En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Ahmet U.
6 değerlendirmeler
Takip Et!
4,5
15 Şubat 2013 tarihinde eklendi
Filmin giriş bölümündeki çarpıcı anlatım, seyircide büyük bir merak ve heyecan yaratıyor. Fakat filmin ilk bir saatinden sonra geçmiş ve gelecek hikâyeleri arasında bağlantı ve izler kaybolmaya başlıyor ve seyirci gözüyle takibi zorlaşıyor. Seyircide, kim kimdi? Bu neden oldu? benzeri sorular oluşuyor. Yönetmenler, anlatım aracı olarak böyle bir üslup kullanmak istemişler. Film, her şeyden önce dikkat istiyor.
Yönetmen Wachowski kardeşlerin “devrim olmasa da bir şeyler yapmalı” sinema söylemenin Matrix ve V for Vendetta ile kıyaslandığında gerilediğini söylemek mümkün. Tykwer ise, daha çok aksiyon sahnelerindeki mizah ve kurgu anlayışıyla başarılı oluyor. Filmin oyunculuk performansları çok başarılı değil. Abartılı ve yoğun makyajın yanı sıra karikatürize edilmiş karakterler, sanki bir animasyon filmi izlenimi veriyor. Oyuncuların değişik hikâyelerde iyi ve kötü diye ayırılması, hatta cinsiyet değiştirmesi; bilinçli bir karar olarak oyuncuları önemsizleştirip, ana hikâye eksenini öne çıkarıyor fakat senaryonun savrulmasına engel olamıyor.
Bulut Atlas’ı “İnsanın Var Olmak Savaşı” anlatımında başyapıt olmasa da görülmesi gereken önemli bir film.
Sonunda izleyebildim,merak ettiğim filmlerin başında geliyordu.4 farklı hikaye anlatılıyor baştan sona kadar,birinden sürekli bir diğerine atladığı için kopmalar olabiliyor filmden bu yüzden odaklanmak lazım aslında herkesçe bilinen insani değerleri sorgulayarak başlıyor ve o şekilde bitiyor;kölelik,insana saygı vs..güzeldi yani ben beğendim özellikle makyajlar mükemmeldi diyebilirim ve bu konuda oskarın en güçlü adaylarından..
inanılmaz bir film hikayelerin ayrı ayrı düşünüldüğünde sıradan olduğunu söyleyenlere asla katılmıyorum ve onlara filmi tekrar ve dikkatlice izlemelerini tavsiye ediyorum.zaten hikayeler birbirinden ayrı düşünülemez çünkü hepsi birbiriyle bağlantılı .senaryosunu yazan insanın zekası kendine hayran bıraktırıyor ayrıca çooook derin anlamlar içeriyor bence makyajlar ve karakterler de kusursuz olmuş.ama filmi anlamak ve bağlantıları kurmak zor o yüzden kafanızın rahat olduğu bir zamanda izlenmesini tavsiye ederim
hep aynı kafa, sonunu başını tahmin edebildiğimiz filmlerin arasından sıyrılmış bence. uzun zamanına karşın seyirciyi sıkmayan, dikkatli izleyiciye büyük keyif veren değişik film,izlenir.
Biraz felsefe okumuşluğum var, biraz da kalem tutmuşluğum. Eğer bu filmde deha arıyorsanız yolunuz açık olsun. 5 tane özgürlük, erdem vb konuları işleyen vasat ya da çizgi film düzeyindeki filmi alın harmanlayın, içine kurgusal bir çeşni katın; sanki her filmin konusu başka bir zamandaki konunun izdüşümü gibi... Bunu epeyce efektle sunun. Bu karmaşıkmış gibi görünen kurguyu seyirci kafasında tamamlasın, alın size vasatlığın senfonisi. Seyirci işin içine katıldığı ve parçaları zihninde tamamladığında bu katılım acayip bir etki yaratır ve parçası olduğu şeyi sever. İlk iki saati izleyene kadar bir kaç kere açıp kapattım. Ben herkesin övdüğü makyajları da beğenmedim. Her neyse son 50 dakikayı izlemekten vaz geçerek yorumu yazdım. Bence önce yorum yazanların bir çoğunu da tebrik ederim. Olayı çözen epeyce insanın olması hoşuma gitti. Şu ara IMDB puanı 7,9 idi. Bir kaç yıl sonra 7 altına sonra da 6,7 civarına bağdaş kurur. bir zamanlar beğenilen sonra unutulan Barbarella gibi kof bir film.
Bu film ileride mutlaka bir Başyapıt olarak gösterilecektir ve gösterilmeli de.Etkileyici. 21 Gram dan sonra onun tadına uygun bir film bulamamış ben'e harika bir cevaptır ve bence 21 Gramdan bir tık öne geçmiştir.Çok karmaşık olduğundan mutlaka dikkatle izlenmesi gereken bir film.Hele ki özgürlükçü ve reenkarnasyona ilgi duyan herkes izlemeli diye düşünüyorum...
