Hesabım
    Gelecek
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,0
    Yetersiz
    Gelecek
    Yazar: Kaan Karsan

    2005'te Ben ve Sen ve Diğerleri (Me and you and everyone we know) filmi ile Cannes dahil bir sürü festivalden hatrısayılır ödüllerle dönen, bağımsız sinemanın nev-i şahsına münhasır kişiliklerinden Miranda July, geçtiğimiz Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı için yarıştığı filmi Gelecek (The Future) ile sinemalarımıza konuk oluyor. Henüz ilk filminde anlatıdaki yaratıcılığı, diyaloglardaki becerisi, çizdiği ikna edici karakterleri ve gözlemciliği ile fazlasıyla dikkat çeken bağımsız sinemacı, Gelecek'te de kendi çizgisinden sapmamaya özen gösteriyor. Tabii yönetmenin marjinal çizgisinden sapmaması, iyi bir ikinci filmle geri geldiği anlamına da gelmiyor.

    Filmi yazan, yöneten bir de yetmezmiş gibi filmin başrolünü üstlenen Miranda July, yine filmin her anını kendi kafasındaki acayipliklerle örmüş. Hayatta kaybeden, ceplerinde hayal kırıklıkları taşıyan, sorumluluk almaktan korkan iki adet baş karakterimiz var filmde. Bir de Miranda July'nin dış sesiyle dile gelen ve bu iki karakter tarafından evlat edinilmeyi bekleyen pek konuşkan ve yaralı bir kedi var. Hayatta dikiş tutturamamış, mutluluğun tanımını tam olarak yapamayan fakat bir şeyler beklemekten de vazgeçmeyen üç karakterin kesişen ya da kimi açılardan kesişemeyen öyküsü anlatılıyor bu filmde.

    Miranda July ilk filmiyle aldığı övgülerden de sağladığı cesaretle, filmin ilk anlarından itibaren klasik anlatının tamamen dışında seyretmeye koyuluyor. Bu, kendi ismini markalaştırmak isteyen farklı bir sinemacıdan beklenmeyecek bir tavır değil. Fakat July'nin filmine kattığı ve dozunu ayarlayamadığı gerçeküstücülük, filmin ve karakterlerin inandırıcılıklarını kaybetmelerine yol açıyor. July, illüzyonu ilgi çekici hale getiremeden bir kediyi konuşturuyor, zamanı durduruyor, karakterlerini anormal yollara sokarak onlara nedeni anlaşılamayan kararlar verdiriyor. Bütün bunların sonucunda filmin melankoliye karışmış olan mizahı hiçbir şey temsil edememeye başlıyor. Geçen her saniye, July'nin karakterleriyle empati kurabilmemiz daha zor hale geliyor. Zira yönetmenin seyircisini karakterleriyle doğru düzgün tanıştırmak, karakterlerin duygularını seyirciye sağlıklı bir şekilde geçirmek için hiçbir çabası yok. Bütün bunların sonucunda Gelecek, ilginç diyaloglardan beslenen fakat o diyalogları sağlam bir temele oturtamayan, ortaya karışık bir film haline geliyor.

    Aslında "kaybeden ilginç karakterler" hikayesi sinema seyircisi için pek de yeni bir şey değil. Yakın dönemde Punch-Drunk Love filminden tutun da Kartal Köpek Balığına Karşı (Eagle vs Shark) filmine kadar birçok başarılı ve kendini bilen örneklerine rastladığımız bu alt başlığı, çok yeni ya da çok enteresan bir mevzuymuş gibi sunmaya çalışan Miranda July, kuşkusuz ki filminin her saniyesine aşık olmuş. Zira bu kadar absürd bir his taşıyıp da gizliden gizliye ciddi olmaya çalışan bir filme daha rastlamak pek kolay değil. Miranda July'nin çok farklı işler yapmaya çalıştığını haykıran film yönetimi, bir yerden sonra fazlasıyla samimiyetsiz gelmeye başlıyor. Yönetmenin marjinalliği, keşke bağıra çağıra göstermeye çabaladığı bir yönü değil de, seyirci tarafından anlaşılabilecek bir karakter özelliği olsaydı demeden geçemiyor insan. Çünkü Miranda July'ın yetenekli bir yazar olduğu da ortada.

    Sonuçta karşımızda, iyi-kötü farklı olmayı başarabilmiş bir film var. Ortalama oyunculuklarla, ilginç karakterlerle ve bir süre çekiciliğini muhafaza eden film yönetimiyle, yer yer can sıksa da kendini sonuna kadar izleten Gelecek, bütün filmleri izlemek isteyen bağımsız film sevdalılarına önerilebilir. Zaten yönetmenin ilk filmiyle kazandığı hayran kitlesi, bu işe karşı da kayıtsız kalmayacaktır. Lakin Ben ve Sen ve Diğerleri gibi kendini bilen, daha iyi ölçülmüş ve kesinlikle daha iyi yazılmış bir filmden sonra aynı kalibrede bir eser beklemek de yalnızca hayal kırıklığına yol açacaktır.

    kaankarsan@gmail.com

    twitter.com/kkarsan

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top