En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Deniz O.
Takipçi
170 değerlendirmeler
Takip Et!
4,5
29 Ocak 2015 tarihinde eklendi
Hayatımızdaki herkes bir aynalık yapmak için mi gelir? Bu doğruysa, sanki bazıları diğerlerden bir parça daha farklı ve daha fazla etki mi bırakıyor? ‘Kendimiz’ olma yolunda bize yol mu gösteriyorlar?
The Spectacular Now filminin adı “Muhteşem Şimdi”... Lise çağındaki Sutter, çevrenin standartlarına uygun olarak yaşadığı ilişkisi bitince kendini alkole bırakır. Aslında uymadığı bu rolle uğraşırken sıra dışı bir kızla tanışır; Aimee...
- Sutter: Seni hikayen nedir? - Aimee: Benim hikayem yok aslında. - Sutter: Herkesin hikayesi vardır. - Aimee: Benim yok galiba - Sutter: Senin olayın ne peki? - Aimee: Olay? - Sutter: Evet herkesin bir olayı vardır... Keştir, zengindir... Senin ki ne? - Aimee: Bilmiyorum...
Aimee kendi gibi olan hikaye veya etiketlemeleri olmayan biridir. Şimdi’de yaşamaktadır ve yaşanan olaylar ne kadar ona karşı ‘haksızlık’ gibi gözükse de onları yargılamadan ve onlara tutunmadan davranmaya devam eder.
Filmin imdb puanına ve aldığı olumlu eleştirilere aldanıp timin çok çok altında kaldı.Dramatik gençlik filmi olarak nitelersek,aynı türdeki diğer yapımlardan farklı,öne çıkabilecek hiçbir özelliği si orjinal değil,mizahi yönü zayıf ve yeteri kadar dramatik mi,tartışılır...5/10
Genellikle "sıradan bir gençlik filmi gibi başlayan ancak daha sonra seyirciyi şaşırtan" bir film olarak nitelenmiş. Nitelemenin ilk kısmına katılıyorum ancak ikinci kısma ben şahit olamadım ne yazık ki. Yani hikaye akışı bize önceki izlediklerimizden farklı bir şey sunmuyor. Son dönemde "The Perks of Being a Wallflower" veya "The Kings of Summer" gibileriyle çok fazla ortak noktası var. Tabii ki ortak noktalar olacaktır, bu doğal. Sonuçta karakterlerimiz "lise son okuyan gençler". Sorunları, sevinçleri, hüzünleri, pişmanlık veya gelecek ile ilgili soru işaretleri tabii ki birbiriyle örtüşecek. Ancak "The Spectacular Now" kendini izleten bir örnek olmasına karşın, bu kalıplara yeni bir bakış açısıyla yaklaşamıyor. Veya bir iki sahne dışında ne bileyim bir görsellik, bir oyunculuk veya bir senaryo başlıklarını düşünürsek öncekilerin bir iki tık önüne geçemiyor. Teller ve Woodley'nin uyumlarına alışmak da biraz zaman alıyor açıkçası. Sonlara doğru biraz daha benimseyebiliyoruz. Film ile ilgili bende en fazla yer eden konu şu ki; 18 yaşında gençlerin (bu konu genellikle Amerikan filmlerinde işlense de aslında aynı kaygılar her ülkede, mesela sinemasal anlamda pek bir örneğine rastlayamasak da özellikle ülkemizde de yaşanıyor) üniversiteye geçiş (hele ki o yaşına kadar büyük bir mutluluk ve bağlılık içinde yaşamış olduğu kasabası, mahallesinden ayrılacak olması durumuyla birlikte) sürecindeki zorlukları (bu arada okulda da bir yandan gençliğini yaşamak ve her şeyi boş vermek istemesi ancak o üniversitelere gidebilmek için de belli bir başarıya ve birikime sahip olmak zorunda olması) ve o anda farkına varsalar da varmasalar da yapacakları bir iki seçimin hem kariyerlerini, hem sosyal hayatlarını (ilişkilerini mesela) doğrudan doğruya etkilemesi. Ve çoğunun bu seçimlerini yeterli bilinç ve mantık çerçevesinde yapamıyor oluşu, doğal olarak. Bir yandan çok keyifli vakitler geçirmiş olduğu lise sıraları, futbol sahasının tribünleri, banliyödeki gençlerin toplandığı havuzlar, partiler, arabayla sokak sokak dolaşmak, bir ilişkiden diğerine rahatça geçebilmek, herhangi bir sorumluluk duygusu hissetmemek...Bu "la dolce vita" birden bire yukarıda bahsettiğim sürece dönüşüveriyor. Ve bu geçiş çok hızlı gerçekleşiyor aslında. Çok farklı şeyler beklemenin doğru olmadığı ancak hoş vakit geçirtebilecek bir film.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.