bulan filmin hikâyesine hiç girmiyoruz…
Zira eminiz şu ana kadar halen izlemediyseniz de bir yerlerden bulup buluşturup bu önemli Atatürk belgeselini mutlaka izleyeceksiniz…
Sonuç olarak, puan olarak tereddütsüz 4 verdiğimiz bu belgesel için önerim tabii ki de “mutlaka izlenerek arşivlenmeli” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler…
Son bir not:
Siyaset literatürüne “Gardırop Atatürkçülüğü” olarak yerleşmiş olan bu deyim için İlhan Selçuk’un Yön Dergisinin 9 Eylül 1966 tarihli sayısında yayınlanmış olan konuya ilişkin makalesini muhakkak bir okumanızı öneririz…
Aradan geçen onca zamana rağmen bugüne kadar yapılmış en “gerçekçi” Mustafa Kemal Atatürk belgeseli olma özelliğini halen korumakta olan son derece “sade” ama bir o kadar da “nitelikli” bir çalışmadır…
Senaryosunun tamamı herkesin kolaylıkla ulaşabileceği (asparagas içermeyen) bilgi, belge ve anılardan derlenerek kurgulanmış olan bu belgeselde sevgili Can:
“Gardırop Atatürkçülüğü” yapmak yerine onu, hem “insan” hem de “devrimci” yönleri ile anlatan bir dil kullanmayı tercih etmiş…
Tabii hal böyle olunca da ortaya, yukarıda “gerçekçi”, “sade” ve “nitelikli” olarak da tanımlamış olduğumuz ayakları yere basan bir Atatürk belgeseli çıkmış…
Elbette Goran Bregovic’in, Balkan ve Anadolu ezgilerinden harmanlayarak yaptığı müzikler de belgesele ayrı bir duygu ve derinlik kazandırmış…
Spoiler vermiş olmamak için 1938 Eylül’ünde, Dolmabahçe Sarayındaki bir odada “Dört Mevsim” isimli bir tablonun önünde başlayıp yine aynı tablonun önünde son bulan filmin hikâyesine hiç girmiyoruz…
Zira eminiz şu ana kadar halen izlemediyseniz de bir yerlerden bulup buluşturup bu önemli Atatürk belgeselini mutlaka izleyeceksiniz…
Sonuç olarak, puan olarak tereddütsüz 4 verdiğimiz bu belgesel için önerim tabii ki de “mutlaka izlenerek arşivlenmeli” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler…
Son bir not:
Siyaset literatürüne “Gardırop Atatürkçülüğü” olarak yerleşmiş olan bu deyim için İlhan Selçuk’un Yön Dergisinin 9 Eylül 1966 tarihli sayısında yayınlanmış olan konuya ilişkin makalesini muhakkak bir okumanızı öneririz…
Can dündardan bunu gerçekten beklemezdim.Meğer onu yanlış tanımışız.Film Atatürkü karanlıktan korkan,korkak,sigaraya,içkiye,alkole,gece hayatına düşkün bir sığır sürüsüyle orduyu ayırt edemeyecek kadar aciz bir şekilde gösteriyor.Bizim böyle bir liderimiz varken onu yüceltecek,onun başarılarını anlatarak kitlelere daha fazla tanıtacak filmler yapılması gerekirken onu karalayan filmler yapılıyor çeşitli kişilerin de desteğiyle.Gerçekten çok yazık...Ama şunuda bilsinler ki atamızı hiç bir zaman kalbimizden silemeyecekler ve onun yolundan gitmeye devam edeceğiz;Türk gençliği olduğu sürece...
