En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Ugur Tazegül
Takipçi
672 değerlendirmeler
Takip Et!
4,5
3 Ocak 2017 tarihinde eklendi
JAVİER BARDEM 'DEN OYUNCULUK DERSİ BİR FİLM 10/10
Sinema dünyasının şapka çıkardığı bir büyük yönetmenden kayda değer bir sinema örneği… Kaçırmayın derim…
Karanlık şehir… Yalnızlık… Ve kaybeden olmak… Barınacak yeri olmayan açlık sınırında yaşayan zorunlu ziyaretçiler… Avrupanın kendince ‘baş belası’ göçmenlerinin sorununa alabildiğine içerden bir bakış… Avrupa medeniyetinin göbeğinde yaşanan sefalete, öylesine gerçekçi yaklaşıyor ki Inarritu; tek kelimeyle sert bir filme imza atmış. Sadece İspanya’ nın değil ne yazık ki Avruba Birliği’ nin tüm ülkelerinin kapısında bekleyen yüz binlerce insan… Kaçak yollardan girmeyi deneyen, bu uğurda ölen binlercesi… Başaranları ise bekleyen trajedi… Hiçbir şey onlar için ‘güzel’ olmayacak… Dünyanın her yerini paralayan yağmacı ekonomilerin, dünyanın en uzak yerlerinde bile yarattığı çatışmalar ve savaşlar ile fakirleşen insanlar.. Kendine binlerce yıl yetebilmiş toplumların içine sızan bu yağma, yerlerinden kaldırıp insanları bu medeniyet sanılan kaotik mega-kentlerde parça parça ediyor. Tam anlamıyla yağmacı bu büyük ekonomilerin kurbanları… Globalleşen dünyanın vatansızları: göçmenler… Kucağındaki bebeğinin açlığından başka kaygısı olmayan bir annenin gözlerinde ki korku… Her şey kirlenmiş, her şey ‘çirkin’… Kapılarına kadar gelen zorunlu göçmenlerin bu hallerinin sorumlusu kendileri değilmiş gibi kayıtsız seyreden sömürge imparatorluklarının kalıntıları, Avrupa iktidarları. AB’ nin tüm kademelerinde bu iktidarlarla göçmenlik hakları savaşı veriliyor. Milliyetçi reflekslerle kapı dışarı edilen ya da trajik hayatlar süren bu insanların yanında mücadele eden Avrupalılar bu savaşı veriyorlar. Alejandro González Iñárritu Fransa, İngiltere, İtalya ve İspanya’ nın tüm büyük kentleri göçmen mağdurlarla dolup taşmakta… İşte “Biutiful” ironik biçimde bu ‘çirkinliği’ tüm katmanları ile gözler önüne seriyor. Javier Bardem’ in Uxbal karakterinde dile gelen Avrupalı vicdanı, geri planda suç şebekeleri ve göçmenlerden rant sağlayan diğer göçmenler, birbirine iyice yabancılaşmış toplum… Kaçakçılardan beslenen Uxbal aile hayatı, işi ve sağlığı dip yapmış kaybeden bir ‘gerçek Avrupalı’… Avrupa’ nın iki yüzlü vicdanı… Onlardan beslenen ama onlara acıyan Uxbal… Çocukları ile yemek yediği masası ve o anları dışında her anı çirkinliklerle dolu bir hayatı olan Uxbal rolünde Javier Bardem çarpıcı bir oyunculukla karşımızda. Yaşayanlar, ölüler ve geçmişinden gelen mesajlar arasında boğulan Uxbal, üzerine üzerine gelen hayatın karşısında durabilecek mi? Bazı sahnelerde özellikle çaresizlik hissini başarıyla veren Bardem kanaatimce takdiri hakeden bir rolde daha karşımızda… Defalarca tekrarlanan yemek masası sekansı, kaosun tek ‘biutiful’ şeyi… Ve tabii Maricel Álvarez ‘Marambra’ rolünde inanılmaz… Çirkinliğin filmdeki en etkileyici tezahürü Uxbal’ in karısı Maramba… Fizik oyunculuğu yanında yüzünde yarattığı psiko-patolojik ifadelerle akılda kalıcı olabilmiş. Oda bir kaybeden… Şehrin karanlık ve dar sokaklarını endişeyle ve biraz geriden seyreden kamerası ile Inarritu; şehir ve insanlar arasına girmeden oluşturduğu atmosfer ile Barcelona ve yaşayanları arasındaki yabancılaşmaya işaret ediyor. Sinema dünyasının şapka çıkardığı bir büyük yönetmenden kayda değer bir sinema örneği… Kaçırmayın derim…
İnsanın boğazını düğümleyen, empati kurmaktan kaçındıran bir drama. Kaç kez sonra izlerim deyip de ertelemiştim. Ertelediğine utandıran yapıtlardan. Bazı insanlar daha doğmadan kaybediyor. Tükenmişliğin çaresizlikle harmanlandığı paramparça bir hayat. Hayatın tüm çirkinliklerine rağmen kendi içinde güzel kalma çabası.
