En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Ahmet Büke
Takipçi
935 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
9 Nisan 2021 tarihinde eklendi
gerçek hikaye. İlk kadın olma ameliyatınınhikayesi.. Çok nadir ara ara sürükleyicilik durağanlaşıyor. Oyunculuklar kostümler dekorlar vs muhteşem ötesi
Eddie Redmayne öyle bir oyunculuk sergilemiş ki tüm yaşananların gerçek olduğuna inandım. Ancak bu oyunculuk belli noktalarda kendinden tiksindirecek şekilde abartılarla karşımıza çıkıyor. Yönetmenin de bu abartıyı sürekli ve neredeyse filmin her yerinde gözümüze sokmaya çalışması da ayrı bir unsur. 1938'de gerçekleşen ilk cinsiyet değiştirme ameliyatını konu alan ve eşi benzeri olmayan bir film olarak değerlendirdiğimizde rahatlıkla ortalamanın üstünde diyebiliriz.
David Ebershoff'un aynı adlı romanından esinlenerek senaryolaştırılan ve ressam çift Lili (Einar ) Wegener ile Gerda Wegener'ın gerçek hayatından kesitler sunan Danimarkalı Kız filmi & The Danish Girl vizyonda.
Einar’ın tarihte ilk cinsiyet değiştiren kişi olarak Lili’ye dönüşümünü ve Gerda ile olan evliliklerinin sıra dışı öyküsünü anlatan film, oyunculuk ve sanat yönetimi açısından bir kusursuzluk örneği sunuyor.
Tarihi bir gerçeği, bu denli duygu aktarımı açısından güçlü bir anlatım özelinde izlemenin sarısıcı bir etki yarattığını belirtmekte fayda var. “Danimarkalı Kız” muhteşem sinematografisi, eşsiz müzikleri ve etkili oyunculukları ile kaçırılmaması gereken bir film.
Filmi genel olarak yorumlayacağım. Çok fazla konuya ve bu duruma değinmek istemiyorum. Neticesinde aykırı ve ters bir durum. Herkesin kendi görüşüdür ve herkes istediği gibi düşünebilir.
Filmi açık söylemek gerekirse beklediğim kadar başarılı bulmadım. Tam anlamıyla filme ısınamadım. Mekanlar, kostümler ve dekor olarak başarılı buldum. Akıcılık anlamında biraz sıkıntılı, ağır ilerliyor film. Bunlar filmle alakalı düşüncelerim. Şimdi bu hepsini bir kenara koyalım ve asıl izleme nedenim olan oyuncuya gelelim. Eddie Redmayne, geçen sene Oscar'ı kazandığında sevinmiştim. Çünkü gerçekten çok çok iyiydi. Şimdi bu filmde yine mükemmelliğin sınırlarında gezmiş. Bir erkeğin, bir kadın narinliğine ve hassaslığına bu kadar yaklaşabileceğini düşünmezdim. O bölümleri başka bir kadın oynasa bu kadar etkili olmazdı. Sanki, içinde biraz da var mıymış bilemedim.
Oscar da DiCaprio ikinci kez üst üste alırdı büyük ihtimalle. Aslında Oscar onu kadın oyuncu dalından alsalarmış, öyle olmuyor mu :) Oradan götürür dü Oscarı. Eddie'yi övdüm ama o değişmye başlamadan önce filmde beeli bir süre geçti ki, bu süre içinde Alicia Vikander muhteşem oynadı. Filmin tamamında çok çok iyiydi ama Eddie bir yerden sonra sazı ele alınca o biraz geride kaldı yer yer. Ben adaylıklarda Jennifer Jason Leigh'i ağır favori görüyordum. Şu performansı izledikten sonra biraz düşüncem değişti. Yine favorim Leigh ama Vikander alırsa da benim için sürpriz olmaz artık. Bu sene yıldızı parladı onun da. Hak etti açıkçası. 3 filmini izledim. Hepsinde çok iyiydi. İleride adını çok daha fazla duyacağız. İyi seyirler... 6.3/10
Tek tek değerlendirecek olursam; Oyunculuklar süper Konu çok güzel Kostüm-çekimler gayet başarılı Fakat senaryoda bazı eksiklikler var. Tam olarak ne bilmiyorum ama beni tatmin etmeyen bir yan vardı. spoiler: belki de herkesin çabuk kabullenmesindendir. bu filmde herkes kendinden bir parça bulamayabilir ama mutlaka bir karakterin yerine kendisini koyup "ben olsam ne yapardım" diyeceği bir film. Sonuçta izlenilmesini sonuna kadar öneririm. Dipnot: eddie'nin eline sağlık. Böyle gerçekçi bir oyunculuk olamaz 👏🏼
Tom Hooper "The King's Speech" ve "Les Miserables" filmleri ile yüksek beğenimi kazanmıştı. Uzun süre konuşulacak, her anlamda etkileyici filmlerdi bunlar. "The Danish Girl"de günden güne parlayan iki yıldızı, Akademi Ödüllü Eddie Redmayne ile Alicia Vikander'i bir araya getirmiş. Çok zor, çarpıcı bir hikaye. Ancak başarılı bir işe imza atarsanız da aynı oranda dikkat çekecek, popüler, etkileyici bir konu. İzlediklerinizin kurgu olduğunu bilseniz "yok artık" tepkileri içinde kalır, yönetmenin abarttığı düşünürsünüz. Ancak yaşananların (en azından çok büyük bir kısmının) gerçek olduğunu bilerek izleyince filmi, çok daha başka oluyorsunuz. Büyük bir duygu yoğunluğu içinde son dakikalara girerken, Redmayne ve Vikander'in modern dönem sinema tarihine geçecek performanslarına tekrar tekrar hayran kalmamak elde değil. Bu sene DiCaprio'nun favori gösterildiği (ve kesinlikle onun da "The Revenant" ile hak ettiğini söyleyebileceğimiz) heykelciği üst üste Redmayne'in alması her ne kadar mümkün gözükmese de, "The Danish Girl"ü izleyenler ve hikayenin içine girebilenler kesinlikle onun kazanmasından büyük mutluluk duyacaklardır. Vikander ile ikisi umarım bu seçmece işlerine devam ederler. Kopenhag'ı da bir karaktere dönüştürmeyi başarmış Hooper. Müzikleri, kostümleri, mekanlarıyla birlikte dönem filmi atmosferi başarıyla oluşturulmuş. Senenin görülmesi gereken filmlerinden.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.