Hesabım
    Predators
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Predators

    Predators

    Yazar: Murat Tolga Şen

    Alemin en çirkin, en merhametsiz ama en karizmatik uzaylısı kimdir diye sorsanız, önce Alien, sonra Predator der köşeme çekilirim. 1987'den bu yana, efekt dâhisi Stan Winston’un elinden çıkma bu kötücül yaratıkların solo filmlerini ve en sonunda da berbat düetlerini izledik durduk.

    İlk Predator filmi Arnold Schwarzenegger’in kaslarıyla kıymetlenen, zanaatkâr yönetmen John McTiearnan’ın elinden çıkma, çok iyi bir aksiyon bilim kurgu seyirliği idi. 80’lerin tüm ruhuyla birlikte epey kan ve barut kokusu sinmiş bu film, çoktan kült oldu. 2. film ise oradan oraya koşturan Dany Glover sayesinde seyredilebilir olsa da, Predator hikâyesinin bir atımlık barut olduğunun ispatı gibiydi. Predator’ü şehrin ortasına getirip orada avlandırma fikri çok da orijinal değildi kanımca? Gel gör ki, Predator ve Alien’den daha çok para kazanmak isteyen 20th Century Fox firması 2. filmde izlediğimiz bir sahneden (Predatorların gemisindeki Alien kafatası...) ilham ve cesaret alarak bu iki uzaylı garabetin karizmasını yerle bir eden Alien vs. Predator filmlerini çekti. Eğer yaratıkları sirk maymununa çeviren bu berbat iki film olmasaydı, belki de şimdi yeni bir Predator filmi için daha hevesli olacaktık.

    2010 yapımı Predators filmimiz, yeni bir hikâye kurgulamak yerine ilk filmin iskeletini aynen alıp, dünya yerine başka bir gezegenin ormanını set olarak kullanmak gibi bir iki önemsiz değiştirme ile yoluna devam ediyor. İlk filmdeki profesyonel askerlerden oluşan ekip, ağır makinelisine kadar burada da var ama bu defa birbirlerini tanımayan gönülsüzlerden oluşuyor. Bir Yakuza, Meksikalı bir tetikçi ve şaşkın bir Dexter klonu gibi bazı karakter eklemeleri de yapılmış ki bence çok gereksiz... Derinlik katmak bir yana hikâyeyi zayıflatmak ya da yabancılaştırmaktan başka işe yaramıyorlar. Ayrıca başka bir gezegende olma fikrinden çok fazla yararlanılamadığını düşünsem de, Enemy Mine/Düşmanım filminden ödünç alınmış atmosfere kapılıp gittim. Yine bu filmde anlıyoruz ki, bizim 4 film boyunca izlediğimiz yaratıkları avlayan başka ve daha kocaman (aynı zamanda daha çirkin) bir Predator sınıfı var ve uzay köpekleriyle (gerçi köpek demeye bin şahit ister çirkin şeylere...) bir tür sürek avı düzenliyorlar.

    Filmin en büyük sürprizi ise başrol oyuncusunun seçimi... İlk Predator’de oynayan Arnold, bu tür bir film için biçilmiş kaftandı. Predators’ün çekimlerine başlanıp, başrolde de Adrien Brody’nin oynadığını duyduğumda ise çok şaşırmıştım. Öyle ya; Nerede The Pianist, nerede Predators!

    İyi bir oyuncu elbette her rolü oynar ama bu sefer olmamış... Stereoidlerin de yardımıyla epey kaslanmış gözüken Adrien Brody’nin, genizden konuşmak (bu da pek moda oldu bu aralar, sorumlusu da olsa gerek) ve çoğu sahnede 'benim burada ne işim var, xx milyon $ için değer miydi!' der gibi bakarak dolanmak dışında bir numarası yok! Bu kadar maskülen bir rol için kesinlikle yanlış seçim! Diğer karakterleri oynayan oyuncuların da pek bir pırıltısı yok... Arada gelip, rolünü oynayıp giden Laurence Fishburne dışında filmin en iyi oyuncusu Predatorler ki onlar da insanların iki göz süzmesine kanıp kankalık mevzusunu abartan tipler haline gelmişler... Nerede o eski 'alayına isyan!' dedirten karizma!

    Yine de herşeyi eskisiyle kıyaslamayan ya da yetişemediği için ilk filmden zaten bihaber olan seyirci oldukça keyif alabilir bu filmden... Eğer dayanabilirseniz 70.’ci dakikadan itibaren epey zenginleşen bir aksiyon var. Yine de bu patırtıdan çok şey beklemeyin. Bana sorarsanız zaten mükemmel çekilmiş ve hala taze duran bir filmin gereksiz bir yeni çevrimi derim. Farklı bir hikâye anlatıyormuş gibi dursa da, ilk filme olan hayranlıktan nemalanmaya çalıştığı apaçık ortada. Eve gelince yaptığım ilk iş 1987 yapımı ilk filmi izlemek ve bu yaman avcı/uzaylıyla ilgili sempatimi onun üzerinden devam ettirmeye karar vermek oldu.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top