Woody Allen’ın sinema dünyasında ne kadar önemli bir yere sahip olduğu ve kabul gördüğü tartışılmazdır herhalde. 80 yaşına gelmiş olan Allen, yıllar geçse de zekasından hiçbir şey kaybetmiyor da diyebiliriz. Sanırım tam 46 tane film çekmiş olan Allen’ın izlediğim Mighty Aphrodite filmi, henüz izlediğim 12. filmiydi. Bu kadar uzun filmografiye sahip bir yönetmenin sinemasını en derin şekilde anlamam için birkaç fırın ekmek daha yemem lazım diyebilirsiniz. Ancak Allen’ın birkaç filmini izledikten sonra, ve de bunlar felsefi söylemlerin yoğun bir biçimde senaryoya yedirildiği filmler ise, o zaman onu özünde anlamış oluyorsunuz da diyebiliriz. Mighty Aphrodite filmi ise 1995 yapımı olmakla beraber, felsefi söylemlerin pek de olmadığı bir film. Özellikle son dönem filmlerinden Anything Else ile Whatever Works gibi filmlerinde komedi, romantik türlerinin felsefi söylemlerle son derece başarılı bir biçimde yedirildiğini hatırlayacak olursak, o filmlerin Mighty Aphrodite filminden bir iki gömlek üstte olduğunu kolaylıkla söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak felsefi söylemlere Allen filmlerinde o kadar takılmıyorum elbet. Sonuçta kimi filmlerinde pek olmuyor, hatta hiç olmuyor, kimi filmlerinde de (Anything Else, Whatever Works) adeta bir ego boşalmasına dönüşürcesine karşımıza çıkmış oluyor. Keza şu ana kadar izlediğim Allen’ın tek başyapıtı olarak söyleyebilecek Midnight in Paris’te felsefi söylemlerin sadece birkaç noktada karşımıza küçük küçük çıktığı bir filmdi diyebilirim. Neyse sözü çok uzattım. Anything Else ve de Whatever Works filmlerinin ondan bir iki gömlek üstte kalmasının bir sebebi de gerçekten başarılı bir komedi ortamı yaratabilmelerindendi. Bununla birlikte, bu saydığım iki filmde de romantizm, tıpkı komedi gibi son derece başarılı bir biçimde, sürükleyiciliğini hiç kaybetmeden karşımıza çıkmayı başarırken, Allen Mighty Aphrodite filminin ilk yarım saat, kırk dakikasından sonra komedide yokuş aşağı bir yol çizerken filmin romantizm yönü ise bir noktadan sonra yapaylaşıyor ve de bu, gerçeküstücü olan bu Allen filmini biraz çiziyor diyebilirim. Ancak Allen, karşımıza sürükleyici bir film koymayı da başarıyor ve de Mira Sorvino gibi çok başarılı ve de karaktere çok uyan birini seçerek, filmin başarısını yukarı taşımayı başarıyor. Diğer oyuncular da ortalama performanslar ile Sorvino’ya eşlik ederlerken Allen, Yunan mitolojisini bu filminde ön plana çıkararak yaratıcılığını kaliteli biçimde perdeye yansıtıyor diyebilirim. Sonuç olarak, Allen gerçekten çok sevdiğim bir yönetmen ve de kendisi adeta bir sinema terapisti dahi diyebilirim. Genele bakıldığında Mighty Aphrodite kötü bir film değil fakat ortaya çok başarılı işler koymuş Allen gibi bir romantizm ustalığını komediyle çok iyi ve zekice harlamayan bilgenin elinden çıkmış olduğunda, beni biraz hayal kırıklığına uğrattını söyleyebilirim.