Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi ve Muhteşem Gatsby, yazar F. Scott Fitzgerald'a ait iki muhteşem eser. Hikaye 1922 yazında New York, Long Island'da geçiyor. Hikayeyi bize anlatan Nick Carraway,1920'li yıllarda yazarlık sevdasından, Wall Stret üzerinden, Amerikan rüyasına doğru döndürdüğü rotasında, karşısına çıkan isim yan komşusu Gatsby'dir. Muhteşem bir görsellik, göz kamaştırıcı partiler, eğlence ve alkolün kollarındaki insanlar. Gatsby'in kapıları herkese açık kimseye özel davetiye göndermiyor, her gece eylence, her gece parti. Gatsby'in sahip olduğu zenginliğin kenarından bile geçemeyen komşusu Nick, kendisinden davetiye alan ilk kişi olarak partisine katılır.
Neden?
Soluk beyaz tenin soyluluk ifadesi olduğu bir dönem. Cılız beyaz tenli kadınlar, dışarıda güneş altında çalışmaya ihtiyaçları olmayan insanlar. Günümüz tabiri ile tuzu kurular, hayatta her şeye sahip olmuş; ama mutlu olamamış yalnız insanlar.
Gatsby'i izlemeye başladığım andan itibaren ben bu filmi biliyorum deyip durdum. Ama nerden? Chicago mu? Kırmızı Değirmen mi? Ya da bizim klasik yeşilçam filmlerinden bir parça mı? Hepsi mi? Olabilir.
Bu Gatsby neyin peşinde? Kendisiyle denk olmayan bu adama niye nazik davranıyor? Wall Stret ile ilgili olabilir mi? Adamı tuzağamı düşürecek nedir bu gizem? Evet sanırım fazla kurmaca yaptım. Aşk, tek sebep aşk. Ben de neler düşündüm.
Thomas Buchanan, komşunun kuzeni ve onun güzel karısı Daisy Buchanan.
Bu noktadan sonra insan aşk için neler yapabilir ve bunun bedelinin ne olduğunu görüyoruz.
Fazlasıyla şatafatlı, baş ağrıtıcı, göz yorucu bir başlangıç yapan filmde, caz müziği ile kendinizden geçiyorsunuz. Atmosfer ve zamanın kostümleri inanılmaz derecede ayrıntılı ve göz kamaştırıcı.
Örümcek Adam'ın üzerine yapışıp kaldığını düşündüğüm, Tobey Maguire'yi başka bir karektere oturtmakta zorluk çekiyorum. Tam da bu nedenle oyunculuğunu beğenmiyorum. Hintli oyuncu Amitabh Bachchan'ı saymazsak Leonardo DiCaprio dışında oyunculuk yok.
Gatsby ve yeşil ışığı, hayalleri, umutları ve tüm bunlara ulaşmak için veridiği çaba. Gatsby, hayalperest mi? Belki öyle; ama günümüzde hayallarinin peşinden koşamayan birçok insandan daha cesur olduğu muhakkak. Sevdiği kadını elde edebilmenin o anki tek yolunun ona ne kadar zengin olduğunu göstermek olduğunu bilen bir adam. Parayla satın alınabilecek sevgiden de rahatsız olmuyor; çünkü Daisy'e geçekten aşık, nedeni ya da sebebi önemli değil, onunla olsun yeter.
Gatsby'in çabaları yetiyor mu? Her gece parti vemek, sahip olduğu nufüs ile rahat bir hayat yaşamak. Daisy için bir evin içini botaniğe çevirmek. Etrafını insanlarla doldurmak. Şatafatlık içinde keyfine düşkün bir adam görünümü. Zengin bir aileden geldiği düşünülen, okumuş ehli keyif, sistemi yenmek için sistemi kullanan; fakat tüm bunların içinde tüm umudunu ve hayatını yeşil ışığa bağlamış bir adam.
Tüm bunlar Gatsby'i yeşil ışığına kavuşturabiliyor mu? Daisy ona dönüyor mu?
Yoksa bunların hepsi birer hayalden mi ibaret?
IMDB:7,4 vermiş. Bence haksızlık olmuş.8,8'lik bir film.