Ben filmi izlemeden önce şu durumu bilseydim ki size yardımcı olmasını istiyorum, filmde hikayeler sıralı gidiyor ve bir sonraki karakter bir önceki karakterin spoiler: mektubunu okuyor. Bu şekilde izleyin ve daha çok zevk alacağınızı umarım. Filmin bir özelliği de aynı anda birkaç kısa filmi birbiri ile bağlantılı olarak izliyorsunuz. İyi seyirler..
yüzüklerin efendisinden sonra izlediğim en güzel film.konusu ve verdiği mesajı alamak zor değil.önce ve sonrayı düşünenlere tavsiye edespoiler: rim.tüm yaşam enerjiden ibarettir.söylediklerimiz yaptıklarımız düşündüklerimiz bedenimiz yaydığımız enerjidir.ölüm bitiş değil başlangıçtır.
Film iyi mi değil mi nasıl çekilmiş, konuda kopukluk var mı yok mu ....önemi yok. Sürükleyici, insanın içine işleyen, mesaj içeren çok etkileyici..oyuncular müthiş. Tavsiye ederim!
2004 yılında çıkan ve alışılmadık bir tarzda yazılmış bir romanı filme çekmişler. Bu romanda altı kısa hikaye anlatılıyor. Her hikayenin içinde başka bir hikaye okuyan, dinleyen veya seyreden insanlar var. Ama her hikaye yarıda kesiliyor ve o hikayeyi takip eden kişinin hikayesi anlatılıyor. Sonra o hikaye de yarıda kesilip onu okuyan veya seyreden bir başkasının hikayesi anlatılıyor. Meselâ önce köle ticareti yapan bir adamın hikayesi ile başlanıyor. Köel tüccarının macerası yarıda kesilerek onun hikayesini bir kitaptan okuyan homoseksüel bir müzisyenin hikayesine başlanıyor. Sonra homoseksüel müzisyenin de hikayesi yarıda kesilerek onun aşk mektuplarını tesadüfen bulup okuyan bir muhabirin hikayesine başlanıyor. Sonra o hikaye de yarıda kesilip, bu muhabirin ortaya çıkardığı nükleer enerji santrali skandalının hikayesini okuyan bir İskoç'un hikayesine başlanıyor, vs. Bilahare yarım kalan hikayeler tamamlanıyor. Eğer seyirci bu tuhaf tarza hazırlıklı gitmeli. Aksi takdirde kafası karışacaktır!
Cloud Atlas; Wachowski kardeşlerin ihtilal özlemi bu filme de yansımış. Film boyunca sizi bir evrenden başka bir evrene sürükleyen eşsiz bir kurgunun esrarına kapılıyorsunuz. Başlıyoruz, başlangıçlar hayli karmaşık olsa da sonlar öyle sade ve anlaşılır bitiyor ki bazı yarım kalmışlıkların eksikliği dokunmuyor. İnceden inceye piano tınılarını duyabiliyorsunuz bu ise akıp giden zamanın hüzünlü yansımaları olsa gerek. David Mitchell 'i hiç okumamış olmam ne büyük eksiklik şimdi anlıyorum. Sayfaların arasında düşünmeyi / düşlemeyi daha bir kanıksamış bizler için yedinci sanatın perdelerinden süzülüp bu denli derin izler bırakabiliyorsa bir yapıt hiç de haksız sayılmam. Tom Tykwer 'ı unutmamak lazım böylesine zor bir işin altından kalkarak övgüyü sonuna kadar hak etmiş. Tom Hanks, Halle Berry, Hugh Grant, Hugo Weaving, Jim Sturgess, Ben Whishaw, James D'Arcy, Doona Bae, Susan Sarandon, Jim Broadbent bu karoya kim hayır diyebilir. Robert Frobisher (Ben Whishaw) ve Rufus Sixsmith (James D'Arcy) artık aşkları bir dersiniz aykırı ilişkileri mi orası sizin bakış açınız bütün bir film boyunca mektuplar mektuplar... Hae-Joo Chang ( Jim Sturgess ) devrimin komutanı olarak çöküşten önce çıkıyor karşımıza; çöküşü hazırlayan mı yoksa kaçınılmaz olanı başka bir yola sokmaya çalışanlar mıdır devrimciler? Ve tanrılarımız, (Sonmi-450/Doona Bae) onlar unuttuğumuz geçmişteki düzene karşı çıkan bizler değil miyiz? Aslında bütün örgü özgürlük mücadelesi üzerine, hayatlarımız sadece bize ait değildir, başkalarına bağılıyız ya! Farklı zamanlarda farklı kimliklerde birbiriyle etkileşim halinde olan insanlar. Peki ya onların geçmiş, gelecek ve şimdiki yaşamları... Bütün bir var oluşun diyalektiğine temas ediyor. Okyanusta bir damla olmak ve okyanusun damlalardan oluşması, neresinden tutarsanız. Ölüm ise başka bir yaşamın kapısını açar ki reenkarnasyonun zirve yaptığı bir kurgu içindeyiz. 