Hesabım
    Beni Unutma
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Beni Unutma

    Beni Unutma

    Yazar: Serdar Kökçeoğlu

    Alacakaranlık serisinin fetiş delikanlısı ile Lost’un güzel yıldızını bohem bir New York filminde buluşturmak ilginç bir fikir doğrusu. Aslında üç kişilik bir aşk hikayesi bu; aristokrat babasının ağırlığı altında ezilen ve kardeşinin intiharı nedeniyle bu iktidarı sorgulamaya çalışan, serseri gibi yaşayan ama aslında serseri de olmayan bir genç, çocukluğunda annesinin öldürülmesine seyici kalan ve polis babasının çaresizlik nedeniyle kontrol düşkünü olmasına boyun eğen bir genç kız ve trajediler söz konusu olduğunda, onlarla göbek bağı hayli sağlam olan New York kenti var bu ilişkide.

    Tyler ve Ally’i esas buluşturan, Ally’nin babasının Tyler’ı bir gece vakti sebepsiz yere bir güzel benzetmesi olur ama bu sevimsiz ilişki kurma biçimi, zamanla iki gencin bağlanmasıyla bir süreliğine unutulur. Tyler babasının müzisyen olan erkek kardeşini harcadığını unutmadığı için, kız kardeşinin ezilmesine engel olmaya çalışır. Bu noktada oyuncunun ’duyarlı serseri’ tarzıyla hafiften James Dean’lik yaptığını hissediyorsunuz, fakat Robert Pattinson’un çok yetenekli bir oyuncu olmadığını anlamak o kadar zor değil. Aktör kendisine teslim edilen, aşk ve aile işlerini yolunu koymaya çalışan acılı genç rolünü bir türlü ayakları yere basan bir karaktere dönüştüremiyor. Bu anlamda Emilie de Ravin rol arkadaşının bir adım önüne geçmeyi başarıyor ama filmin ciddi odak sorunu nedeniyle, filmin sonlarına doğru ortadan kaybolduğunda çok da şaşırmıyoruz.

    Beni Unutma, iki popüler yıldızın gerçek yeteneklerini göstermesi için düşünülmüş bağımsız ruhlu bir gençlik projesi. Genç olmalarına rağmen üzerlerine aileden bindirilen trajedi yükü hayli ağır olan, birbirlerine sığındıklarında bile ailenin gölgesinden kurtulamayan gençlerin hikayesini 11 Eylül’e bağlamak daha etkileyici olabilirmiş aslında. Üstelik arka planda karanlık yüzünü gördüğümüz New York’un filmde bir üçüncü karaktere dönüşmesi de iyi düşünülmüş. O da nihayetinde kendi büyük trajedisini yaşıyor.

    Filmdeki sorunları sıralamaya bir başlarsak, sonu gelmeyecekmiş gibi gözüküyor. Bir kere resim sanatına yetenekli olan ve arkadaşları tarafından aşağılanan küçük kız kardeş dışında bir tane bile derinliği olan karakter yok karşımızda. ’Küçük ressam’, rolü canlandıran küçük kızın da katkısıyla filmin adeta en parlak yönü olarak öne çıkıyor. Öte yandan ciddi bir odak sorunu var ve film romantik bir ilişki ile aile problemleri arasında, sürekli esas meselesini unuturarak odak değiştiriyor. 11 Eylül olayları ile kurduğu ilişki ise çok güçlü değil, bu anlamda bu önemli bağlantının hakkını ne yazık ki veremiyor. Popüler genç şarkıcıların rol aldığı ve baştan sona arabesk şarkıların çaldığı, sinemamızın o ’unutulmaz’ gençlik filmlerini hatırlattı bize.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top