Evet kesinlikle hayatı eğlence olarak gören insanların filmi değil bırakın kendi yapaylıklarına gülümsemeye çalışsınlar. Beğenilmeyecek bir iş olsa kabullenicem ama zevk meselesiyle alakası yok.. taş gibi bir drama işte. Inarritu da kendini fazlasıyla kanıtlayan isimlere çoktan katılmasına rağmen yerini fazlasıyla sağlamlaştırdı. Bardem muhteşem, sahneler ekrandan başka yöne baktırıp insanı ağlatmaya yönelik davranışlara iteliyordu. 8/10
Biutiful filmi bana göre ne Javier Bardem'in en iyi oyanadığı film (ki bana göre Bardem'in en iyi oynadığı film "İçimdeki Deniz" dir) ne de İnarritu'nun en iyi filmi ( ki bana göre İnarritu'nun en iyi filmi "Paramparça ve Aşklar Köpekler"dir). Ancak yine de kendi içinde çok iyi bir film (filmin kasvetli atmosferi olmasına rağmen). İddia ediyorum Oscar ödül töreninde en iyi yabancı film dalında sadece onu Danimarka filmi "Havnen" zorlar. Tabii En İyi Erkek Oyuncu dalında Javier Bardem için en iyisini söylemeyeceğim. Yine de film benim için 8 puanı hak ediyor.
bardem cok basarili bu filmde. izlerken caniniz cok aciyabilir, yasananlari hissedebilirsiniz. baba veya baba adayı iseniz, üzerinde farklı etkiler bırakacaktır.
sanırım uzun zamandır izlediğim en "gerçek" filmdi biutiful.inarritu yıllardır alışık olduğumuz ve onun adını duyduğumuz ilk anda aklımıza gelen o harika karmaşık kurgu yapısını bu kez pek kullanmıyor.fakat yine de çekimlerden ve diğer tüm sinemasal özelliklerden bunun bir inarritu filmi olduğunu anlamak pek de zor değil.kendi adıma söylemeliyim ki;usta yönetmenin biutifulu babasına adamış olduğunu öğrendiğimde,filmin benim için anlamı bir anda bir iki kat daha arttı.ilk anda fark edilmese bile film boyunca çok yoğun bir duygu patlaması var.javier bardem kuşkusuz kariyerinin en efsanevi işlerinden birini uxbal ile çıkartıyor.başta anne olmak üzere diğer oyuncular,çocuk oyuncular da kusursuz.yönetmenin en iyi filmi olup olmadığı çok da gerekli bir tartışma konusu olmaz fakat illa ki söylememiz lazımsa inarritu o bildiğimiz karmaşık yapılı ve kesişen hikayelerle bezeli sanat tarzıyla bizlerim aklımızda yer etmişti ve hayranlığımızı kazanmıştır.fakat kesinlikle biutifulun da öncekilerden çok aşağı kalır bir yanı yok.sinemanın önemli örneklerinden biri olmuş biutiful.yönetmenin kişisel ve vurucu bir filmi.izledikten sonra uzun süre unutulmayacak ve karakterler de ayrıntılarıyla hatırlanacak.
Ortalama bir dram filmi ... Inarritu kamera arkasinda , Bardem de önünde çok iyi ...
Ama ne abartildigi gibi bir 'gerçekçilik' hakim filmde , nede Oscarlar da bahsi geçecek kadar güçlü bir film Biutiful ... Sonu da oldukça anlamsiz bitiyor kanimca ...
Dedigim gibi ortalama bir dram filmi ... Ne eksik ne fazla ... 5/2.5 ...
Bardemin harika oyunculuğu, sanki gerçek hayatta yaşıyormuş gibi sahici karakterler, bu tarz filmlerde bulamayacağımız mistik öğeler ve bunların hikayede hiç sırıtmaması, sinema salonları toz pembe filmlerle donatılmış günümüzde, salon ve gişe kaygısına düşmeden çekilmiş, insanın içine oturan mükemmel bir film. 2010un, ve hatta son yılların bana göre en iyi filmlerinden birisiydi Biutiful. İzlenilmeli.
Biutiful adı gibi güzel bir film.. özellikle finali çok etkili ve javier bardem başta olmak üzere tüm oyuncular çok başarılı.. yönetmenin, paramparça aşklar köpekler ve babil filmlerini hiç beğenmesem de bu filmini çok beğendim ve çok etkilendim.. 9/10
Hayatın karanlık ve dramatik yüzü.. Javier Bardem her yeni filminde nasıl büyük oyuncu olunabileceğinin derslerini veren iyi bir aktör.. Son filminde efsanevi karizmasıyla harika bir baba figürü çizmiş doğrusu. Filmin her oyuncusunun itinayla seçildiği belli.. Kötü oyunculuk yok neredeyse.. Alejandro González Iñárritu seyircisini zorlamayı seven, usta bir yönetmen. Sert bir senaryo, kasvetli mekanlar ve harika diyaloglarla bunu yeniden ispatlıyor.. Özellikle küçük oğul mateo ile babası arasında ki dialoglar, filmin giriş ve bitiş sekansları enfes hazrılanmış.. Bence bu film, İnarritunun kendine has sinemasının zirve noktasını oluşturmakta şimdilik.. İleride bu yetenekli yönetmen daha çok değerli eser çıkartacaktır, buna eminiz.. Son olarak sinemaya gidin ve bu değerli başyapıtı görün derim..
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.