Lütfen Filme Gitmeden Önce bu Yorumu Okuyunuz. Pişman Olmayacaksınız :
James Bond serisini Pierce Brosnan'ın başrolde olduğu zamanlardan bu yana mutlaka sinemaya gidip izlemek suretiyle takip ederim. Bununla birlikte ilk çekilenden bugüne bütün Bond filmlerini de izledim. Bu son izlediğim Skyfall ise maalesef benim için tam bir hayal kırıklığı oldu. Bana göre Bond filmlerinin sorunu artık teknolojiye boğulmuş olan istihbarat servislerinin işleyişi ile Saha ajanı Bond karakterinin bir türlü uyumlaştırıl(a)maması. Tabi bu noktada eğer başkahraman "teknoloji" olursa Bond'a ne gerek var sorusu geleceğinden -bana göre Bond markasının ticari başarısını da devam ettirmek için- bir takım görsel efektlere yüklenmek suretiyle filmler çekiliyor ve aksiyona aç izleyiciye sunuluyor.
Ama artık ilgili ve bilgili seyirciyi bu şekilde oyalamanın ve kandırmanın imkanı yok. Bu sebeple maalesef Sn. Duygu Kocabaylıoğlu'nun bu filme verdiği 4,5 Yıldızlık yüksek notunu bayağı bir abartılı buluyorum. Zira kendisinin eleştirisini okuduktan sonra filmi izlemeye gittim ve tam bir hayal kırıklığı yaşadım. Aksiyon macera filmlerindeki sahnelerde seyirci "sinema" eğitimi almadığından kendisini etkileyen ve beğenisini kazanan unsurları mantığa yakın ve gerçekleşebilmesi yüksek bütçe, zeka ve işgücü isteyen olaylarda bulur.Burada teknoloji ve gerçeklik elbette efektler ile aktarılıyor.
Skyfall'da filmin başından sonuna kadar gerçeğe ve mantığa aykırı durumları var. Sırasıyla gidersek ;
1. Bond'un tren'in üstünde vurulduktan sonra düştüğü yükseklik itibarı ile suya çarptığı anda aldığı basınç ile kaburgalarının kırlıması ve akciğerlerindeki bütün havanın boşalması sebebiyle o sudan sağ çıkması mümkün değil. Kaldı ki vurulmuştu. Onu vuran piyade tüfeğinin mermisi, atış yapılan mesafeden vucuda girişte küçük bir delik açsada içeride çok yüksek bir hasara yol açacağından yine de Bond'un yüksek kan kaybından bilinç kaybına uğraması ve düştüğü suda boğularak ölmesi gerekir. Neyse filmdir dedik bunu geçtik.
2. Bir de şu kötü kahraman konusu var. Günümüz kötü kahramanlarından bana göre en başarılı olanları yani elindeki teknolojik üstünlüğü sonuna kadar hedefine ulaşabilmek için en iyi şekilde kullananları, son iki Batman filmindeki Joker ve Bane karakterleri. Oysa ki bunlara zıt olarak Skyfall'daki kötü karakter, süper yüksek yazılım bilgisine sahip hem de zengin fakat kendini basitçe ortaya çıkaracak kadar da aptal ki kendini bulup götürebilsinler. Hatta yıllarca intikam almak için plan yapmış fakat gelin görün ki en basitinden çatıya bir keskin nişancı yerleştirme fikri aklına gelmemiş ?!? Neyse senaryo böyle deyip geçtik...
3. Bu arada aklıma gelen bir sahneye yorum yapamdan geçemeyeceğim. Filmin başındaki tren sahnesinde Bond iş makinesinin kepçe kolunu diğer vagonu üstüne geçirip bu vagonun tavanını yırtıyor ve vagonun içine atlıyor. Bu arada içerideki yolcularda "Haa Bond'muş ya, Eee naptın müdür?" modundalar. Kimse treni durdurmak için bir girişimde bulunma niyetinde değil. Kaldı ki ; 1800 lü yıllarda bile kullanımda olan bu tür eski vagonlarda acil durum kolu veya "teli" vardı. Şimdi siz kendinizi o yolcuların yerine koyun, tepenizden bir kepçe gelip sizin vagona girse siz ne yapardınız? "Aksiyondur o" deyip geçiyoruz...
4. Artık daha fazla uzatmamak için filmin ortasındaki mantıksızlıklara değinmeden filmin sonuna geçiyorum : Burada da Bond koskoca İngiliz İstihbarat Servisi'nin müdürünü yanında götürüyor ve bu elbette "merkez" tarafından biliniyor. Bunda bir sıkıntı yok. Ancak asıl problem bundan sonra. E be kardeşim bu kötü adamın geleceğini 7 düvel bile biliyorken -tamam Bond'u ve M'i yem yapmak akıllıca ancak- kötü adam ortaya çoıktığında neden destek kuvvet gelmiyor? Bond'u geçtim, M, bu kadar mı önemisz oluyor yani MI6 için? Kötü adam geliyor ve karşısında sadece Bond ve 2 kişi. Yok ya! Aklı başında olan bir kişi ve hatta "Call of Duty" oynayarak büyüyen gençliğimiz, bu mantığa nasıl yaklaşırdı artık siz düşünün !
5. Son olarak , artık İngiliz filmlerinde de aynı Amerikan benzerlerinde olduğu gibi bayrağı belirli karelerde gözümüze sokmak suretiyle milliyetçiliklerini empoze etme kaygısı da başlamış. Bu da alakasız bir şekilde yapıldığından oldukça rahatsız edici olmaya başladı bana göre...
Yukarıda yazdıklarımın hepsini bir sonuca bağlarsak, bana göre bu film için zamanınızı ziyan edip sinemaya gitmeyin. DVD'si çıkınca evde "bir ara" izlersiniz. Ne de olsa çok bir şey kaçırmamış olacaksınız...