'Haklarımızın ihlal edilmesine göz yummayacağım' , merdiven altı kaçak tekstil işçileri, devrimci sendika, kölelerin hakları ve bir klonun tanrılaşması. Şimdiden başyapıt sayıyoruz ve ekliyorum; 'başkaldırı' hem sisteme hem kendimize... İntiharın büyük cesaret gerektirdiği ve inandığın değerler uğruna bile bile ölüme gitmek.. Aşk en büyük devrimdir: Zamanlar, mekanlar, insanlar ve hatta dünyalar değişse bile sevginin güçlü bağı mutlu sonları yaratmaya yetiyor. Tek tek karakterleri işlemeye kalksam film üzerine kitap yazmam gerekir. Kısa tutuyorum; filmde benim en çok hoşuma giden kısım 'I know / farkındayım' demekten kendini alamayan ihtiyarın 'Help! / imdat' çığlığı... Wachowski'ler Matrix'de devrimi yapsalarda yarım kalmıştı burada bir adım ileri götürmüşler diyebiliyoruz. Matrix'de bir 'révision' söz konusuydu. Burada yıkımın ardından kaçış geliyor. Ama yaşam varoldukça zayıf olan güçlünün yemi olur kuralı devam ediyor. İnsan ruhunun yüzyıllar süren tekamülüne bir selam etmeden duramıyorum. Gidilesi, görülesi ve hatta birkaç defa seyredilesi bir film olmuş. Büyük beklentiler içerisinde gittim ve umduğumu ziyadesiyle buldum. {09.11.2012}
Mesaj 1: Hangi devirde yaşıyorsanız yaşayın başkalarının kölesi olmayın, sonunda hezimet olacağını bilseniz dahi özgürlüğünüz için savaşın. Mesaj 2: Yaşadığınız hayatı yalnızca sizin seçimleriniz belirlemez, etrafınızdaki uzak,yakın bütün insanların yaşadığınız hayatın şekillenmesinde payı vardır. Mesaj 3: Dili, dini, ırkı ne olursa olsun insana sadece insan olduğu için (iyi bir insan olduğu için elbette) saygı gösterilmelidir (İbrahim Tatlıses'in ünlü şarkısındaki gibi aynen ''Madem ki insandır saygımız vardır''). Bütün bu mesajlar güzel, hoş. Bunlara herkes gibi bende katılıyorum elbette. Ancak bu mesajların içini doldurabilecek hikayelere sahip olduğunu düşünmüyorum filmin. Bu hikayelerin hemen hemen hepsi eli yüzü düzgün yazılmış, yönetilmiş. Ancak sinema tarihinde onca film içerisinde bu filmi üste çıkarabilecek özgünlüğe sahip değil bu hikayelerin hiçbiri. Sanki orta seviyede 5 filmin birleştirilip sunulması gibi film. En azından 1-2 hikaye sinema tarihinde iz bırakacak orijinalliğe sahip olabilseymiş. Film boyunca yukarıda saydığım üç mesajın on dakikada bir tekrarlanması da beni cidden rahatsız etti. Siz hikayeyi anlatın, biz düşünerek mesajları bulurduk zaten. On dakikada bir karakterlerin bunları tekrarlamasına gerek yoktu.
Öncelikle filmin makyaj başarısını övmem lazım; gerçekten oyuncuların farklı zamanlarda hangi karakteri oynadıklarını anlamayı aşırı güçleştirmiş ve bu da filme çeşitlilik sağlamış. spoiler: Örnek vermek gerekirse : Tom Hanks'in oynadığı karakterleri ayırt etmek gerçekten güç idi. Filmin başında Hanks'in burnundan tanırım heralde dedim ama onu bile makyajla değiştirmişler bazı zaman dilimlerinde.
Filmde ortaya çıkabilecek en muhtemel sıkıntı farklı zamanlardaki sahneler arasında kopukluk olmasıydı. Bu muhtemel sorunu da Wachowski kardeşler ve Tom Tykwer, bir zaman dilimindeki sahnenin sonu ile diğerinin başlanıcı arasına, ses ve ya görüntü açısından benzer sahneler koyup geçişi yumuşatmayla gerçekten keyifli ve rahatsız etmeyen geçişler sağlamışlar.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.