Sadece sanatsal yönüne baktığımızda vasat üstü bir film.Görsel olarak gayet başarılı ancak anlatım zaman zaman sizi sıkıyor.Son gerçek ulusal kahramanımızın hayatını izlemek gayet güzel ancak takdir edeceğiniz gibi böylesine dolu dolu yaşanmış bir hayatı iki saate sığdırmanız mümkün değil ve film bence bu ağırlığın altında ezilmiş.Tarih hiçbir zaman tamamen doğru değildir.Bakan göze anlatan dile göre değişir.Bu gerçeği bilen herkes Atatürkün de farklı ağızlardan farklı anlatıldığını farklı yönlerinin öne çıkarıldığını biliyordur.Her ne kadar Can Dündar,hem nalına hem mıhına, misali farklı vurgular yapmaya çalışsada film Can Dündarın gözünden Atatürk olmaktan ileri gidememiş.Atatürkün ölümünden sonra kitaplarda boyunun uzunmuş gibi gösterildiği hatta az sayıdaki görüntülerinde sesinin kalın bir sesle montajlandığı bilinen gerçekler.Tarihimizin her döneminde farklı Atatürk portreleri çizilmiştir ancak, bence içinde bulunduğumuz dönemde böyle bir Atatürk anlatmak, niyeti öyle olmasada farklı bir amaca hizmet etmektedir.Can Dündar Mustafayı anlatmak amacıyla yola çıktığını iddia etmektedir ancak vardığı nokta hoş değildir.Yapılan devrimleri,savaşları,kongreleri bir çırpıda geçip rakı masasına odaklanmak hoş bir tutum değil.Her ne olursa olsun,nasıl biri olursa olsun, neye inanırsa inansın veya inanmasın Mustafa Kemal Atatürk gerçek bir kahramandır,yaşadığımız bu vatan topraklarını, bu ülkeyi ona borçluyuz.Onu çok seviyorum.
ben san dündarın bir röportajında şunu duydum ' bu filmi atatürkün bilinmeyen zamanını ortaya çıkartmak mustafa zamanını ortaya çıkartmak için yaptım' dedi. ben bu belgeseli izlerken bir mustafa görmedim bizim ders kitaplarımızdaki mustafayı burada da gördüm. gelişmeleri çok hızlı anlatmış ve olayı yani son yarım saati atatürkü bir diktatör gibi göstermiş, onu herşeyi savaşarak hallettiğini son zamanlarında da bunu seçtiğini göstermiş, aklıyla değilde siniriyle hareket eden biri gibi göstermiş ben ve benim gibi düşünenler bunu beğenmedik bu belgeselin bana kattığı tek şey yıllardır milletten saklanan ve bazıalrı bu belgeselde olan görüntülerdir. başka bir artı yan görmedim. ben atatürkü tanımanız için sizlere birkaç objektij olarak yazılmış kitap önermek istiyorum;ey vatan 'osman pamukoğluatatürkün istanbuldaki çalışmaları 'sadi borak'geleceği gören atatürk 'ali bektan'mustafa kemal ve uyanan doğu 'paul gentizon'bu kitaplarda atatürk hakkında hiç anlatılmamış konuları duyarak hayranlığınız artacaktır. belgeleriyle birlikte kitaplarda sunulmuştur sadece laf değildir. 10/3
Film baştan sona hatalarla dolu.O kadar art niyetli ve kötü bir film ki 'Keşke izlemeseydim' dedirtti.İzlediğim en kötü filmler sıralamasında kesinlikle ilk sıralarda yer alır.Önemli bir insan , tarihi bir kişilik , sıradan bir insan anlatılır gibi anlatılmaz.'Ben Onun insani yönünü anlatıyorum.' denildikten sonra siyasi meselelere girilip , Vahdettin sanki onu vatanı kurtarmaya gönderiyormuş gibi gösterilmez.Atatürkü karalayan , zedeleyen , küçük düşüren bir film yapalım denilse sanırım bundan daha başarılı(!) bir film yapılamazdı.Can Dündar - günün siyasi koşullarından fazlasıyla etkilenerek çektiğini düşündüğüm - bu filmiyle benim gözümdeki değerini yitirdi maalesef.
Nihayetinde Mustafa Kemal Atatürk bir insandır ve hayatında bazı yanlışlarının olması kaçınılmazdır. Zaten kendisi de bu hataları dile getirmiştir. Fakat özel hayatındaki dalgalanamalara rağmen onun insanüstü mücadelesi ve eserleri tartışılamaz Dikkatimi çeken bir nokta var sadece.1- Dönemin Avrupa basını Atatürk dönemini diktatörlük olarak isimlendirmiş. Kendi içindeki faşist yapılanmaları göremeyen ve dünyayı topyekün bir harbe sürükleyen Avrupa basını Atatürkü diktatör olarak yansıtmak istemiş. Demek ki Avrupanın bu topraklara ve bu topraklar üzerindeki toplumsal olaylara bakışı o dönemden beri ezbere dayanan gerçekçiliği olmayan bir şekilde devam etmekte.
