Hesabım
    Pazar: Bir Ticaret Masalı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Pazar: Bir Ticaret Masalı

    Pazar:Bir Ticaret Masalı

    Yazar: Murat Özer

    Ben Hopkins'i ilk kez Gezici Festival'de tanımış, ilk uzun metrajlı filmi "Simon Magus" vesilesiyle sevip benimsemiştik. O günden bu yana Türkiye'yle ilişkisini had safhaya taşıyan bu genç İngiliz sinemacı, son filmi "Pazar: Bir Ticaret Masalı"yla bu durumu zirveye ulaştırmış görünüyor. Türkiyeli bir hikâyeyi Türkiyeli gözlemlerle aktaran senarist-yönetmen, mizaha yatkın karakterini de işin içine kattığı filmiyle Antalya'dan da 'en iyi film' ödülüyle dönmüştü hatırlarsınız.

    "Pazar", Doğulu bir genç adamın para kazanma adına giriştiği çabanın yan etkileriyle donanmış bir yol filmi atmosferinde gelişip sonlanan bir yapım. Kapitalizmin kolay yoldan köşe dönme zihniyetine verdiği primin artıklarıyla motivasyonlanan kahramanımızın hikâyesi, Türkiye'den Azerbaycan'a uzanan bir kaçakçılık serüvenine dönüşüyor ve 'ticarî bakış'ın ipuçlarıyla ivmelenen bir 'yitik adam' portresi çiziyor bizlere. Mihram adlı bu karakterin yaşadıkları, her şeyi 'mübah' kılan kapitalist anlayışın yol açtığı dejenerasyonun da kapısını aralıyor ve onun saflıkla hinlik arasında sıkışıp kalan iç dünyasını deşifre etmemizi sağlıyor.

    'Küçük' bir insanın 'büyüme' hayallerinin ete kemiğe bürünmüş hali diye de niteleyebileceğimiz "Pazar", hamile karısıyla sıkıntılı bir yaşamı sürdürme çabasındaki kahramanımızın hayatla alışverişinin ardına takılıyor ve ödediğinin karşılığında neler aldığına (ya da alamadığına) yöneltiyor kamerasını. Ticaretin malla yaptığını Mihram hayatını ve geleceğini riske atarak yapıyor, 'güzel yaşam' hayalinin ona dayattığı pencereden bakmaya çalışıyor, dahası bu pencereden kafasını uzattığında olacaklara karşı savunmasız olduğunu da biliyor. Ama her şeye ve herkese karşın tehlikenin göbeğine atılmaktan da geri durmuyor.

    Ben Hopkins, yazıp yönettiği filminde merkeze koyduğu karakterin her türlü motivasyonunu doğru araçlarla açıklıyor bizlere ve 'karanlıklaşma' riski taşıyan hikâyesini 'aydınlık' bir kadraj içinde tutmayı başarıyor. Trajediye doğru gitmesi beklenen kahramanın serüvenini 'masalsı' bir çizgiye oturtan ve Frank Capra'dan bu yana sinemanın temel yaklaşımları arasında ön sıralarda yer bulan 'pembe gerçekçiik' üzerine tırmanan bir yapı kurmayı başaran Hopkins, genç aktör Tayanç Ayaydın'ın Mihram karakterine hapsolmamızı sağlayan oyun gücünün de yardımıyla bütünü parçalamadan yoluna devam etme becerisi gösteriyor. Bu becerinin içine kattığı kapitalizm eleştirisini de sulandırmadan önümüze koyan yönetmen, yol hikâyelerinin çekiciliğinden de yararlanmayı biliyor ve kahramanın yolculuğunu 'insanlık sınavı' boyutuna taşıyor.

    Hayatlarımızı şekillendiren ve çoğu zaman kurallarına isteyerek ya da istem dışı boyun eğdiğimiz kapizalizmin "Yapacaksın!" dediklerine karşı direnmenin olanaksızlığına da dem vuran "Pazar", Kemal Sunal ve Şener Şen'li 'toplumsal güldürü'leri hatırlatan yapısıyla keyifle izlenen bir film. Bu keyfin yanı sıra belli bir bilinç trafiği de sağlayan yapım, bu tavrını bir adım ileri taşıyamamanın sıkıntısını da yaşıyor ne yazık ki. Yukarıda sözünü ettiğimiz olumlu özelliklerinin altını çizerken 'tereddütlü' bir kalem tutuşuna sahip olan film, böylece etkiyi sınırlara kadar götürebilecek malzemesini belli bir noktada tutuyor. Yine de 'para'nın hayatları nasıl yönettiği üzerine hissettirdikleriyle izlenmeyi hak eden bir çalışma olduğu tartışılmaz "Pazar"ın.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top