bir filmde illa akıcılık olmalı diyenlerden değilim. ama bu film ileri derecede yavaş ilerliyo. film boyunca her şey çok kesik kesik anlatılmakta ve parçaları birleştirmek fazlasıyla zaman alıyo. bunun yanında aşkı çok güzel anlatıyo gibi yorumları hayretle karşılıyorum. kocasını aldatmakta olan şehvetli bir kadınla; evli bir kadını ayartan adamın yatak fantezileri bana hiçte cazip bir aşk öyküsü gibi gelmedi. sinemadan anlamayan bi adam olduğumun düşünülmesini istemem çünkü sinema televizyon mezunuyum ve bu filmin nasıl 9 osacar aldığını hiçmi hiç anlamış değilim. o sene başka hiç bir film gösterime girmemişti her halde ! 10 üzerinden 6 abi ! bu ne ya !!!
Hani zevkler kişiden kişiye göre değişir ya, ben hiç beğenmedim İngiliz Hasta'yı... Abartılacak kadar başarılı değil bence. Aşırı biçimde durağan, konusu ve süresi gereksiz yere uzatılmış bir film. İzlerken bu kadar sıkıldığım film sayısı azdır. Maalesef tavsiye edemeyeceğim bir film ama bu kadar beğenilip ödül aldığına göre vardır bir şey herhalde. Siz yine de izleyin. :)
İngiliz Hasta;Michael Ondaatje'nin aynı adlı,çok satan romanından ingiliz yönetmen-senarist Anthony Minghella tarafından uyarlanan '96 yapımı film,İkinci Dünya Savaşı sırasında Afrika çöllerinin ortasında yaşanan çarpıcı ve etkileyici yasak bir aşkın öyküsünü anlatıyor.Juliette Binoche,Ralph Fiennes ve Kristin Scott Thomas'ın başarılı oyunculuklarıyla da övgüye layık oscarlı bir başyapıt.
Hey gdidi günler heyyyyy. Dvd arşivimden çıkartıp bi daha izledim. Yine aynı tad yine aynı duygusal ortam. İzleyin diyecem ama bizim jenerasyondan izlemeyn de yoktur dielim. Ha gençler dvd sini bulursanız izleyin. Çünkü vcd formatında kesintiler var.
ilk izlediğimde daha 16 yaşındaydım, sinemaya ne bir merakım vardı ne de beklentim, ama bu film bir anlamda kendime yüzleşmemdi, annemle ve babamla izlediğim için ağlayamamıştım, çok dramatik ve sarsıcı , sevgilinizle izlemekten çok mutluluk duyacağınız ve insani değerlerin çok üst seviyede oldugu bir film.
aşkın tanımını merak edenlere aşkın anlamı daha nasıl ifade edilebilirdi ki....izlediğim en dokunaklı aşk filimlerinden biri.."O zaten ölmek ve sevgilisine kavuşmak istiyordu..çektiği yanık acılarından dolayı öldürtmedi kendini..."
Anthony Minghella'yı ayakta alkışlıyorum..ki 1997 yılının baharında sinemada izleyeceğim ilk filmin bu olucanı ve bu filmin en sevdiğim film olucanı bilmiyordum.hayata ve aşka artık bambaşka gözlerle bakıcamı da! "
"Sevgilim! sevgilim!, Seni bekliyorum. Karanlıkta bir gün ne kadar sürer yada bir hafta? Ateş çoktan söndü ve çok üşüyorum.kendimi dışarı sürükleyebildim ama güneş vücudumu kavurdu.Korkuyorum; tüm ateşi bu sözleri yazmak için harcadım.Ölüyoruz ölüyoruz; İçimiz aşkın zenginliği ve tadıyla dopdolu ölüyoruz.Bedenlerimiz nehirlerde yüzer gibi.Korkular, içinde saklandığımız bu perişan mağara gibi.Tüm istediğim gün ışığına çıkmak; seninle gerçek bir ülkedeyiz.haritaların ve güçlü adamların isminin olmadığı.Biliyorum. geliceksin ve beni dışarı, o rüzgarlı yere taşıcaksın.Tüm istediğim bu.Seninle orada arkadaşlarımızla öylece yürümek.Sınırları olmaksızın bir dünya.Işık çoktan söndü sevgilim ve ben karanlıkta yazıyorum.Çok üşüyorum."
Daha fazla söze gerek var mı? Bilemiyorum; ama inadına yaşamak ve inadına sevmek bu olsa gerek.Afrika çöllerinin ortasında bir aşk ancak böylesi bir tutkuyla yaşanabilir.öyle ki çölün sıcağından ve Almasy'nin yanıklarından daha kavurucu.Savaşın o yakıcı ateşinde bile aşk yeşerebiliyorsa. Kavruk zihnindeki anıların tazeliğiyle son günlerini yaşıyan haritacı Macar bir hasta ve son günlerinde ona bakarak anılarının bedenlenmesini sağlayan, hayattaki tüm sevdiklerini kaybetmiş Kanada'lı bir hemşire; kızgın çöllerde, çöllerden daha da sıcak tutkulu aşk yaşayan İngiliz bir kadın ve savaşın ortasında her gün mayınlarla kucaklaşan Hintli bir adam.II. Dünya savaşının ortasında keşisen bir dörtgen.Anılar, gel-gitler, aşk, savaş ve ihtiras.Sapsarı bir rüyanın içinde yaşanan tutkulu hayatlar.İyi ki bu film var ve iyi ki sinemada izlediğim ilk film bu.sonsuza dek izlenebilir!... Anthony Minghella'yı ve tüm oyuncuları bir kez daha alkışlıyorum!...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.