Sağlam bir gerilim!
Yazar: Burçin AygünBundan tam tamına 10 yıl önce vizyona giren bir korku – gerilim filmi, o dönemde pek de alışkın olunmadık bir yol seçmiş, kapalı alanda hayatları için mücadele eden insanlar klişesini olabildiğine gerçek ve karanlık hale getirmişti. Bir yandan kurbanların gözünden bakarak sık sık “neden?” sorusunu soruyor, diğer yandan ise olan bitenin aslında sizin de başınıza gelebileceğini düşünüyordunuz. İnsan özünde gerçekten de kötü müdür? Yoksa kötü olmayı mı seçer? Peki ya iyi olmaya karar verenler ölenler mi olmalı?
Yer yer yaşattığı gerilimle, gerçekçilik ve çaresiz kalmanın en iyi örneklerinden biri olan Michael Haneke’nin 1997 tarihli Funny Games’inin yeni bir yorumunu izliyormuşsunuz gibi hissettiren Ziyaretçiler akıllara bu şekli ile kazındı. Sıradan insanların başına asla olmaz diye düşündükleri şeylerin, hem de en kötü şekliyle gelmesi, ümitsizlik, anlam verilemeyen bir kötülük ve kafalarda dönen “neden” sorusu. Cevap ise çok basit: “Çünkü yapabiliyoruz” ve “Çünkü evdeydiniz”.
Yıllar boyunca beklenen, ha geldi ha geliyor derken sürekli iptal edilen devam filmi en nihayetinde bizlerle. Aradan geçen koca bir 10 senenin ardından işte Ziyaretçiler: Gece Avı. Üç amansız psikopat katil ve iki sevgilinin aynı evdeki ölümcül kabusları bu sefer farklı bir formül üzerinden anlatılıyor. Canilerin avladıkları kişiler dört üyeli bir aile ve koca bir park alanı, katillerimizin oyun sahası. Kısıtlı mekan tercihi yerine bu sefer daha çok seçenek sunacak, kahramanların saklanıp hayatlarını kurtarmak için içinde debelenecekleri, bir bakıma bir karınca çiftliği.
İlk bölümün yönetmeni Bryan Bertino bu kez senaryo yazarı olarak görev alıyor ve kendisine hazırladığı metni elden geçirecek Ben Ketai eşlik ediyor. Ziyaretçiler’den sonra Ölümcül Kayıt ve ondan çok daha başarılı bulunan The Monster’ı yöneten ismin yerine gelen kişi ise Johannes Roberts. Kendisini, türün sağlam örneklerinden biri olan Denizde Dehşet ile hatırlamak mümkün. Kısacası işin yönetmenlik ve senaryo açısından pek fazla sorunu yok; en azından beklenti o yönde. Peki gerçekler ne alemde dersek?
Orijinal filmin kurbanlarını oynayan Liv Tyler ve Scott Speedman yerine bu kez dört başı mamur bir aile var. Annemiz Cindy (Christina Hendricks), babamız Mike (Martin Henderson), genç ve asi kızımız Kinsey (Bailee Madison) ve ailenin pırlantası ağabey Luke (Lewis Pullman). Sorunlu bir kız olan Kinsey yatılı okula gidecektir ve hemen öncesinde bir akraba ziyareti planlanır. Ancak geceyi geçirecekleri karavan parkında sakinleşmeye çalışan ailenin planları istedikleri gibi gitmeyecek, hatta gün ışımadan muhtemelen feci şekilde can vereceklerdir. Dört bir yana dağılmış olan karakterler deyim yerindeyse kendileri için en uygun ölümü arayacaklardır.
Ziyaretçiler: Gece Avı filmi her şeyden önce seksenler ve bir parça da doksanların klasikleşmiş korku – gerilim filmlerini kendisine örnek almış. Yönetmen Roberts, daha önce dile getirdiği gibi janranın üstadı, Halloween serisi ve The Thing’in yaratıcısı John Carpenter’a olan hayranlığını filmine de yansıtmış. Adeta o yapımlardan bir örnek gibi öne çıkan müzikler, tercih edilen renk paleti, tekinsiz geniş alanlar ve tek noktaya odaklanan kameranın yarattığı huzursuz bekleyiş. Buna puslu bir atmosfer, durmak bilmeyen kötülüğün ayaklı hali katiller de eklenince seyirci olarak kendinizi eski usül bir korku serüveninin içinde buluyorsunuz. Üstelik bu sefer ölümüne üzülebileceğiniz daha fazla insan var. Havuzdaki kovalamaca sekansındaki gibi, suya yansıyan ışıklar, sessizlik ve olası bir kurtuluşun yarattığı çarpıntı da tüm bunları destekler nitelikte.
Christina Hendricks ve Martin Henderson gibi iki yetkin ismin öne çıktığı Ziyaretçiler: Gece Avı filmi bu artıların yanında önemli bir eksikliğe de sahip. Ben Ketai’nin yeniden şekillendirdiği senaryo, maalesef ki iki boyutlu karakterler ve onların gerçekleştirdiği ahmakça kararlarla dolu. Şekil ve ruh yerli yerindeyken, bunun en önemli öğeleri olan masum kurbanlar, onlara sempati duymanızı sağlayacak kadar gerçekçi değiller. Bilindik ailenin üzerine titreyen anne, biri ümit vaat eden, diğeri sorunlu çocuklar ve hepsinin ortasında duran bir baba. İlgi çekici, heyecan uyandırıcı bir yanları yok ve ilerleyen dakikalarda da bu iki boyutlu sunum kesintisiz olarak devam ediyor. Bu da gerilimi törpüleyen en önemli etken. Nitekim Ziyaretçiler’deki çift oldukça sıradan olmakla beraber bir bakıma geleceklerini merak edeceğiniz, bir süre sonra kendilerine ısındığını, gerçekçi tiplerdi. Gece Avı’nda ise ne her gün gördüğümüz sıradan insanlar var, ne de sivri yanlarıyla öne çıkan orijinal karakterler. Sadece Hollywood’un klasik kalıp ailelerinden bir tanesi.
Uzun süredir beklenen ikinci bölüm, senaryosu yüzünden aksayan, gerekli detayların kahramanlarından esirgendiği, öte yandan atmosferi, müzikler ve üç bilinmez psikopatıyla birlikte sağlam bir gerilim sunmayı başarıyor. Bu da türün sevenlerini salonlarda misafir etmek için fazlasıyla yeterli.
Not: Filmdeki otomobil sahnesi ile Stephen King romanı Christine ve Carpenter’ın aynı isimle uyarladığı filme de sağlam bir saygı duruşu var.
burcinaygun@gmail.com