Senaryosunu, (filmde Matt Damon'ın canlandırdığı) Scott Thorson'ın "Behind the Candelabra: My Life with Liberace" isimli anılarından (1988) uyarlayarak Richard LaGravenese'in yazdığı ve yönetmen koltuğunda da Steven Soderbergh'in oturmakta olduğu “Behind the Candelabra”; biyografik bir drama olarak geliyor karşımıza...
Gelin isterseniz, 23 milyon dolarlık bir bütçeyle, yıllardır aşina olduğumuz bir biçimde; usta sinemacı Steven Soderbergh'in, babası Peter Andrews'ın adını kullanmak suretiyle görüntü yönetmenliğini, annesi Mary Ann Bernard'ın adı ile de editörlüğünü üstlendiği HBO yapımı bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
- 1977 -
Film setlerinde hayvan terbiyecisi olarak çalışan 18 yaşındaki Scott Thorson; Los Angeles'taki bir "gey" barda, Hollywood yapımcısı Bob "Bobby" Black (Scott Bakula) ile tanışır...
Aynı Bobby, şimdi de bu yakışıklı genç delikanlıyı; sahnedeki piyanoda, ünlü şarkılarından "Boogie Woogie"'yi seslendiren Liberace'nin (yani onu oynayan Michael Douglas'ın kendisi ve üzerinde gerçekleştirdikleri protez makyaj uygulamalarıyla, ilgi odağı haline gelen makyaj ekibinin) Las Vegas'taki şovuna götürecektir...
Scott, ilk kez gördüğü Liberace'nin piyano çalışını büyük bir şaşkınlık içinde izlerken; kendisiyle piyano düeti yapması için Liberace, Billy Leatherwood'u (Cheyenne Jackson) sahneye davet edecektir...
Ki Bobby'nin ifadesiyle, gerek Liberace ve gerekse de Billy'nin her ikisi de; birbirlerine eşlik eden birer gey'dir, ancak hayranlarının bundan haberleri bulunmamaktadır...
***
Derken...
Şovun bitiminde, Scott'ı da yanına alan Bobby; kuliste Liberace ve kimselere aldırmadan yemeğini atıştırmakta olan Billy'nin ziyaretine gider...
Liberace'nin yardımcılarından Ray Arnett'in (Tom Papa) önerisiyle, Los Angeles'a dönmeyerek geceyi Las Vegas'ta geçirecek olan Bobby ile Scott; ertesi günkü brunch için, Liberace'nin malikanesine davet edileceklerdir...
***
Ertesi gün...
Bobby ile Scott, malikaneye vardıklarında kendilerini Ray karşılayacak; çok geçmeden, kucağındaki görme ve duyma engelli yaşlı Baby Boy ve diğer köpekleriyle birlikte Liberace'de çıkıp gelerek onlara katılacaktır...
Scott'ın, bir süreliğine bu türden görme sorunlarını gidermiş bir veterinerin yanında çalışmış bir hayvan terbiyecisi olduğunu ve onun; Baby Boy'un görme problemini de ortan kaldırabileceğine dair olan sözlerini de ilgiyle dinleyen Liberace, daha sonra malikanesinde kendisine bir tur attırırken yaptıkları konuşma esnasında, Scott'ın geçmişi hakkındaki şu bilgilere ulaşıyoruz:
İki kız ve bir erkek kardeşinin yanı sıra iki farklı babadan olan dört de üvey kardeşi bulunurken, annesi de sıkılıkla ortalıktan yok olan acayip bir kadındır...
Bunlardan üvey kardeşler, babalarının yanında kalırlarken; Scott ve öz kardeşi Wayne'de, yetimhaneye gönderilmişlerdir...
Ama Scott, yine de çok şanslıdır...
Zira bir çiftlikte yaşayan ve kendisini de yanlarına alarak sahiplenen Rose (Jane Morris) ve Joe Carracappa (Garrett M. Brown) ile tanışmıştır...
İşittikleri karşısında fazlasıyla duygulanan Liberace; köpeği Baby Boy'un gözlerine merhem bulmak amacıyla Los Angeles'ta araştırma yapacak olan Scott'a, kendi özel telefon numarasını verecektir...
***
Zaten fazla da uzun sürmez ve özel numarasından Liberace'yi arayarak gerekli ilacı bulduğunu belirten Scott, yeniden Las Vegas'taki malikaneye çağırılır...
Liberace ile Scott, şampanyalarını da yudumladıkları bir jakuzi sefası esnasında sohbet ederlerken; Liberace sözü döndürüp dolaştırıp, bir türlü kurtulamadığı içip içip kavgalara karışan Billy'e getirir...
Sözünü kesmeden, kendisini dikkatle dinleyen Scott'tan ziyadesiyle etkilenen Liberace; sekreteri olarak çalışması için, kendisine iş teklifinde bulunacaktır...
Her ne kadar Rose ve Joe Carracappa, sonunu olumlu olarak değerlendirmemeleri sebebiyle; bu durumdan hoşnut kalmasa ve gerekli uyarıları yapsalar da, Scott bu cazip teklifi geri çevirmeyecektir...
***
Uzatmayalım...
Liberace'nin menajeri Seymour Heller'ın (Dan Aykroyd) karşıladığı Scott, malikaneye giriş yaparken; Liberace'nin evdeki yardımcılarından Carlucci'nin (Bruce Ramsay) çantalarını taşımakta olduğu eski sevgilisi Billy ise, nihayet sepetlenmektedir...
Dakika 26...
21 Mayıs 2013 tarihindeki dünya prömiyeri, aday olduğu "Altın Palmiye" Ödülü için yarıştığı fakat Baby Boy'un kazandığı "Palmiye Köpeği" Ödülü'yle yetinmek zorunda kaldığı filmin geride kalanında değerli sinemasever dostlarımızı; Liberace ile Scott'ın ilişkilerinin, hangi şekilde nerelere evrileceğini görecekleri, 90 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
Keyifli seyirler,