Hesabım
    Kutsal Savaşçı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Kutsal Savaşçı

    Kutsal Savaşçı

    Yazar: Ali Ercivan

    Kutsal Savaşçı filmiyle ilgileniyorsanız, geçen sene yine Paul Bettany'nin oynadığı ve Scott Stewart'ın yönettiği Kıyamet Melekleri adlı yapımı da muhtemelen izlemişsinizdir. Bu yüzden endişe edenleriniz için baştan söyleyeyim, ikili bu kez ortaya benzeri bir kepazelik çıkarmamayı başarmış.

    Çizgi roman uyarlaması olan Kutsal Savaşçı, kendi mitolojisini seyirciye aktarmak için bir animasyon bloğuyla başlıyor. İnsanlar ve vampirler arasında uzun süre devam eden savaşın, doğaüstü güçler geliştirmiş rahipler sayesinde nasıl bittiğini öğreniyoruz. Savaş sona erince, bu rahiplere ihtiyaç kalmamış. Birer öcü veya ucube gibi görülüp toplum dışına itilmişler. Söz konusu toplum ise, kilisenin baskıcı rejimi tarafından idare edilen, Orwell'in 1984'ünü anımsatan bir distopya halini almış. Dini kurumların, korku ve cehaleti kullanarak yönettiği bir toplum.

    Ailesi vampirlerin saldırısına uğrayınca yeniden görev başına dönmek isteyen bir rahip, yani kahramanımız, kilisenin sert tepkisiyle karşılaşıyor. Vampirleri bertaraf etmiş olma kozunu kullanarak halkın güvenini ve iplerini ele geçiren kilise kurumu, aynı tehlikenin hortladığını kabul etmek istemiyor. Rahibimiz şehirden kovulup kiliseden aforoz ediliyor ve vampirlere karşı tek başına mücadele etmesi gerektiğini anlıyor. Yanında sadece genç bir polisle yola koyuluyor.

    Şu ana kadar 1984 veya Karanlık Şehir gibi bilimkurgu klasiklerine referanslarla gelen Kutsal Savaşçı, bu noktadan sonra western motiflerinin baskın olduğu bir yapıda ilerliyor. Uzun aradan sonra yeniden atının/motorunun üstüne atlayan bir 'kovboy', geçilmesi gereken bir çöl, yetişilmesi gereken bir tren ve kurtarılması gereken genç bir kız var. John Ford klasiği The Searchers'dan Clint Eastwood'un Oscar ödüllü başyapıtı Affedilmeyen'e kadar bir dizi önemli referans yani.

    Artık kabak tadı vermeye başlayan 3D meselesini bile ölçülü, hatta tatmin edici bir şekilde kullanıyor karşımızdaki film. En önemlisi, gişe uğruna abartılı aksiyon sahneleriyle öyküsünü de boğmuyor.

    Tabii bütün bu meziyetler, çok entelektüel ya da sofistike bir yapımla karşı karşıya olduğumuz anlamına gelmez. Sıklıkla din propagandasına meyledildiği gerçeğini de değiştirmez. Yine de işin kolayına kaçıp tamamen zekasız bir eğlencelik yapmakla yetinmemiş olmak, bu tür yapımlar için yabana atılmayacak bir artı puan.

    Yazık ki son perde, bütün bu artıları etkili bir finalle toparlamayı beceremiyor. Her şeyin kolayca çözüldüğü zayıf bir aksiyon sekansı izliyoruz önce. Ardından, devam filmlerine açık kapı bırakıldığının işareti geliyor. Ve beklediğimiz katharsis'i yaşayamadan, yani aslında kurtlarımızı dökemeden çıkıyoruz salondan. Film, çözmeyi vaat ettiği hemen her şeyi devam filmine bırakıyor. Ayrıca karanlık iyi güzel, bir yere kadar ama böyle bir filmin aksiyon vaadini de karşılayamıyor Kutsal Savaşçı. Denediği halde...

    Yine de nice benzerine kıyasla nitelikli ve özenli bir iş olduğunu teslim etmek gerek. Paul Bettany'yi daha önemli yapımlarda görmek istiyoruz tabii ama o da iyi para kazanıyor muhakkak, bir süre daha hoş görmek lazım bu yüzden.

    Twitter: aliercivan

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top