Yılın en iyi blockbuster filmi!
Yazar: Oktay Ege KozakBilinmeze Doğru Star Trek, eski usül Uzay Yolu ile nefes kesen blockbuster sineması arasında muazzam bir denge yakalayan mükemmel bir eğlencelik. Yönetmen J.J. Abrams, Uzay Yolu yaratıcısı Gene Roddenberry’nin vizyonunu ayakta tutarken seriyi yeni bir jenerasyona uyarlamayı 2009 yapımı başarılı "reboot"tan bile daha ustalıkla beceriyor.
Tabii ki bu dedenizin Uzay Yolu değil, ama neden olsun ki? Enerjik ve aksiyon dolu yollarla yeni jenerasyonu Uzay Yolu mitolojisine çekmek için misyonunu fazlasıyla yerine getiriyor film.
2009 yapımı reboot Kaptan Kirk (Chris Pine), Spock (Zachary Quinto) ve Atılgan ekibinin orijin hikayesini sunarken alternatif bir Uzay Yolu zaman dilimi yaratıyordu. Deli Kaptan Nero’nun geçmişe dönüp zamanın akışını değiştirdiğinden beri Atılgan ekibinin orjinal diziye alternatif bir hikayesini takip ediyoruz.
Bu akıllı yaklaşım, yeni serinin yapımcılarına Uzay Yolu mitolojisine sadık kalırken kendi hikayelerini de yaratmaları için izin veriyor. Biraz düşünürsek her reboot yeniden başlattığı serinin dünyasında alternatif bir evren yaratıyor zaten bir bakıma. Batman & Robin’in Christopher Nolan’ın Kara Şövalye üçlemesi ile aynı evrende geçtiğine inanmak zor açıkçası.
Bu yaklaşımla yaratılan özgürlük, JJ Abrams ve ekibine kendi Uzay Yolu hikayelerini yaratmak için hayal güçlerine yardım ediyor. Bu alternatif zamanda Kirk ve Spock, düşman olarak tanışıyorlar ve Spock’un gezegeni Vulcan yok ediliyor. Diğer yandan Kaptan Kirk babasız büyüdüğü için daha asi bir kişiliğe sahip. Bu sayede Chris Pine, William Shatner’a oranla daha tutkulu bir karakter yaratabiliyor.
Reboot’un bu ikinci bölümü, orijinal Uzay Yolu’na göndermelerde bulunup aynı zamanda kendi hikayesini de yaratıyor. Bu bölüm, bir bakıma orijinal filmlerden birini yeniden çekmesine rağmen ferah bir yeniliğe sahip.
Aslına bakarsanız Uzay Yolu hayranları için filmin gizli tuttuğu bazı sırları açıklamamak amacıyla hangi orijinal seri bölümünü ve filmi yeniden çektiğini söylemek bile zor. Yine de bir sürü Trekker’ın artık sırrı çözdüğü bariz. Hatta filmin IMDB sayfasında bile bu gizli karakterin gerçek kimliği açıklanmış.
2009 edisyonunda olduğu gibi kinetik aksiyon, Yıldız Savaşları usülü ‘fizik üzeri eğlence’ stili, hızlı tempo ve lens parlamaları geri dönüyor. Abrams’ın yeni Yıldız Savaşları’nı yönetmek için seçilmesine şaşırmamalı. Buna rağmen ilk filmin orijin hikayesini aradan çıkardığı için ustalıkla elden geçirilmiş, daha klasik bir Uzay Yolu hikayesi izliyoruz.
Film, James Bond usülü bir jenerik öncesi aksiyon açılışı ile başlıyor. Atılgan ekibi gizli olarak primitif bir halkı volkanik bir patlamadan kurtarmaya çalışırken Kaptan Kirk, Spock’u kurtarmak için zor bir seçim yapmak zorunda kalıyor. Fakat bu sırf aksiyon olsun diye beyinsiz bir açılış değil. Filmin temalarını muazzam bir biçimde aksiyonun içine sıkıştırıyor.
Bu noktadan sonra Kirk ve ekibi, John Harrison (Benedict Cumberbatch) isimli bir teröristin peşinden gidiyor. Harrison, federasyona olan saldırılarını o kadar abartıyor ki, Kirk 72 nükleer roketle Harrison’un yaşadığı ıssız bir gezegeni yok etmek için yola koyuluyor. Fakat zaman içinde Harrison’un gerçek kimliği ve roketlerin arkasındaki gizem açıldığında Kirk ve Spock, çok daha derin bir komplo içinde olduklarını görüyorlar.
Harrison’un orijinal karakteri abartı ama karizmatik bir aktör tarafından canlandırılmıştı. Cumberbatch’in hipnotik performansı ise karakterin orijinine sadık kalmasına rağmen egotizm yerine akıl gücüne odaklanan kurnaz bir avcı sanki. Tek küçük şikayetim Hintli olması gereken bu karakterin beyaz bir aktör tarafından canlandırılması.
Filmin ikinci perdesi neredeyse tamamen Atılgan’ın içinde geçerek klasik Uzay Yolu bölümlerini hatırlatıyor. Ekip, bu sayede iki değişik seyirciyi bir araya çekmeyi başarıyor. Abrams çoğu sahneyi eski Uzay Yolu’ndan bildiğimiz filozofik tartışmalar ile başlatarak genel seyircinin beklediği hızlı tempo aksiyon ve muazzam özel efektleri de sonradan sunuyor. Kirk ve Harrison’un bir gemiden diğerine yaptığı imkansız sıçrama sekansı bile bilet parasına değer.
Yeniden çektiği filmin unutulmaz bir sekansını değişik bir biçimde elden geçiren filmin, orijinal sekansın duygusallığını yakalaması etkileyici bir başarı. Bilinmeze Doğru Star Trek, şu ana kadar yılın en iyi blockbuster filmi.