Özlemiş değildik ama yine de döndüler...
Yazar: Ali ErcivanAjan J ve K'yi özlemiş falan değildik, kabul edelim. 1997'deki ilk Siyah Giyen Adamlar (Men in Black) filmi büyük başarı elde etmiş, 2002 tarihli devam filmi ise her açıdan ilkinin altında kalmış, hayalkırıklığı yaratmıştı. Aradan geçen on sene içinde de kimse seri devam etsin diye tutturmadı. Fakat fikir kabızlığı içindeki Hollywood'da birileri düğmeye basmış işte. Dolayısıyla Siyah Giyen Adamlar 3 (Men In Black III) bu hafta sinemalarımızda!
Yönetmen koltuğunda yine Barry Sonnenfeld var. Çok kişinin elinden geçmiş olan senaryo ise sonunda Etan Cohen'in üzerine kalmış. Idiocracy ve Tropik Fırtına (Tropic Thunder) filmlerinden tandığımız senarist, böylesine zoraki bir devam filmi için olabildiğince zeki ve eğlenceli bir metin çıkarmış ortaya. Makyaj efektleri, set tasarımları yine eskisi gibi oyuncaklı; görsel efektler daha bile iyi. Ancak bu demode serinin geri dönüşünü bir hezimet olmaktan kurtaran temelde senaryo.
Bu kez J ile K'nin ilişkisi, aralarındaki bağ filmin merkezi. Evet, yeryüzünü tehdit eden kötü bir uzaylı yaratık var, ‘60lı yıllarda yakalanıp Ay'daki bir hapishaneye tıkılmış ve şimdi zamanda geriye gidip her şeyi değiştirmenin, bu kez yakalanmamanın ve dolayısıyla dünyayı yok etmenin bir yolunu buluyor vs vs... Fakat bütün bunlar, filmin çatısını oluşturan J ve K'nin öyküsü ile organik bağ içerisinde cereyan ediyor. Dünyayı kurtarmak için önce K'yi kurtarması gereken J, zamanda yolculuk edip onun gençliğini buluyor. K onun hayatındaki tek baba figürü ve bunun tesadüfi olmadığını öğreniyoruz filmin sonunda.
Metin iyi kurulunca, gerisi de geliyor. Will Smith'in enerjisi hala böyle bir filmi taşımaya fazlasıyla yeterli. Tommy Lee Jones'un gençliğini canlandıran Josh Brolin son derece başarılı (29 yaşında olduğuna inanmıyoruz tabii, o ayrı). Yan rollerden birinde, Coen'lerin Ciddi Bir Adam (A Serious Man) filmiyle tanıdığımız Michael Stuhlbarg, şahane iş çıkarıyor. Apollo 11'in fırlatılışı ve insanoğlunun aya ilk ayak basışı da hikayeye ustaca dahil ediliyor.
Gerisi aynı espriler aslında. Gerçek hayatta tanıdığımız çeşitli ünlülerin aslında uzaylı olduğunu söylüyor film veya bazılarının uzaylıları araştıran ajanlar olduklarını, yine bunlara gülüyoruz. Bir tek Emma Thompson'ın kendini rezil ettiği bir iki yere gülemiyoruz. Hani ben Thompson'a sevgimden gülemedim ama çoğunuz sadece komik olmadığı için gülmeyeceksiniz.
Karşımızdaki, serinin ilk filmine yakın bir başarı aslında. 2012 yılında hala benzer bir gişe yapabilir mi, göreceğiz. Artık Yenilmezler (The Avengers)'in, Kara Şövalye (The Dark Knight)ler'in devrindeyiz; seyirci için ancak çerez olacaktır Siyah Giden Adamlar 3.
Twitter: aliercivan
Vimeo: Paralel Kurgu