Devrim Arabaları
Yazar: Ayşegül Kesirli"Devrim Arabaları," popüler bir Türk filminde var olması gereken bütün özelliklere sahip; Sansasyonel oyuncu kadrosu, çarpıcı hikayesi, sevecen atmosferi ve sürükleyici akışıyla dikkat çeken film, kimi kusurlarına karşın son dönemlerde popüler Türk sineması adına üretilen tüm yapımlara örnek teşkil edebilecek düzeyde.
Daha önceleri "Hititler" ve "Gelibolu" gibi belgesel filmleriyle adını duyuran yönetmen Tolga Örnek, "Devrim Arabaları"nda belgesel film alanındaki tecrübelerini fonksiyonel bir biçimde kullanarak derdini oldukça iyi anlatan sürükleyici bir hikayeye imza atmış.
Kalabalık kadrosuna rağmen her karakteri akılda kalıcı ve içten bir surete büründürmeyi başaran Örnek, hikayenin belgesel yönünü karakterlerin bu sevecen tavırlarıyla satır aralarına gizlemeyi başarmış. Bununla birlikte, filmin didaktik bir belgeselden çok karakterler üzerinden ilerleyen dramatik bir yapıya kavuşmasında, oyuncu kadrosunda yer alan kuvvetli isimlerin katkıları da büyük.
"Devrim Arabaları" başta Taner Birsel, Selçuk Yöntem ve Vahide Gördüm olmak üzere tüm oyuncuların özverili ve üretken performansları sayesinde renklenen ve sürükleyicilik kazanan bir film. Canlandırdığı karakteri büyük bir sorumluluk duygusuyla sırtlayan 1985 doğumlu genç oyuncu Onur Ünsal'ın samimi, içten ve interaktif performansınınsa filme apayrı bir sevecenlik duygusu kattığını söyleyebiliriz. Böylesine kalabalık bir oyuncu kadrosunu ustalıkla kontrol altında tutmayı başaran Tolga Örnek'in oyuncu yönetimi konusundaki kabiliyeti ise keşfedilmeye değer.
Her şeye rağmen, yaklaşık on iki karakterin ruh halini aynı anda beyazperdeye yansıtmak zorunda kalan "Devrim Arabaları"nın kimi noktalarda tıkandığını da belirtmek gerek. Öyküde yer alan karakterlerin sayıca fazlalığı genellikle anlatılan yan öykülerin yarıda kalmasına ve gidişatta önemli bir yer tutan aile ilişkilerinin belli bir noktadan sonra şablonlaşmasına neden oluyor. Öyküyü destekleyen kadın karakterlerin kişisel çatışmalarına yeterince odaklanılmaması ise kimi sahnelerde filmin klişe ve 'muhafazakar' bir surete bürünmesine sebebiyet veriyor.
Bu durum "Devrim Arabaları"nın dramatik özelliklerini kaybetmesine neden olsa da, film özellikle son dakikalarında giderek hızlanan ritmi ve izleyenlere heyecanlı anlar yaşatan aksilikler zinciriyle dramatik yapısını yeniden kazanıyor. Gidişat süresince karakterlerle birebir özdeşleşmemize ve uzun bir süre diken üstünde oturmamıza olanak tanıyan bu aksilikler zinciri, bir yanıyla "Devrim Arabaları"nın eleştirmeye çalıştığı yaygın bakış açısının sorumluluğunu da omuzlarımıza yüklüyor.
Her dakika bir aksilik olacak ve karakterlerin filmin başından beri hedefledikleri sonuca ulaşmaları engellenecek diye düşünmekten kendimizi alamadığımız bu süreç boyunca, aslında bizlerin de 'Devrim' projesine yeterince inanmadığımızın altı çiziliyor. Böylelikle 1960'lı yılların Türkiye'sine hakim olan özgüven eksikliğinin aslında hala daha içimizde bir yerlerde saklı olduğu rahatsız edici bir biçimde yüzümüze vurulmuş oluyor.
Diğer yandan, hareketli ritmiyle seyredenlerin bakış açısına eleştirel bir yorum getiren filmin, odaklandığı dönemin politik atmosferine olan yaklaşımının ise oldukça kısıtlı olduğunu söyleyebiliriz. Çoğunlukla anlattığı öykünün dönemin siyasi gelişmelerinden etkilenmemesi için büyük çaba harcayan Tolga Örnek'in, bu tercihle filmini popüler sinema alanına yaklaştırdığı açıkça anlaşılıyor. Ancak karakterlerini günün siyasi gelişmelerinden uzak, arıtılmış bir bölgede tutan film, bu sebepten dolayı bir süre sonra 'gerçekçi' duruşunu kaybederek masalsı bir nitelik kazanıyor.
Oysa anlatılan öykü yoğun bir biçimde dönemin politik haberlerini içeren belgesel görüntülerle ya da mühendislerin 'Devrim' projesi üzerinde çalışırken çekilmiş hakiki fotoğraflarıyla desteklenseydi "Devrim Arabaları"nın izleyenler üzerindeki etkisi bambaşka olurdu bana göre. Böylelikle, 'Devrim' projesinin tıpkı filmdeki karakterlerin gidişat süresince üzerine basa basa vurguladıkları gibi sahici ve amacına ulaşmış bir çalışma olduğu seyredenlere daha net bir biçimde aşılanabilirdi.
Dahası, bu projenin önünü tıkayan zihniyetin sadece kötü bir karakterde değil, içinde yaşadığımız sistemin tam göbeğinde vücut bulduğu daha gerçekçi bir dille vurgulanabilirdi. Her şeyi geçtim, sadece ufak birkaç fotoğrafla gerçek hayatta Devrim projesinde çalışmış hakiki mühendisler bir biçimde onurlandırılabilirdi.
Yine de "Devrim Arabaları," bahsettiğimiz eksikliklere ve senaryosunda var olan kimi aksaklıklara rağmen, son zamanlarda popüler Türk Sineması adına çekilen en tutarlı çalışmalarından biri. İçerisinde her yaştan izleyicinin ilgisini çekebilecek farklı malzemeler barındıran film, her şekilde seyredilmeye değer.