Atatürk hakkında Objektif bir belgesel izlemekten zevk duydum.İlkokul sıralarından beri aşina olduğumuz klasik bilgilerden ziyade olumlu olumsuz tüm gerçekleriyle tarihimize ışık tutan bir yapım.İzlenmeli.10/8
Ben bu film hakkında hiç bir polemiğe girmeden filmin bitimindeki düşüncelerimi madde madde açıklamaya çalışacağım. 1) Çok iyi bir belgeselci ve Atatürkçü olarak gördüğüm Can Dündar bu filmi ve projesiyle bende iyi belgeselcilik konusunda ve Atatürkçülüğü konusunda ciddi şüpheler uyandırmıştır 2) Turkcell Grubu bu filmi sponsor olmayarak çok doğru ve isabetli bir karar vermiştir 3)Vatan gazetesinde çıkan bu film hakkında yazılar ve tartışmalar son derece doğru ve yerindedir 4)Can Dündar bu filmi çekerken bana göre bir takım siyasi çevrelerin etkisi kalmıştır.
Doğrusunu söylemek gerekirse Mustafa belgeseli;hem teknik olarak hem de görsel açıdan iyi bir film aslında.Başarılı canlandırmalar ve Goran Bregovic imzalı güzel müzikleriyle takdiri hak ediyor.Ama gelgelelim Can Dündarın yazıp yönettiği bu belgeselin,aldığı tepkilerde de büyük haklılık payı olduğunu belirtmek gerekir.Film aslında ilk falsosunu sultan Vahdettinin,Gazi Mustafa Kemali devleti kurtarmak için şark vileyetlerine yolladığı saçmalığıyla veriyor.Biz de bu arada Dündara ilk küfürümüzü etmiş oluyoruz.Daha sonraları Atatürkün 1923de gazeticilerle yaptığı şu meşhur konuşmasına değiniyor film.Ve orada gazeticilere yayımlanmamak,gizli kalmak şartıyla sözümona Kürt kökenli vatandaşlarımıza anayasada yerel özerklik vereceğini söylediğinden bahsediyor Dündar.Öyle ki bugün Mustafa Kemalin bu konuşmasında gerçekten ne demek istediğine dair tarihçiler bile ikiye bölünmüşken,bir de üstüne üstlük Gazinin aynı konuşmasının başka kaynaklarda daha farklı yer alması ve Atatürkün orada bir nevi(bir tür)özerklikten bahsettiğini,Kürtlere özgü bir özerklik lafı etmediğini söyleyen aydınlar,profösörler de varken Can Dündarın çıkıp henüz netleşmemiş böyle bir konuda kesin bir yargıya varması bir hayli düşündürücüdür.Biz de sevgili Can Dündara ikinci küfürümüzü filmin tam da bu bölümünde ediyoruz.Kaldı ki; Sevr antlşmasında da işgal devletleri,Kürtlerin sayıca üstün bulunduğu bölgelerin yerel özerkliğinin verilmesini talep ediyorlar Osmanlıdan.Sevri yırtıp atmış bir liderin böyle bir söz ettiğine ya da böyle bir şeyi kastettiğine inanmak çok;ama çok saçma oluyor gerçekten.Aslına bakarsanız;Atatürkün çocukluğu,gençliği,askeri dehası ve askeri başarılarının anlatıldığı ilk yarısı çok iyi belgeselin;fakat ikinci yarısı başladığında;yani film,Atatürkün siyasi başarıları ve eşsiz devrimlerine geldiğinde Dündar;adeta midesindekileri kusuyor.Atatürkün en yakın arkadaşlarını bile idam sehpasına çıkarttığından,muhalefeti susturmak istediğinden,ülkede sürekli darağaçları kurulduğundan,otoritesini sağlamlaştırmak için oraya buraya heykellerinin yaptırıp diktirdiğinden (Bunlar anlatılırken filmde arka fonda gerilim müziği çalıyor.) sözediliyor.Can Dündar;Mustafa Kemalin ülke ekonomisindeki başarılarının da hakkını tam olarak veremiyor.Gazinin elde yok avuçta yokken ekonomide o yıllarda bir inanılmazı başardığını göremiyor anlaşılan.Savaştan yeni çıktığımız,yok olmanın eşiğinden döndüğümüz yılların Türkiyesinde Atatürk;bir yandan Osmanlıdan kalan borçları öderken bir yandan fabrikalarıyla,çiftlikleriyle,tarımdaki başarılarıyla Dünyada 1929 ekonomik bunalımının yaşandığı bir dönemde ülkesini krizden en az etkilenen ülke haline getirmeyi başarıyor.(Şimdilerde kriz bizi teğet geçecek diyen başbakana duyurulur) Üretimden yoksun bir ülkeyi,kısa zamanda üretimde milli bir ekonomi yaratarak yükseltiyor.Türkiyede Atatürkün ekonomideki bu başarılarının benzerlerinin onun ölümünden sonra yapılamamış olması da dikkat çekicidir.Ömrü hayatı cephelerde,orduların başında,savaşlarda geçmiş bir liderin ülkesini yok olmaktan,parçalanmaktan kurtardıktan sonra Cumhurbaşkanı olduğunda sıkılması gayet mümkündür.Ancak Dündarın bunu bu kadar abartması da anlamsız.Sonuç olarak Mustafa belgesi;Dündarın bir belgesel filmde asla olmaması gereken kişisel yorumlara yer vermesi,Atatürkün akeri dehalarını haklı olaraka överken,siyasi başarılarını haksız yere yermeye,onun demokrasi anlayışını küçümsemeye çalışması üzücüdür.
