İlk Neşeli Ayaklar (Happy Feet), 2006 yılının en gülümseten sürprizlerinden biri olarak imkansızı başarıp En İyi Animasyon Oscar'ını Pixar'ın elinden kapmıştı. Neşeli Ayaklar'ın popüler şarkılar söyleyip dans eden müzikal penguenleri küresel ısınmanın tehlikesi gibi ciddi mesajlarla bir araya getiren ferah yaratıcılığı, kanımca yılın en iyi filmlerinden birini ortaya çıkartmıştı.
Neşeli Ayaklar 2 (Happy Feet Two) ise ilk film gibi elle tutulur, akıcı bir hikaye yapısına sahip olmasa da muazzam görselliklerle dolu, sonsuz yaratıcı bir animasyon. Ayrıca çocuklara küresel ısınmanın doğa ve hayvan arkadaşlarımız üzerindeki etkisini öğretmek için birebir. İlk filmde üzerinden geçilen küresel ısınma, ikinci bölümde ön plana geçiyor.
Bu noktada yönetmen George Miller ve animasyon ekibini takdir etmek lazım. Amaç sadece eğlendirmek olsun diye alışık olduğumuz kar ve buz dolu bir güney kutbu sunabilirlerdi. Film tamamen bilgisayarda yapılıyor zaten, neden olmasın?
Fakat Miller ve ekibi, şirin penguenlerimizin evlerini eriyen karın altında görünen yeşillikler ve su birikintileri ile göstermekten çekinmiyor. Sonuçta bizim hatalarımızın cezasını çocuklarımız çekecek. Şimdiden bazı gerçekleri öğrenmelerinin, şirin diye bayıldıkları kutup ayılarının ve penguenlerin kaderlerini öğrenmenin vakti geldi.
İlk film, şarkı söyleyerek duygularını ifade eden penguenler arasında katlanılmaz bir sese sahip olmasına rağmen, asıl tutkusu dans etmek olan Mumble'ın hem kendini diğer penguenlere kabul ettirme çabalarını, hem de gizemli uzaylılardan dolayı (insanlar) denizde azalan balıkları avlamayı bırakmaları amacıyla girdiği maceraları anlatıyordu.
Neşeli Ayaklar 2 ise ilk film gibi tek bir karaktere odaklı bir senaryoya sahip değil ve biraz daha kopuk ve episodik bir yapıda ilerliyor. Sanki filmin 4 yazarı kendi başına birer kısa senaryo yazmış ve o senaryolar biraraya getirilmiş. Fakat filmin her elementi kendi başına o kadar yaratıcı ve yaşam dolu ki, bu handikapı görmezlikten gelmek kolay.
Devam filminde, ilk filmin kahramanı Mumble'ın bağlantılı hikayesi, dans etmek yerine uçmak isteyen oğlu Erik ile olan bildiğimiz jenerasyon kopukluğu üzerine kurulu. Mumble, farkında olmadan gençken kendisine yapıldığı gibi Erik'in hayallerini kırıyor ve kutbun uçan yeni elemanı kendini beğenmiş Sven'i bir baba figürü olarak görmesine neden oluyor. Ana fiziksel çelişki olarak ise Mumble ve ilk filmin Latin soslu Adelie penguenlerin küresel ısınma yüzünden bir çukurda hapis kalmış İmparator penguenleri kurtarmaya çalışmasını izliyoruz.
Neşeli Ayaklar 2'nin kanımca en başarılı sahneleri aynı zamanda ana hikaye ile en az bağlantılı olanları. Bu sahneler doğadaki yeri hakkında varoluşsal bir kriz yaşayan karides Will ve sadık karides arkadaşı Bill'in doğada yeni bir yer edinmek için giriştikleri macerayı takip ediyor. Yönetmen Miller, bu sahneler ile bu evrene oranla mütevazi gezegenimizde bile milyonlarca değişik dünyanın varlığını bize gösteriyor. Will ve Bill'in karides sürüsünden çıktıktan sonra "dünya"larına baktıkları sahne aya gittikten sonra ilk defa dünyayı bütün olarak gören astronotları hatırlatıyor.
Tabii ki ilk filmde olduğu gibi bir sürü popüler şarkıyı penguenlerin ağzından dinliyoruz. Fakat beklenmedik bir noktada hayret uyandıran ünlü bir arya, bu filmin en büyük müzikal kozu. Sonuçta Neşeli Ayaklar 2, mükemmel olmamasına rağmen baştan sona yaratıcı ve sürükleyici bir animasyon.