Hesabım
    Ara
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Ara

    Ara

    Yazar: Ali Ercivan

    Ümit Ünal'ın, izleyenler için son on yılın en önemli yerli yapımlarından biri olan 9'dan bu yana, kendi başına yönettiği ilk film Ara. Malum, beş yönetmenli Anlat İstanbul'u da o yazmış ve bölümlerinden birini yönetmişti. Ümit Ünal'ın, '80li yıllardan bu yana, Teyzem ya da Hayallerim, Aşkım ve Sen gibi çeşitli filmlerin senaristliğini yaptığını ve Türk sinemasının önemli kalemlerinden biri sayıldığını belki genç okuyucular için bir kez daha belirtmekte de fayda vardır.

    Ara, Harold Pinter'ın İhanet adlı güçlü oyunundan bir alıntıyla başlıyor. Pinter'ın metniyle Ünal'ın filminin göbek bağı olduğu zaten aşikar. Söz konusu oyun, iki ayrı çiftin yıllara yayılmış aşk ve ihanet ilişkilerini, sondan başa doğru anlatıyordu. Bu anlamda, Memento gibi bir filme de esin kaynağı olduğunu düşünmüşümdür hep. Ara'da ise, yine iki ayrı çiftin yıllara yayılmış ilişkilerini, ihanetlerini ve çözülmelerini izliyoruz. Öykü kurgusunu birebir almıyor Ümit Ünal ama yine de zamanı parçalıyor ve kronolojik bir anlatım yerine 10 yıllık bir zaman dilimi içinde gidip gelerek aktarıyor öyküsünü.

    Film, İstanbul'un entelektüellerce kurtarılmış alan ilan edilmiş eski semtlerinden birinde (bu örnekte Kuledibi), tek bir apartman dairesinde geçiyor. Yıllara yayılmış bir öyküyü kısıtlı bir mekan üzerinden anlatıyor olması, Ünal'ın filminin en kayda değer başarılarından biri. Bu daire, Gül'ün babaannesinden kalmış. Fakat burada yaşamıyor Gül. Reklam ve dizi çekimlerine mekan olarak kiralıyor, zaman zaman da kaçamaklar ya da partiler için kullanıyor.

    İlk tanıştıkları gece Ender'i getirdiği yer de burası oluyor. Fakat aralarındaki tek gecelik bir ilişki değil, yıllar süren bir beraberliğe dönüşüyor. Ender'in ortağı Veli ile karısı (aynı zamanda Ender'in çocukluk arkadaşı) Seda da onların yakın dostları olarak filme dahil oluyorlar. Arada filme girip çıkan başka yüzler olsa da filmin temelinde bu dört karakter arasındaki ilişkiler yer alıyor.

    Ara'nın tiyatrodan beslenen bir zemine oturduğu muhakkak. Fakat bu handikabı kendi avantajına dönüştürmeyi başarıyor. Diyaloglardaki ve oyunculuklardaki gerçeklik hissi, dijital kameranın pratik kullanımının sağladığı dinamizm bunun en önemli gerekçeleri.

    Sanırım karakterlerin gerçekliğini de eklemeliyim bunlara. Özellikle Erdem Akakçe tarafından büyük başarıyla canlandırılan Ender karakteri, kendi hayatımda en az iki üç adet benzerini tanıdığım, dolayısıyla Ümit Ünal'ın da ne kadar doğru ve gerçekçi bir şekilde çizdiğini birebir ayırt edebildiğim bir karakter oldu. Sadece bu karakterin filmin sonunda vardığı noktayı gereksiz buldum.

    Kimi ufak pürüzlere rağmen oyuncu ekibi genelde oldukça başarılı. İçlerinden sadece Serhat Tutumluer'in karakterine yüklenen ikinci kimliği yeterince inandırıcı kılamadığını düşünüyorum.

    Kendilerine kurmaya çalıştıkları yaşamlar, üzerlerine bir gömlek fazla gelen karakterler belki bunlar. Yükselmek, sınıf atlamak, başka birileri olmak için çok çabalamış ama geldikleri yerlerden, özlerinden, geçmişlerinden de kopamamış, arada kalmış karakterlerini başarıyla yansıtan Ümit Ünal, belki Türk toplumunun geneline fazla bir şey ifade etmeyecek ama kimimizin de yakından tanıdığı bir çevreye acı bir bakış atıyor. Hem alaturka hem alafranga, hem başarılı hem de gerçek anlamda hiçbir şey yaratmayan, üretmeyen; kendi zedelenmiş egoları yüzünden en yakınlarındakilere zarar veren bir grup insan.

    Belki kameranın, filmin sadece en sonunda o daireden çıkıp sokağa inmesi de bundan. Çünkü bu insanlar, o dört duvarlar arasında kendilerine kurdukları bohem yaşamlarıyla, olabildiğine kopmuşlar o sokaklardan.

    Son olarak şunu söylemeliyim ki, bu filmi geçtiğimiz Antalya Film Festivali'ne kabul etmeyenler de, sinemanın güncel deviniminden kopmuş olmalılar. Çünkü geçtiğimiz yılın tartışmasız en önemli ve başarılı iki üç yerli sinema filminden biri Ara. Ardı ardına gelen başarısız yerli yapımlar içinde, taze bir nefes.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top