Atatürkün çok yalnız bir adam olarak tanıtılması diye söz eden arkadaşlara katılmıyorum. Orda sadece hastalığıyla ilgili şeyler anlatılmaya çalışmıştı. Yani yalnız olduğunu ve hasta olduğunu, bütün gün yataktan kalkmadığını anlatmışlardı. Bu film için emek harcayan tüm ekibi kutluyorum. Ellerine sağlık diyorum. Büyük bir keyifle izledim ve bu kadar duygulanmadım. Hüngür hüngür ağladım. Çünkü özellikle son 10 dakika çok etkili olmuştu. O içtenlik ve o duyguyu bize verdikleri için başta Can Dündar olmak üzere bütün emek verenlerin ellerine sağlık, yüreğine sağlık.
Atatürk karşıtalrı hemen karşı tarruza geçin tabi,siz bu filmden ne anlarsınız ki zaten bence Can Dündar Mustafa Kemal Atatürkün iç dünyasını çok gerçekçi şekilde olağanüstü anlatmış,ayrıca bu film sayesinde bilmediğim bikaç ayrıntı ve görmediğim bikaçta resimleri görme imkanım oldu ve bu benim için çok değerliydi.Bu belgesel filmi her Türk gencinin izlemesi gereken bir eser olarak görüyorum...
Öncelikle Can Dündarı kutlamak lazım.Sebebi çok basit...Filmde demogoji YOK...Halkın milli duyguları ile oynayıp tabir-i caizse 'parayı götürme' derdi HİÇ YOK...Hele hele gişe kaygısı 'sıfır' olan bir film...Film pekala Can Dündarın elinde de patlayabilirdi.Bizim millet alışmış pohpohlanmaya, milli duyguları üzerinden gazı alıp Kurtlar Vadisi filmlerini ve o dizi kahramanlarını gözünde abartmaya ve onları zengin etmeye...Bazı şeyleri de doğal hali ile öğrenin ne olur yani?Adam buymuş kardeşim işte; iyisiyle kötüsüyle Atatürk bu işte.Milli mücadele sırasında acayip sıkıntılar çekerken özel yaşamında da bunları yaşamış, öğrendik ne olur yani?Zaten sirozdan vefat etti.Filmde içki içtiği belirtiliyor diye Can Dündarı eleştirmenin ne anlamı var? Sen bilmiyor muydun içki içtiğini? Deli saçması eleştiriler bunlar...Yok çok yalnız gösterilmiş, yok kadınlara düşkünmüş falan...Yahu burada yorum yazan erkeklerin kaçı düşkün değil kadınlara? Bu adam robot değil ki, bu da etten kemikten yapılmış biri sonuçta...Bizim halkımız alışmış kahramanlarını 'kusursuz' görmeye.Kimse kusursuz değildir bunu kabullenemiyor.Bizim kahramanımız mı 'eksiği yok Onun fazlası var'...Geçiniz efendim...Kimin eksiği yok ?Can Dündara objektifliğinden ve yalın anlatımı ile gişe kaygısı gütmediğinden dolayı kocaman teşekkürlerimi iletiyor ve filme 9/10 veriyorum...
- En son Beyazperde eleştirileri
- En İyi Filmler
- Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler