Yasak Bölge 9
Yazar: Oktay Ege KozakYasak Bölge 9, geçen Ağustos'ta Amerika'da vizyona girdiğinde bayağı bir gürültü yarattı. Ben filmi vizyona girdiği gün, yani sonradan gelecek 'Yasak Bölge 9 tapınmaları' başlamadan önce izledim. Her ne kadar filmi başarılı bir bilim-kurgu eforu olarak kabul etsem de neden hem seyirciden, hem de eleştirmenlerden 'son yılların en önemli bilim-kurgu şaheseri' tarzı bir tepki aldığını anlayabilmiş değilim.
Yanlış anlaşılmasın, Yasak Bölge 9 iyi bir film. Yanlız karşımızda ne 2001 veya Yıldız Savaşları ile anılacak bir bilim kurgu klasiği, ne de yılın en iyi filmlerinden biri duruyor.
Belki de ilgi ve hobi ötesinde türü bazen fazla ciddiye alan uzlanmaz arlanmaz bir bilim kurgu ineği olduğumdan Yasak Bölge 9'u fazla derinden incelemem yüzeyden haz almamı engelliyor. Ray Bradbury, Philip K. Dick, George Orwell, Arthur C. Clarke isimlerini ilk kez bu yazıda duyan seyirci için Yasak Bölge 9, büyük ihtimalle yılın en tatmin edici filmlerinden biri olacaktır.
Yasak Bölge 9, Peter Jackson'un sağ kolu yönetmen Neill Blomkamp'ın Alive in Joburg isimli kısa filminin 30 milyon dolarlık (Bu tür bol efektli bir bilim kurgu filmi için gayet düşük bir bütçe) uzun metraj versiyonu.
Filmin büyük bir çoğunluğu Orwell ve Bradbury tarzı, bilim kurgu adı altında güncel sosyal meselelere göndermede bulunan klasik bilim kurgu stiline sahip. Yasak Bölge 9'a göre uzaylılar dünyamıza indiğinde insanlık onları Close Encounters tarzı bir hayranlık ve konukseverlik ile değil, tam tersi yasadışı göçmen muamelesi ile karşılayacak. Her ne kadar kabul etmeyi sevmesem de bu büyük ihtimalle daha gerçekçi bir öngörü.
Güney Afrikalılar'ın zaman kaybetmeden 'Karides' gibi aşağılayıcı bir etnik isim taktıkları uzaylılar, dünyaya indiklerinden beri kendilerine ayrılan göçmen kamplarında yaşamaktalardır. Otoriteler tarafından her gün hor görülen karideslerden biri arızalanan uzay gemilerini çalıştırmanın bir yolunu bulur.
Bu yazıda size sadece bu kadarlık bir konu özeti vereceğim, çünkü Yasak Bölge 9'un ilk yarısı sürprizlerini beklemeye değer.
Blomkamp'ın 'mockumentary' adı verilen sahte belgesel stilini kullanması filmin bilim-kurgu temalarını gerçek dünyaya daha fazla yaklaştırıyor ve şaşırtıcı biçimde gerçekçi bir atmosfer oluşturuyor. Bu gerçekçi atmosferi yaratmakta Sharito Copley'in ilk sinema rolünde aşağılık bürokrat Wikus performansının büyük bir katkısı var.
Yasak Bölge 9'un tek tük problemlerinden en göze batanı son perdede iki ayrı, birbirine uymayan bilim-kurgu stilinin çatışması. İlki yukarıda bahsettiğim karanlık, sosyal bilim-kurgu. İkincisi Paul Verhoeven veya James Cameron tarzı şiddetli bilim-kurgu/macera. Blomkemp, Yasak Bölge 9'un sonlarına doğu uzun çatışma sahnelerinden ve patlayan askerler göstermekten biraz fazla haz alıyor ve ustalıkla yarattığı o karanlık, ciddi ton yaralanıyor.
Tabi ki Terminator ve Robocop, eğlenceli, vahşi aksiyonu önümüze atarken sosyal ve filozofik meselelere göndermede bulunuyordu. Fakat yasak Bölge 9'un bilim-kurgusu ve aksiyonu tonal bakımdan o kadar apayrı duruyor ki, uyumsuz bir hava yaratıyor. Sanki üçüncü perdede iki başarılı film, ön plana geçmek için savaşıyor.
Bunlar bilim-kurgu türüne fazla obsesif olan bir eleştirmen tarafından yazılan sözler tabi. Bilim-kurgusundan kalite aksiyon isteyen seyirci için Yasak Bölge 9, Terminatör 4 ve Transformers 2'ye kıyasla orjinal, taze bir nefes.