Başka Semtin Çocukları
Yazar: Ali ErcivanMimar Sinan Üniversitesi'nin Sinema-TV Bölümü mezunlarından olan Aydın Bulut'un ilk uzun metrajını çekmesi uzun süredir beklenirdi. Babaanne adlı kısa filmiyle bundan yaklaşık 10 yıl önce birçok ödül kazanmış olan yönetmen, nihayet Başka Semtin Çocukları ile sinemaya geçişini tamamladı. Yıllardır birçok televizyon dizisine de imzasını atmış olan Aydın Bulut, bu filmiyle Antalya'da En İyi İlk Film için verilen özel ödüle layık görülmüştü. Geçtiğimiz hafta da İstanbul Film Festivali'nde İzleyici Ödülü'nün sahibi oldu.
Başka Semtin Çocukları, askerden İstanbul'a döndüğünde kardeşi Veysel'in cenazesiyle karşılaşan Semih'in, cinayeti aydınlatma çabasını anlatıyor yüzeyde. Ona anlatılanlar aracılığıyla geçmişe dönüyor, Veysel'in birkaç koldan içine düştüğü belaları izliyoruz. Semih de esrarı çözmeye ve kardeşinin intikamını almaya çalışıyor. Bu polisiye kurgunun arka planında da Alevi-Sünni çatışmaları, Kürt meselesi, sınıf atlama çabaları gibi Türkiye'nin toplumsal gerçeklikleri, İstanbul'un Gazi Mahallesi üzerinden karşımıza çıkıyor.
Zamanında Gazi Mahallesi olaylarına dair çok konuşulmuş bir belgesele de imza atmış olan Aydın Bulut'un neden bahsettiğini bildiğine şüphe yok. Olabildiğince objektif ve insancıl bir bakış açısıyla yaklaşmaya da çalışıyor ele aldığı mevzulara. Karakterlerini de gerçekçi bir şekilde perdeye taşıyor. Ancak içine düştüğü bir tuzak, tüm karakterlerin temsil ettikleri toplumsal durumlara, çatışmalara dair çok bilinçli ve doğrudan bir şekilde konuşuyor olmaları; kısacası didaktizm.
Aydın'ın filminin İstanbul Film Festivali'nde kendisinden bir gün önce gösterilen Kara Köpekler Havlarken ile mukayese edilmesi kaçınılmaz. Başka Semtin Çocukları, çok daha uzun süredir ortada olan, üzerinde çalışılan bir proje şüphesiz. Ancak bir başka Mimar Sinan öğrencisi olan Mehmet Bahadır Er'in eşi Maryna Gorbach ile birlikte çektiği Kara Köpekler Havlarken de çok benzer bir çevrede çok benzer temaları ele alıyor. Ve bu esnada aynı didaktizm tuzağına düşmemeyi de başarıyor.
İki film de popüler sinemanın kalıpları içerisinde, birbirine çok yakın karakterlerin benzer mücadelelerini anlatıyor. Öyle ki, Volga Sorgu'nun her iki filmde de neredeyse aynı rolü oynadığını söylemek bile mümkün. Her Mimar Sinan'lının Gazel Kutlar'ın başarılı kısa filmi Mardin ile yakından tanıdığı kuşçuluk merakı da iki filmin yırtma peşindeki ana karakterlerini birbirine daha sıkı bağlıyor.
Başka Semtin Çocukları, derdini kelimelere çok daha fazla yaslanarak ve aynı ölçüde çarpıcı bir sinemasal etki de bırakamadan anlattığı için, Kara Köpekler Havlarken'in bir adım gerisinde kalıyor. Ayrıca, Olağan Şüpheliler'i fazlasıyla hatırlatan yapısı içinde amaçladığı sürpriz etkisini de yakalayamıyor. Sonu çok önceden tahmin edilebilen filmin bizi esas sürprizden uzaklaştırmak için kurduğu bazı yan öyküler de bu yüzden işlevsiz kalıyor.
Ertan Saban tarafından canlandırılan Gürdal karakterinin bu filmin ne tematik dertleriyle herhangi bir ilgisini olduğunu düşünüyorum, ne de dikkatimizi başka yöne çekmekten başka bir amacı bulunduğunu. Buna rağmen senaryoda böylesine ağırlıklı yer alması, filmin odak noktasından uzaklaşmasına sebep oluyor.
Festivaldeki gösterimlerinin ardından birçok seyircinin Kara Köpekler Havlarken'e nasıl olumlu reaksiyon verdiğini ve bu filme mesafeli yaklaştığını gözlemlemişken, İzleyici Ödülü'nün Başka Semtin Çocukları'na gitmiş olmasına şaşırmadım dersem yalan olur! Sanırım Aydın Bulut'un ismi ve projenin daha medyatik konumu bu sonuçta etkili olmuştur.
Neticede eli yüzü düzgün bir film Başka Semtin Çocukları. Sadece beklediğimiz kadar güçlü bir sineması yok ve fazlasıyla didaktik anlatımı filmin sahiciliğini zedeliyor. Biraz daha Amerikan sineması kalıplarında olsa da Kara Köpekler Havlarken'in benzer bir yükün altından çok daha başarıyla kalktığını gördüğümüz için belki dudak bükmemiz. O filme ise vizyona girdiğinde daha detaylıca değiniriz artık?