Senaryosunu, David Benioff ve Darren Lemke’nin bizzat kendi orijinal hikâyelerini esas alarak Billy Ray ile birlikte yazdıkları “Gemini Man”, yönetmen koltuğunda Ang Lee’nin oturduğu bol aksiyonlu bir Paramount Pictures filmi…
Prömiyeri, 1 Ekim 2019’da Zürih Film Festivalinde yapılan ve 11 Ekim 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren filmin, 5.7/10 (37.056 oy) ve 4.2/5 (8.765 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 4.7/10 (291 yorum) ve 38/100 (49 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, kendini sinema eleştirmenlerine beğendirmekte pek başarılı olamayan bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Ama biz yine de Darren Lemke’ye ait “genç klon” konseptini de içeren bir ana fikir çerçevesinde çekilecek bir filmin yapım ve dağıtım haklarını 1997 yılından itibaren elinde bulunduran Walt Disney Pictures’ın bunu, 2016 yılında Skydance Media’ya satması sonucunda gerçekleştirilen bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun için de, 138 milyon dolarlık bir bütçeyle Glennville (Georgia – ABD), Cartagena (Kolombiya), Budapeşte (Macaristan) sokaklarındaki mekânlar ile Budapeşte’deki ünlü Széchenyi Termal Banyosunda (kaplıca) çekilen ve brüt 173.2 milyon dolar gibi yapımcılarını mutlu etmesi mümkün olmayan bir hasılat rakamına ulaşmış olan filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, “insan klonlanması” ve “hafıza kaybı” farklılıkları dışında konu itibarıyla (bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışı hiçbir mecrada kimsenin değinmemiş olmasına karşın) başrolünde Matt Damon’ın oynadığı “The Bourne” serisi ile ciddi benzerlikler taşıyan bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Zira her ikisinin de merkezinde, ait olduklarını düşündükleri devlet kuruluşlarının ihanetine uğramış olan Henry Brogan ve Jason Bourne isimli iki profesyonel suikastçının, bol aksiyon içeren kaçma ve kovalama hikâyeleri mevcut…
Aksiyon demişken de, her şey bir yana, adrenalin meraklısı izleyiciyi fazlasıyla memnun ettiğini (ve edeceğini) düşündüğümüz, filmdeki sırf motosikletli takip ve kavga sahneleri için bile mutlaka ayrı bir parantez açılması gerekiyor…
Eminiz bu sahnelerde, 1 Academy ve 2 BAFTA ödüllü görüntü yönetmeni Dion Beebe’nin işi, her ne kadar kendisi “Collateral” (2004) ve “Edge of Tomorrow” (2014) gibi filmlerden şerbetli olsa da çok da basit olmamıştır…
Filmde dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise, elbette ki görsel efektler…
Bu işin arkasındaki marka da, kurucu ortakları arasında Peter Jackson’ın da bulunduğu Yeni Zelanda merkezli 6 Academy ödüllü Weta Digital firması…
Ki, küçük bir bilgi notu olarak, “Lord of the Rings” üçlemesindeki o meşhur “Gollum” karakterinin (CGI) bilgisayar tasarımlarının da bu firma tarafından üstlenildiğini belirtmiş olalım…
O nedenle de, Will Smith’in “genç” kopyasına, “Nasıl olur böyle bir şey?” diyerek hayretle bakmamak gerektiğini de söylemiş olalım… Hele de görsel efekt ekibinin yönetimi, 2 Academy ve 2 BAFTA ödüllü Bill Westenhofer gibi bir ustanın elindeyken…
Bize göre filmin, Will Smith, Mary Elizabeth Winstead, Clive Owen ve Benedict Wong gibi isimlerin ana karakterleri canlandırdıkları oyuncu kadrosu da fena değil… Özellikle de, Will Smith ile (bu rolü Tatiana Maslany’nin elinden son dakikada kapmış olan) Mary Elizabeth Winstead arasındaki kimyasal uyum oldukça iyiyken…
Şimdi haklı olarak diyebilirsiniz ki, “Senin anlata anlata bitiremediğin bu filme neden bu kadar düşük puanlar verilmiş?”
Gördüğümüz kadarıyla, “The Curious Case of Benjamin Button” da (2008) Brad Pitt’in gençleşmesine takılmayanların büyük çoğunluğu, CGI teknolojisi ile Will Smith’in yirmili yaşlardaki (23) bir delikanlıya dönüştürülmesini pek kabullenememişler… Yoksa yorumları uluslararası bir referans niteliğine sahip olan profesyonel eleştirmenler arasında hiç kimsenin, (ömrü hayatında bir kez bile olsa bırak bir romanı, aklı başında bir kısa hikâyeyi dahi okumamış birilerince yapıldığı biçimde) filmin konusunu “basmakalıp (cliché)” ve “önceden tahmin edilebilir” ilan ettiği yok… Ve zaten, izleyince göreceğiniz gibi olay öyle de değil…
Yani takılmayın mesnetsiz ve her türlü izahtan yoksun bu tür basit yorumlara…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez, üst düzey sinemacıların filmlerini izleme listelerine dâhil etmekten mutluluk duyan sinemasever dostlara, “Filmografisinde, ‘Sense and Sensibility’ – 1995, ‘Wo hu cang long / Crouching Tiger, Hidden Dragon ‘ – 2000, ‘Brokeback Mountain’ – 2005, ‘Se, jie / Lust, Caution’ – 2007 ve ‘Life of Pi’ – 2012 gibi filmler bulunan Ang Lee, her zaman için kredisi bizde mevcut yönetmenlerden biri olmaya devam edecektir” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 2,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “bir şans da siz verebilirsiniz” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 25 Aralık 2019 günü saat 02.22’de yazılarak paylaşılmıştır...